Examples of using "Gegenüber" in a sentence and their turkish translations:
O, caddenin karşısında yaşıyor.
O, caddenin karşısında yaşamaktadır.
Tom caddenin karşısında yaşıyor.
Kimin evi sizinkinin karşısındadır?
Tom masada Mary'nin karşısında oturdu.
Boru dükkanı caddenin karşı tarafında.
Ben onun karşısında oturdum.
Ben onun karşısında oturdum.
Birçok güçlükle karşılaşıyor.
Her şey hakkında çok kuşkulusun.
Kadınlara karşı tavrın saldırgan.
Bu onun için bir hakarettir.
Zor bir sorunla karşı karşıyadır.
Bana karşı dürüst olmalısın.
O üstlerine karşı yaltakçı ve astlarına karşı kibirlidir.
Ziyaretçi karşımda oturdu.
O, tam bizim karşımızda yaşar.
O ona karşı önyargılıdır.
O bize karşı kibirliydi.
O, yabancılardan utanır.
Tom'un Mary'ye sabrı tükeniyor.
O, birçok engellerle karşılaşır.
Tom Mary ile yüz yüze oturdu.
Tom herkese karşı sıcak.
Tom Mary'den hiçbir şey saklamadı.
Kimin evi seninkinin karşısında?
Tom mali sorunlarla karşı karşıya.
Tom bu konuda nasıl düşünüyor?
Bunu ona söyleme.
Doğaya saygısızlık.
Komşuları ondan şüpheleniyor.
Onlar üzerinde her türlü avantaja sahibiz.
Biz onlara göre avantajlıyız.
Çiçekçi parkın karşısında.
Otel göle bakıyor.
Herkes tutukluya karşı sempati gösterdi.
Eleştiriye karşı çok duyarlı olma.
O beni duymazdan geliyor.
O, patronuna sadıktır.
Başkalarıyla sabırlı olmaya çalış.
Tom her zaman herkese karşı nazik.
Tom Mary'nin karşısındaki masaya oturmuş.
Anıt müzenin karşısında duruyor.
Karşıda altı katlı bir bina var.
Tom ve Mary birbirlerinin karşısına oturmuştu.
Tom piknik masasında Mary'nin karşısında oturdu.
Neden Almanya Yunanistan'a bu kadar sert.
O, üstlerine karşı yaltaklık ederek davranır.
Erkeklerin kızlara saygı göstermesi gerekiyor.
Araba o binanın karşısına park edilmiş.
- Tom Mary'nin karşısındaki masada oturdu.
- Tom masada Meryem'in karşısına oturdu.
Onlar her şey hakkında fazla şüphecidirler.
O başkalarının dinsel inançlarına karşı hoşgörülüdür.
Ölümün yüzü karşısında güçsüzdü.
Tom birkaç ciddi sorunla karşı karşıya.
Beyin hücreleri oksijen kaybına karşı özellikle duyarlıdır.
Tom'a senin adından bahsettim.
Tom'a karşı çok kibardılar.
Tom arabayı Mary'nin evinin karşısına park etti.
hep saygısız olan bir doktordan bahsetti.
Dükkan tiyatronun tam karşısında.
Onlar da başkalarına adil olmalıdır.
Onun böceklere karşı güçlü bir antipatisi var.
Olayı eşine anlattı.
Köylülerin her gelene karşı bir önyargısı vardı.
- Zor bir problemle yüz yüze geldim.
- Zor bir sorunla karşı karşıyayım.
Çalışanları kendisine ulaşamaz.
Evim hastanenin tam karşısında.
Onların evi otobüs durağının tam karşısında.
Ona karşı tavrım değişti.
Ben de sana karşı oldukça sabırlıyım.
Bu konuda Tom'un pozisyonu iyi bilinmektedir.
Yeni tanıştığım insanlar hakkında şüpheciyimdir.
Tom bana ondan hiç bahsetmedi.
buna ne kadar bağışıklığımızın olduğu.
Parkın karşısında güzel bir nehir var.
Senin adından ona bahsettim.
Tom Mary'nin tüm arkadaşlarına karşı nazikti.
Bazı insanlar yabancılara karşı düşmandır.
Muhtemelen ondan kimseye bahsetmemelisin.
Öğretmen ve ben yüz yüze oturduk.
Ofisim Fifth Avenue ile karşı karşıya.
Bugün bana karşı uzak davrandı.
Neden sadece bana karşı şirinsin?
O tembel insanlara karşı çok serttir.
Artık senin hakkında o şekilde düşünmüyorum.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
Belki Tom'a çok sert oldum.
Tom bana ondan bahsetmedi.
Asla hiç kimseye bahsetmedim.
Pound dolar karşısında düştü.
Tom kızlarla biraz utangaç.
İstasyonun karşısındaki kitabevi çok büyük.
Rod John'un karşısında yaşıyor.
Mağaza evimin tam karşısındadır.
Dükkan tam istasyonun önünde.
Ayakların tabanları, sıcağa ve soğuğa karşı duyarsızdır.
Daha önce size ondan bahsetmiştim.
Tom Avrupalılardan kuşkulu.