Translation of "Großmutter" in Turkish

0.157 sec.

Examples of using "Großmutter" in a sentence and their turkish translations:

Meine Großmutter spricht langsam.

- Büyükannem yavaş konuşur.
- Anneannem yavaşça konuşuyor.

Meine Großmutter kann fliegen.

- Babaannem uçabiliyor.
- Babaannem uçabilir.
- Anneannem uçabiliyor.
- Anneannem uçabilir.

Meine Großmutter ist krank.

Büyükannem hasta.

Mary ist Toms Großmutter.

Mary Tom'un büyükannesidir.

Meine Großmutter ist gestorben.

Büyükannem öldü.

Ich bin Toms Großmutter.

Tom'un büyükannesiyim.

Meine Großmutter webt gerne.

- Büyükannem örgü örmeyi seviyor.
- Anneannem örgü örmesini sever.
- Babaannem örgü yapmayı sever.

Meine Großmutter ist fünfundsiebzig.

Babaannem 75 yaşında.

Meine Großmutter lebt allein.

Büyükannem tek başına yaşıyor.

Mary ist meine Großmutter.

Mary benim büyükannem.

- Meine Großmutter ist sehr alt geworden.
- Meine Großmutter ist alt geworden.

- Büyükannem yaşlandı.
- Anneannem yaşlandı.
- Ninem ihtiyarladı.
- Babaannem yaşlandı.

- Sie wurde von ihrer Großmutter erzogen.
- Sie wurde von ihrer Großmutter großgezogen.
- Sie wuchs bei ihrer Großmutter auf.

Büyükannesi tarafından büyütüldü.

- Tagsüber passt Großmutter auf die Kinder auf.
- Großmutter betreut tagsüber die Kinder.

Büyükanne gün boyunca çocuklara bakar.

Sie ähnelt stark ihrer Großmutter.

Son derece büyükannesine benzer.

Meine Großmutter kann nicht sehen.

Büyükannem göremez.

Seine Großmutter sieht rüstig aus.

- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.

Ich gehe zu meiner Großmutter.

Ben büyükannemlere gidiyorum.

Meine Großmutter ist sehr alt.

Büyükannem çok yaşlıdır.

Meine Großmutter hat einen Zwillingsbruder.

Büyükannemin bir ikiz erkek kardeşi vardır.

Meine Großmutter geht abends spazieren.

Büyükannem akşam yürüyüşe gidiyor.

Meine Großmutter hat mich aufgezogen.

Beni büyükannem büyüttü.

Meine Großmutter hatte einen Schlaganfall.

Anneannem bir felç geçirdi.

Meine Großmutter kann Motorrad fahren.

- Büyükannem motosiklet sürebiliyor.
- Anneannem motosiklet kullanabiliyor.
- Babaannem motosiklet sürebiliyor.

Meine Großmutter war eine Bäuerin.

Büyükannem bir çiftçiydi.

Welche Decke hat Großmutter gewaschen?

Büyükanne hangi battaniyeyi yıkadı?

Großmutter mäht Gras im Garten.

Büyükanne, bahçedeki çimi biçer.

Meine Großmutter steht früh auf.

Anneannem erken kalkar.

Toms Großmutter hatte sieben Kinder.

Tom'un büyükannesinin yedi çocuğu vardı.

- Es ist das künstliche Gebiss meiner Großmutter.
- Das ist die Zahnprothese meiner Großmutter.

O, anneannemin takma dişidir.

Und nun zurück zu meiner Großmutter.

Şimdi, anneanneme gelecek olursak

Sie wurde von ihrer Großmutter aufgezogen.

O, büyükannesi tarafından büyütüldü.

Er wurde von seiner Großmutter aufgezogen.

O büyükannesi tarafından büyütüldü.

Meine Großmutter betreut die Kinder tagsüber.

Anneannem gündüzleri çocuklara bakıyor.

