Translation of "Particularly" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Particularly" in a sentence and their turkish translations:

- Tom doesn't look particularly worried.
- Tom doesn't seem particularly worried.

Tom özellikle endişeli görünmüyor.

- It isn't really particularly healthy.
- It's not really particularly healthy.

Bu gerçekten özellikle sağlıklı değil.

- Tom wasn't looking particularly happy.
- Tom didn't seem particularly happy.

Tom özellikle mutlu görünmüyordu.

particularly in the legislature --

parlamento olarak adlandırılan

It wasn't particularly memorable.

- O özellikle unutulmaz değildi.
- Pek akılda kalacak bir şey değildi.

I'm not particularly impressed.

Özellikle etkilenmiş değilim.

I don't particularly care.

Özellikle umurumda değil.

Children are particularly vulnerable.

Çocuklar özellikle savunmasızdır.

Tom doesn't particularly mind.

Tom özellikle önemsemiyor.

I don't particularly mind.

Özel olarak ilgilenmiyorum.

It didn't seem particularly revolutionary,

Bu tam bir devrim gibi görünmüyordu

And they are particularly aggressive.

Ve çok agresifler.

I don't particularly like her.

Ben özellikle onu sevmiyorum.

The children were particularly quiet.

Çocuklar özellikle sessizdiler.

Tom wasn't looking particularly happy.

Tom özellikle mutlu görünmüyordu.

The house wasn't particularly remarkable.

Ev özellikle dikkat çekici değildi.

He particularly insisted on this.

O, özellikle bu konuda ısrar etti.

Tom doesn't seem particularly trustworthy.

Tom özellikle güvenilir görünmüyor.

I love music, particularly classical.

Müziği, özellikle de klasik müziği severim.

My appetite is particularly large.

Benim iştahım özellikle büyük.

I'm not feeling particularly hungry.

Özellikle aç hissetmiyorum.

I don't particularly like Tom.

Özellikle Tom'dan hoşlanmıyorum.

I didn't feel particularly happy.

Özellikle mutlu hissetmedim.

I didn't feel particularly hungry.

Kendimi çok aç hissetmiyordum.

I didn't feel particularly nervous.

Ben özellikle sinirli hissetmedim.

That doesn't sound particularly reassuring.

Bu, özellikle güvend verici görünmüyor.

Tom doesn't look particularly pleased.

Tom özellikle memnun görünmüyor.

Those are particularly colorful murals.

Onlar özellikle renkli duvar resimleridir.

Tom doesn't particularly like Mary.

Tom özellikle Mary'yi sevmiyor.

Tom wasn't feeling particularly talkative.

Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

The situation isn't particularly dangerous.

Durum özellikle tehlikeli değildir.

No one seemed particularly optimistic.

Hiç kimse özellikle iyimser görünmüyordu.

Last night was particularly hot.

Dün gece özellikle sıcaktı.

Last night was particularly bad.

Dün gece özellikle kötüydü.

Tom didn't particularly like Mary.

Tom özellikle Mary'den hoşlanmıyordu.

Tom didn't seem particularly busy.

Tom özellikle meşgul görünmüyordu.

Tom doesn't seem particularly worried.

Tom özellikle endişeli görünmüyor.

particularly in black women with cancer.

özellikle siyahi kadınlarda kanserde.

Was 1988 a particularly bad year?

1988 özellikle kötü bir yıl mıydı?

The teacher particularly emphasized that point.

Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.

It's been a particularly good week.

O özellikle iyi bir haftaydı.

Tom particularly liked his math class.

Tom matematik dersini özellikle seviyordu.

I'm not particularly thirsty right now.

Özellikle şu an susamış değilim.

I'm not particularly hungry right now.

Ben şu anda özellikle aç değilim.

I like music, particularly classical music.

Müziği seviyorum, bilhassa klasik müziği.

Tom and Mary aren't particularly close.

Tom ve Mary özellikle yakın değil.

I don't find her particularly attractive.

Onu özellikle çekici bulmuyorum.

The youngest daughter was particularly beautiful.

En küçük kız özellikle güzeldi.

It wasn't a particularly good movie.

O özellikle iyi bir film değildi.

Tom is particularly kind to Mary.

Tom özellikle Mary'ye karşı nazik.

Tom and I aren't particularly close.

Tom ve ben özellikle yakın değiliz.

- I don't think Tom is particularly handsome.
- I don't think that Tom is particularly handsome.

Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.

Particularly pleased with Paul, actually, on there.

Özellikle şurada Paul'a bir bakın.

I'm not particularly interested in that event.

O olayla özellikle ilgilenmiyorum.

I don't particularly want to do it.

Özellikle bunu yapmak istemiyorum.

I don't particularly want to do that.

Özellikle onu yapmak istemiyorum.

