Examples of using "Yhä" in a sentence and their turkish translations:
Şüpheli kalırım.
Sen hâlâ şaşkın görünüyorsun.
Hâlâ evli misin?
Tom hâlâ şokta.
- Onlar hâlâ hayatta.
- Hâlâ hayattalar.
Gelmeye devam etti.
Ben hala evli miyim?
- Sırtım hâlâ acıyor.
- Sırtım hala ağrıyor.
Hâlâ buradayız.
Hâlâ orada mısın?
Hâlâ Tom'u özlüyorum.
Hâlâ şoktayım.
Benim hâlâ kafam karışık.
Be hâlâ onu eğitiyorum.
Hâlâ hayattasın.
- Hâlâ hayattayız.
- Biz hâlâ hayattayız.
Tom'u hâlâ seviyorum.
- Hâlâ Tom'la çıkıyor musun?
- Hâlâ Tom ile çıkıyor musun?
- Hâlâ Tom'la mı çıkıyorsun?
- Hâlâ Tom ile mi çıkıyorsun?
Hâlâ pul biriktirir misin?
- Karına hâlâ âşık mısın?
- Karınıza hâlâ aşık mısınız?
Tom hâlâ hayatta olabilir.
Erkek kardeşlerin her ikisi de hâlâ hayatta.
Tom hâlâ bekar olmayı diledi.
Bebeği hâlâ taşımak gerekiyor.
...bunlar hâlâ ortalıkta geziniyor.
Onu tekrar tekrar oku.
O gittikçe büyüdü.
- Sorun çözümsüz kalır.
- Sorun çözülmemiş kalır.
Fikir hâlâ aklımda.
Babam hala yatakta.
Bunu hâlâ yapabilecek miyim?
Koko, hızla öğrenmeye devam etti.
Ona hala aşık mısın?
Tom hâlâ kızgın mı?
Tom hâlâ hapishanede.
Hâlâ hayatta olmamın nedeni bu.
Tom hâlâ evli mi?
Bacaklarım hâlâ ağrıyor.
Ben hâlâ çok zayıfım.
O hâlâ biraz korkutucudur.
Tom, beni hâlâ seviyor musun?
Karanlık hala vadiyi kaplamış.
Hâlâ evliyiz.
Tom hâlâ çılgın.
Hâlâ buna inanmıyor musun?
O hâlâ kızgın.
Tom hâlâ dışarıda.
Tom hala gitar çalıyor mu?
Sen hâlâ işte değil misin?
Çoraplarım hâlâ nemli.
Tom hâlâ uykulu görünüyor.
Ama gece daha yeni başlıyor.
Ergen, gittikçe bağımsızlaşıyor.
- Suçlu halen kaçak.
- Suçlu hâlâ serbest.
- Suçlu hâlâ dışarıda.
Katil hâlâ serbest.
Bazen hâlâ onu özlüyorum.
Hala Polonya'dayız sanıyorum!
Hâlâ onun resmi ile ne yapıyorsun?
Geminizin kaptanı hala Tom mu?
Ben hâlâ senin erkek arkadaşın mıyım?
Biz hala Tom'un iyileşeceğini umuyoruz.
Doktorlar hâlâ Tom'u kurtarmaya çalışıyorlar.
Tom'un durum hâlâ kritik.
Hâlâ biraz suçlu hissediyorum.
Ben hala Mary'yle evliyim.
Ben hâlâ biraz susuzum.
Dünya'da neden savaşlar olmaya devam ediyor?
Japonya durgunluktan kurtulmak için hala mücadele veriyor.
Onun saçının kokusunu hala hatırlıyorum.
Gündüzler gittikçe daha çok ısınıyor.
O, ona defalarca vurdu.
Tom muhtemelen hâlâ ofisinde.
Burada hâlâ kurtlar var mı?
Fakat bu sürü pek başarılı değil.
Büyüdükçe annelerinden talepleri de artıyor.
Ama hâlâ annesine bağımlı.
Hâlâ bayağı ayakta olan bir dünya. Zimbabve.
Yıllar geçti ve işte buradayız.
Ve hâlâ çok sıcak. Çok sıcak.
Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.
Tatoeba'daki protesto daha yaratıcı şekiller alır.
O hala bana bir cevap borçlu.
Tom hâlâ bir şekilde bunu tamir etmek zorunda.
Tom hâlâ çiti boyamayı bitirmek zorunda.
Mary'nin hâlâ beni sevdiğini sanıyordum.
Ona hâlâ inanıyor musun?
Tom hâlâ senin arkadaşın, değil mi?
Hâlâ burada mısın?
Bana hâlâ kızgın olduğunu biliyorum.
O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü.
Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.
Tom'u hâlâ hatırlıyorum.
Onu hâlâ seviyorum.
Tom kadar uzun değilim.
Tom'un hâlâ hayatta olup olmadığını bilmiyorum.
Onun kökeni ve amacı hala tam bir sırdır.