Translation of "Kala" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Kala" in a sentence and their turkish translations:

- Se on kala.
- Tuo on kala.
- Tämä on kala.

Bir balık var.

- Kala oli herkullista.
- Kala oli todella hyvää.

Balık lezzetliydi.

- Tarjoile kala tuolla tarjottimella.
- Tarjoilkaa kala tuolla tarjottimella.
- Tarjoile se kala tuolla tarjottimella.
- Tarjoilkaa se kala tuolla tarjottimella.

Balığı o tabak üzerinde servis edin.

Kala on selviytyjille -

Hayatta kalmak isteyen kişinin

Se on kala.

- Bu bir balık.
- O bir balık.

Tuo on kala.

O bir balık.

Kala on kallista.

Balık pahalıdır.

Kala on terveellistä.

Balık senin için iyidir.

Tämä on kala.

Bu bir balıktır.

Kala osaa uida.

Balık yüzebilir.

Kala oli herkullista.

Balık lezzetliydi.

Tämä ei ole kala.

Bu bir balık değil.

Elääkö tämä kala vielä?

Bu balık hâlâ canlı mı?

Minkälainen kala tuo on?

O ne tür bir balık?

Kala ei pidä auringonvalosta.

Balıklar günışığını sevmez.

Kala tappeli kovasti vastaan.

Balık çok mücadele etti.

Tuo jäätynyt kala tänne.

Buraya dondurulmuş balık getir.

Tässä on tärkeää - yllättää kala.

Zıpkınla balık avlamanın anahtarı, balıkları şaşırtmaktır.

Perkaamisen jälkeen - kala voidaan kokata.

ve temizledikten sonra  pişmeye hazır olacak.

Tuore kala on hyvää selviytymisruokaa.

Taze balık, hayatta kalmak için harikadır.

Olisin mieluummin lintu kuin kala.

Bir balık olmaktansa bir kuş olmayı yeğlerim.

Tämä kala ei ole syömäkelpoinen.

Bu balık yemek için uygun değildir.

Tomi osaa uida kuin kala.

Tom balık gibi yüzebilir.

Kala on syönyt. Se on hyvä uutinen.

Bu kesinlikle tetiklendi. Bu iyi haber.

Kala on täynnä hyvää proteiinia ja energiaa.

Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur

Tom tunsi olevansa kuin kala kuivalla maalla.

Tom sudan çıkmış balık gibi hissetti.

Hai on kala, kun taas delfiini on nisäkäs.

Yunus balığı bir memeliyken köpekbalığı bir balıktır.

- Tom on allerginen kalalle.
- Tomilla on kala-allergia.

Tom'un balık alerjisi vardır.

Tämä koira ja se kala ovat minun, mutta tuo lintu ei ole.

Bu köpek ve o balık benim ama o kuş benim değil.

- Minä pidän kalasta ja äyriäisistä.
- Tykkään syödä mereneläviä.
- Pidän kala- ja äyriäisruoista.

Deniz ürünleri yemeyi severim.

Anna miehelle kala, niin ruokit häntä päivän. Opeta mies kalastamaan, niin hän on ruokittu koko elämän.

Birine balık verirsen o gün karnını doyurursun. Balık tutmayı öğretirsen her gün karnını doyurursun.

- Hän polttaa kuin savupiippu ja juo kuin kala.
- Hän polttaa kuin savupiippu ja juo kuin sieni.

- Baca gibi sigara içer, balık gibi içki içer.
- Baca gibi sigara, sünger gibi de içki içer.