We're particularly interested in your music program.

Biz özellikle sizin müzik programınızla ilgileniyoruz.

I don't particularly care what you think.

Ne düşündüğünü özellikle önemsemiyorum.

Tom doesn't seem particularly interested in sports.

Tom özellikle sporla ilgili görünmüyor.

Tom doesn't seem particularly interested in Mary.

Tom özellikle Mary ile ilgili görünmüyor.

She is a particularly pretty young woman.

O özellikle genç ve güzel bir kadın.

I don't think Tom is particularly handsome.

Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.

I love Nara, particularly in the fall.

Nara'yı seviyorum, özellikle Sonbaharda.

Tom doesn't particularly want to go swimming.

Tom özellikle yüzmeye gitmek istemiyor.

Tom didn't seem particularly interested in Mary.

Tom özellikle Mary ile ilgileniyor gibi görünmüyordu.

I'm not particularly good at doing that.

Bunu yapmada özellikle iyi değilim.

- I don't think Tom's jokes are particularly funny.
- I don't think that Tom's jokes are particularly funny.

Tom'un fıkralarının özellikle komik olduklarını sanmıyorum.

- These machines are distinguished by particularly high-quality workmanship.
- These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.

Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.

Fishermen are particularly interested in their adductor muscles,

Özellikle balıkçılar bir eklem gibi iki kabuğu bir arada tutan organları

I don't particularly want to see the game.

Özellikle oyunu görmek istemiyorum.

The clothes at this boutique are particularly expensive.

Bu butikteki giysiler özellikle pahalı.

Tom and Mary weren't particularly kind to me.

Tom ve Mary özellikle bana karşı nazik değildi.

Mental exercise is particularly important for young children.

Zihin egzersizleri özellikle genç çocuklar için önemlidir.

Tom doesn't seem particularly interested in learning French.

Tom özellikle Fransızca öğrenmekle ilgili görünmüyor.

I have never been particularly strong in mathematics.

Ben özellikle matematikte güçlü değilim.

The seashore looks particularly romantic in the moonlight.

Deniz kıyısı özellikle ay ışığında romantik görünüyor.

This is particularly important during times of disaster recovery.

Bu özellikle felaketten kurtarma zamanlarında önemlidir.

I'm not particularly keen on this kind of music.

Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.

Night cramps in the calf muscles are particularly painful.

Baldır kaslarındaki gece krampları özellikle acı vericidir.

I don't particularly want to be here at all.

Özellikle burada olmayı hiç istemiyorum.

This is a drink I don't particularly care for.

Bu özellikle istemediğim bir içki.

I don't find Tom particularly interesting to talk to.

Tom'u konuşmak için özellikle ilginç bulmuyorum.

I wasn't particularly interested in what was going on.

Neler olduğuyla özellikle ilgilenmiyordum.

Tom wasn't particularly interested in what was going on.

Tom ne olduğuyla özellikle ilgilenmedi.

These machines are distinguished by particularly high-quality workmanship.

Bu makineler, özellikle yüksek kaliteli işçilik ile ayırt edilir.

Is there anything you've been particularly interested in lately?

Son zamanlarda özellikle ilgi duyduğun bir şey var mı?

And more importantly, particularly if it was due to prejudice,

ve daha da önemlisi, bilhassa bir tarafgirlikten dolayı ise

I like all sorts of Asian foods, particularly Thai food.

Her tür Asya yemeklerini severim, özellikle Tay yemeğini.

- I don't really like Tom.
- I don't particularly like Tom.

Tom'u gerçekten sevmiyorum.

Brain cells are particularly sensitive to a loss of oxygen.

Beyin hücreleri oksijen kaybına karşı özellikle duyarlıdır.

Diet particularly influences the microbiome, which is in the GI tract,

Diyet özellikle sindirim yolundaki mikrobiyomu etkiliyor

Sometimes, the sea puts on a particularly special show. Luminous tides.

Deniz bazen çok özel bir gösteri sahneye koyar. Işıltılı gelgitler.

India has several problems, but three stand out as particularly important:

Hindistan'ın pek çok problemi var ama üç tanesi daha çok önemli.

Our bus comes late, particularly when we are in a hurry.

Özellikle acelemiz olduğunda otobüsümüz geç gelir.

I'm particularly impressed that Tom could remember all of our names.

Tom'un tüm isimlerimizi hatırlayabilmesinden özellikle etkilendim.

There was a sergeant that I particularly hated in the army.

Orduda özellikle nefret ettiğim bir çavuş vardı.

Interest in German is growing, particularly in China, India and Brazil.

Almanca'ya ilgi büyüyor, özellikle Çinde, Hindistan'da ve Brezilya'da.

Tom didn't appear to be particularly eager to go with us.

Tom bizimle gitmek için özellikle istekli görünmüyordu.