Examples of using "Nuo" in a sentence and their turkish translations:
Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?
Bunlar kabak.
O adamlar öldü.
Şu kızları tanıyorum.
Onlar ayçiçeği.
- Şu ayakkabıları istiyorum.
- Şu ayakkabıyı istiyorum.
Şu üç adam kim?
Bakın, şu küçük tüyleri görüyorsunuz.
Lütfen bu sandalyeleri bir kenara koy.
Onlar benim küpelerim mi?
- Şu adamlar Fransızca konuşuyorlar.
- Şu adamlar Fransızca konuşuyor.
- O adamlar Fransızca konuşuyorlar.
- O adamlar Fransızca konuşuyor.
Onların hepsi önemli.
Onlar benim kız kardeşimin kitaplarıdır.
Onlar Tom'un çocukları.
Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?
Durun. Baksanıza. Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?
Onlar gerçekten büyük elmalar.
Şu insanları buradan çıkarın.
Oradaki şu insanlar Fransızca konuşuyorlar.
- O, o insanlar tarafından iyi konuşulur.
- O, o insanlar arasında iyi bir üne sahiptir.
Bu cümleleri Tatoeba'ya eklemelisin.
Şu uzun boylu kızları oldukça iyi tanırım.
O ayakkabılara ihtiyacım var.
Şu evler 500 yıllıktır.
Şu ikizler bezelyedeki iki tane gibi benziyorlar.
Şu adamlar kimdir?
en bolluk içinde yüzen sularından biri hâline getiriyor.
Bunlar da şunlar kadar iyi.
Bunlar oğlanlar, şunlar da kızlar.
Onlar çok büyük.
Bu iki şey benzer değil, onlar aynı!
- Tom bu güneş gözlüğünü satın almak istedi ama o çok pahalıydı.
- Tom o güneş gözlüğünü almak istedi ancak o çok pahalıydı.
Sen o vidaları sıkmak zorundasın.
Bu hayvanlar şunlardan daha iyidir.
Sanırım küçük sesleri fark ediyor, ışıkları görüyor, pencereden televizyona bakıyor, böyle şeylere dikkat ediyor.
"Ne yapabilirim?" "O havuçları doğra. Ve parmaklarını kesmemeye çalış."
Tom bu güneş gözlüğünü satın almak istedi ama o çok pahalıydı.