Meine Großmutter kann sehr gut kochen.

Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.

Meine Großmutter sieht liebend gerne fern.

Büyükannem TV izlemeyi gerçekten çok sever.

Spielst du mit deiner Großmutter Dame?

Büyükannenle dama oynar mısın?

Meine Großmutter mütterlicherseits lebt in Ōsaka.

Annemin tarafından büyükannem, Osaka'da yaşıyor.

Meine Schwester sieht meiner Großmutter ähnlich.

Kız kardeşim anneanneme benzer.

Er wurde von ihrer Großmutter aufgezogen.

- Büyükannesi tarafından yetiştirildi.
- Onu anneannesi büyüttü.
- Onu babaannesi yetiştirdi.

Meine Großmutter väterlicherseits ist hundert geworden.

Babamın tarafından anneannem yüz yaşına girdi.

Das ist das Rezept meiner Großmutter.

- Bu tarif büyükannemin.
- Bu tarif ninemin.

Meine Großmutter hat ein schwaches Herz.

Büyükannemin zayıf bir kalbi var.

Tom wurde von seiner Großmutter aufgezogen.

Tom büyükannesi tarafından büyütüldü.

Deine Großmutter ist eine charmante Dame.

- Büyükanneniz çok hoş bir hanım.
- Anneanneniz çok hoş bir bayan.

Sie wurde nach ihrer Großmutter benannt.

Ona büyükannesinin adı verildi.

Tom fragte Maria nach ihrer Großmutter.

Tom, Mary'ye büyükannesini sordu.

Maria lauschte den Geschichten ihrer Großmutter.

Mary, büyükannesinin hikayelerini dinledi.

Meine Großmutter kann überhaupt nichts hören.

Anneannemin kulakları hiç duymuyor.

- Meine Großmutter ist in der Nacht friedlich heimgegangen.
- Meine Großmutter ist in der Nacht friedlich entschlafen.
- Meine Großmutter ist in der Nacht friedlich verstorben.

Büyükannem gece huzur içinde öldü.

- Ich hänge ein Bild meiner Großmutter auf.
- Ich bin gerade dabei ein Bildnis meiner Großmutter aufzuhängen.
- Ich hänge gerade ein Portrait meiner Großmutter auf.

Büyükannemin bir resmini asıyorum.

- Warum hast du den Schmuck deiner Großmutter gestohlen?
- Warum haben Sie den Schmuck Ihrer Großmutter gestohlen?
- Warum habt ihr den Schmuck eurer Großmutter gestohlen?

- Neden büyükannenin takılarını çaldın?
- Neden anneannenin mücevherlerini çaldın?

Das Baby wurde von seiner Großmutter versorgt.

Bebeğe büyükannesi tarafından bakıldı.

Ich habe das Haus meiner Großmutter besucht.

Ben büyükannemin evini ziyaret ettim.

Die Haut meiner Großmutter war wie Papier.

Büyükannemin cildi kağıt gibi görünüyordu.

Meine Großmutter ist in Deutschland operiert worden.

Anneannem Almanya'da ameliyat oldu.

Großmutter vergaß wieder, ihre Pillen zu nehmen.

Büyükannem yine ilaçlarını almayı unutmuş.

Ich besuche gerade meine Großmutter im Krankenhaus.

Büyükannemi hastanede ziyaret ediyorum.

Tagsüber passt Großmutter auf die Kinder auf.

Gün boyunca, büyükanne çocukları gözetler.

Manchmal ist Großmutter gefährlicher als der KGB.

Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.

Meine Großmutter zog eine zehnköpfige Familie auf.

Büyükannem on çocuk büyüttü.

Mary nannte das Baby nach ihrer Großmutter.

- Mary bebeğe büyükannesinin adını verdi.
- Mary bebeğe anneannesinin ismini koydu.

Meine Großmutter hat das von Hand gestrickt.

Büyükannem onu eliyle ördü.

