Examples of using "Löysivät" in a sentence and their turkish translations:
Onlar sağ kalanları buldu.
Tom ve Mary koltuklarını buldular.
Arkeologlar çok eski zamanlardan kalma bir ejderhanın kemiklerini buldu.
Vikinglerin Columbus'tan önce Amerika'yı keşfettiğini söylüyorlar.
Onlar bunu buldular.
Arkeologlar yüzün üzerinde mezar keşfetti, onlardan birkaçı küçük çocuklara aitti.
Nereden geldiğini bulmaya çalıştıklarında ise olası bir kaynak buldular: