Examples of using "Leidet" in a sentence and their turkish translations:
Tom acı çekiyor.
Herkes farklı şekilde çeker.
ve diyorlardı ki biri acı çekerse öteki de çeker
Tom'un obsesif kompulsif bozukluğu var.
O diş ağrısı çekiyor.
- O bir kontrol manyağı.
- O bir kontrol bağımlısı.
- O bir kontrol delisi.
Hafıza kaybından muzdarip.
Tom hafıza kaybı yaşıyor.
Tom'da anksiyete bozukluğu var.
- Mary'nin kaygıları var.
- Mary anksiyete sorunu yaşıyor.
O, kapalı yerde kalma korkusundan muzdarip.
Tom'un acı çekmesini istiyordum.
Kız kardeşim osteoporozdan muzdarip.
Matematik profesörüm uykusuzluktan muzdarip.
Tom kronik ağrıdan muzdarip.
Tom soğuk algınlığından muzdarip.
Bu bölgede su sıkıntısı çekiliyor.
Tom çoklu doku sertleşmesinden muzdarip.
Babamın bir kişilik bozukluğu var.
On kişiden biri uykusuzluktan çekiyor.
Annem sık sık baş ağrısı çeker.
Eşim zatürreden dolayı acı çekiyor.
Tom'un tedavi edilemez bir hastalığı var.
Zavallı çocuk saman nezlesi olmuş.
Doktor onun romatizmadan muzdarip olduğunu söyledi.
O aşırı çalışmanın etkilerinden acı çekiyor.
Patronum kötü bir soğuk algınlığı geçiriyor.
Tom kanserden dolayı acı çekiyor.
Mary Boyun fıtığından muzdarip.
Bu ülke beyin göçünden muzdarip oluyor.
Tom bütün gün baş ağrısı çekiyor.
Bir sinek bile ona işkence ettiğinde hisseder.
Ailenizde şeker hastası olan var mı?
Yaklaşık bir milyar insan, açlık ve yoksulluktan muzdariptir.
Onun bu kadar acı çekmesine dayanamıyorum.
Bu bölgede su kesintisi var.
Vücut ısısı yükseliyor, nabız yükseliyor... Onun oksijen eksikliği durumu var.
O düşük kan basıncından muzdarip.
Yarım milyon çocuk Nijer'de hâlâ yetersiz beslenme ile karşı karşıyadır.
Berlin, şu anda Avrupa'daki siyasi koşullardan çok muzdariptir.
Tom gerçekliğin değişmiş algısından acı çekmiyor. O onun tadını çıkarıyor.
Rus ordusu sadece altı hafta içinde acı çekti yaklaşık bir milyon kayıp verildi.
Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.