Translation of "Nogal" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Nogal" in a sentence and their turkish translations:

- Het is nogal eng.
- Het is nogal griezelig.

Adeta tüyler ürpertici.

- Tom is nogal eng.
- Tom is nogal griezelig.

Tom adeta tüyler ürpertici.

- Ze zijn nogal onaangenaam, nietwaar?
- Zij zijn nogal onaangenaam, nietwaar?

Onar oldukça nahoş, değil mi?

Dat is nogal onverwacht.

- O, oldukça beklenmeyen bir durumdur.
- Bu pek beklenmeyen bir durumdur.

Tom is nogal excentriek.

Tom oldukça eksantrik.

Het is nogal ironisch.

O oldukça alaycı.

Tom is nogal egoïstisch.

Tom oldukça bencil.

Tom is nogal openhartig.

Tom oldukça açık yürekli.

Hij overdrijft nogal eens.

Mübalağa etme eğilimi var.

Hij is nogal levendig.

O biraz enerjik.

Het komt nogal ongelegen.

Bu iyi bir zaman değil.

Tom is nogal verlegen.

Tom oldukça utangaç.

Hierdoor was ik nogal geschokt.

Ben bu yüzden oldukça şok oldum.

Ze voelde zich nogal moe.

Kendini oldukça yorgun hissediyordu.

Je maakte me nogal nieuwsgierig.

Beni oldukça meraklandırdın.

Tom is nogal vaak ziek.

Tom çok sık hastalanır.

En dat winst nogal belangrijk is.

ve kârın çok önemli olduğunu biliyorum.

Ik heb het nogal druk vanavond.

Bu gece biraz meşgulüm.

Tom is nogal druk op dit moment.

Tom şu anda oldukça meşgul.

Nogal ver als je slechts drie centimeter bent.

Sadece üç santimseniz epey uzun bir mesafe.

Ondanks het zonnige weer was het nogal fris.

Güneşli havaya rağmen, hava oldukça serindi.

- Tom was nogal gefrustreerd.
- Tom was behoorlijk gefrustreerd.

Tom tamamen hayal kırıklığına uğramıştı.

Ik ben nogal verbaasd om het te horen.

Bunu duyduğuma oldukça şaşırdım.

Er waren nogal wat rotte appels in de mand.

Sepette birçok çürük elmalar vardı.

Een taart in gelijke stukken snijden is nogal moeilijk.

Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur.

- De kamer is nogal klein.
- De kamer is vrij klein.

Oda oldukça küçük.

- Ze kan nogal lastig zijn.
- Ze kan een beetje lastig zijn.

O biraz ele avuca sığmaz biri.

Het is het soort humor dat eigenlijk nogal wreed of grimmig is.

Bu gerçekten oldukça acımasız ya da acımasız bir mizah türüdür.

Mijn nieuwe laarzen zijn van echt leer en hebben nogal hoge hakken.

Benim yeni çizmelerim gerçek deriden yapılmış ve nispeten yüksek topuklara sahiptir.

Toen ik gister toevallig Tom tegenkwam, zag hij er nogal moe uit.

Dün Tom'a rastladığımda o oldukça bitkin görünüyordu.

- Het is nogal logisch.
- Het is heel logisch.
- Dat is volkomen logisch.

Bu oldukça mantıklı.

En net als vele kleine steden in Engeland, heeft het nogal een lange geschiedenis.

Ve İngiltere'deki pek çok küçük kasaba gibi, onun oldukça uzun bir geçmişi vardır.

Het is vandaag nogal koud, maar ik denk dat het morgen vrij warm zal zijn.

Bugün oldukça soğuk, ama sanırım yarın oldukça sıcak olacak.

- Er waren veel rotte appels in de mand.
- Er waren nogal wat rotte appels in de mand.

Sepette birçok çürük elmalar vardı.