Translation of "Riep" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Riep" in a sentence and their turkish translations:

Tom riep.

Tom bağırdı.

"Kom terug!" riep hij.

"Geri dön!" diye bağırdı.

- Tom belde.
- Tom riep.

Tom bağırdı.

- Niemand schreeuwde.
- Niemand riep.

Kimse bağırmadı.

Ken riep om hulp.

Ken yardım için bağırdı.

- Yanni schreeuwde.
- Yanni riep.

Yanni bağırdı.

Hij riep luid om hulp.

Yardım diye haykırdı.

Hij rende en riep om hulp.

Koşuyordu ve yardım istiyordu.

Met luide stem riep hij "Help!"

Yüksek sesle bağırdı: "İmdat!"

Hij riep een taxi voor mij.

- O benim için bir taksi çağırdı.
- O, benim için bir taksi çağırdı.

Ze riep hem aan de telefoon.

O, onu telefonla aradı.

Iemand riep mijn naam in het duister.

Karanlıkta biri adımı seslendi.

Ze riep naar hem, terwijl tranen over haar wangen rolden.

Yanaklarından süzülen yaşlarla ona seslendi.

Toen hij de dood onder ogen zag , riep Ragnar naar de koning ...

Ragnar ölümle yüz yüze gelince krala

- Hij riep een taxi voor mij.
- Hij hield een taxi voor mij aan.

- O, bana bir taksi çağırdı.
- O bana bir taksi çağırdı.
- O benim için bir taksi çağırdı.

In 1804 riep Napoleon een nieuw rijk uit en werd Ney benoemd tot maarschalk.

1804'te Napolyon yeni bir imparatorluk ilan etti ve Ney bir Mareşal yapıldı.

Met de gewonnen overwinning riep Napoleon Soult uit tot 'de belangrijkste manoeuvreer van Europa'.

Napolyon, kazandığı zaferle Soult'u "Avrupa'nın en önde gelen manevrası" olarak nitelendirdi.

In 1804 riep Napoleon zijn nieuwe rijk uit en Soult ontving het stokje van zijn maarschalk.

1804'te Napolyon yeni İmparatorluğunu ilan etti ve Soult Mareşal'in sopasını aldı.

In 1813 riep Napoleon Soult naar Duitsland, waar hij vocht bij Lützen en toezicht hield op

1813'te Napolyon, Soult'u Lützen'de savaştığı Almanya'ya çağırdı

- Ze riep Tom naar buiten, maar hij antwoordde niet.
- Ze daagde Tom uit, maar hij antwoordde niet.

O, Tom'a seslendi ama o cevap vermedi.

Toen de nicht van de koning zijn vrouw tot tranen bracht, confronteerde Ney haar en riep: "Ik en

Kralın yeğeni karısını gözyaşlarına boğduğunda Ney, " Siz İngiliz bahçelerinde oturup çayınızı yudumlarken

Mijn zusje en ik deden vaak tikkertje. Dan renden we achter elkaar aan, en de achterste probeerde de voorste te tikken en riep: "Tikkie, jij bent hem!"

Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona "Sen ebesin!" diye seslenirdi.

"Je gezicht is overal op BBC te zien, Dima! riep Al-Sayib uit. "Ze zeggen dat je met 25 mannen hebt geslapen en ze daarna vermoord hebt! Hoe heb je dat in vredesnaam gedaan?!"

"Yüzün BBC'nin her yerinde, Dima!"Al-Sayip bağırdı. "Onlar 25 adamla uyuduğunu va sonra onları öldürdüğünü söylüyorlar! Allah'ın belası bunu nasıl yaptın!