Susanne verbrachte die Sommerferien bei ihrer Großmutter.

- Susan yaz tatilini büyükannesinin evinde geçirdi.
- Suzan yaz tatilini anneannesinde geçirdi.
- Susan yaz tatilini babaannesinde geçirdi.

Meine Großmutter fährt gern mit der Eisenbahn.

Büyükannem tren ile seyahat etmeyi sever.

Meine Großmutter wurde allmählich vergesslich und gebrechlich.

Büyükannem giderek unutkan ve kırılgan oluyor.

Sie verbringt jeden Sonntag mit ihrer Großmutter.

O, her pazar büyükannesiyle zaman geçirir.

Nur der Teufel lacht über seine Großmutter.

Sadece şeytan büyükannesi güler.

Meine Großmutter erzählte mir ihr ganzes Leben.

Büyükannem kendisinin bütün hayatını bana anlattı.

Meine Großmutter hat einen großen Truthahn zubereitet.

Büyükannem büyük bir hindi pişirdi.

Meine Großmutter wollte in der Heimat begraben werden.

Anneannem memleketinde gömülmek istedi.

Der rote Schirm erinnerte sie an ihre Großmutter.

Kırmızı şemsiye ona büyükannesini hatırlattı.

Großmutter glaubt, dass chinesische Arzneimittel die besten sind.

Büyükanne, Çin ilaçlarının en iyi olduğuna inanıyor.

Ich werde Großmutter zu Weihnachten ein Hemd schenken.

Noel için nineme bir gömlek vereceğim.

Meine Großmutter beklagt sich immer über die Kälte.

Büyükannem her zaman soğuktan şikâyet ediyor.

Ich habe nur ein Bild von meiner Großmutter.

Elimde ninemin sadece bir resmi var.

Er verbringt jeden Sonntag Zeit mit seiner Großmutter.

O, her pazar büyükannesiyle zaman geçirir.

Der Tod meiner Großmutter war ein großer Schock.

Anneannemin ölümü büyük bir şok oldu.

Meine Großmutter ist im Nachrichtenschreiben schneller als du.

Büyükannem senden daha hızlı mesaj yazıyor.

Ich kann mich verschwommen an meine Großmutter erinnern.

Büyükannemi hayal meyal hatırlıyorum.

Ich habe diese Ohrringe von meiner Großmutter bekommen.

- Bu küpeleri büyükannemden aldım.
- Bu küpeleri anneannemden almıştım.

Meine Großmutter gab mir mehr, als ich wollte.

Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi.

Meine Großmutter hat mir ein neues Kleid gemacht.

Büyükannem bana yeni bir elbise yaptı.

Meine Großmutter ist noch energisch mit zweiundachtzig Jahren.

- Büyükannem 82 yaşında ve hâlâ dinç.
- Anneannem seksen iki yaşında ve hâlâ zinde.

Sie ist so alt wie des Teufels Großmutter.

O, şeytanın büyükannesi kadar yaşlıdır.

- „Wessen Kühe sind das?“ — „Das sind die Kühe meiner Großmutter.“
- „Von wem sind diese Kühe?“ — „Sie sind von meiner Großmutter.“

"Bunlar kimin inekleri?" "Onlar benim büyükannemin inekleri."

- Ich hänge ein Bild meiner Großmutter an die Wand.
- Ich hänge gerade ein Porträt meiner Großmutter an die Wand.
- Ich bin gerade dabei, ein Bildnis meiner Großmutter an die Wand zu hängen.

- Duvarımda büyükannemin bir resmi asılı.
- Duvarımda anneannemin bir fotoğrafı asılıdır.

Meine Großmutter kann nur weiche Nahrung zu sich nehmen.

Büyükannem sadece yumuşak gıdaları yiyebilir.

Sie erlernte die Kunst des Korbwebens von ihrer Großmutter.

O büyükannesinden sepet dokuma zanaatını öğrendi.