Translation of "أبدا" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "أبدا" in a sentence and their turkish translations:

أبدا.

Asla.

- لم أبحث عنك أبدا.
- لم أبحث عنكم أبدا.
- لم أبحث عنكما أبدا.
- لم أبحث عنكن أبدا.

Ben asla seni aramadım.

لن نعلم أبدا.

Hiçbir zaman bilemeyeceğiz,

لا تسامح أبدا

asla müsamaha gösterilmemiştir

لم نكن أبدا.

Hiç olmadı.

لن أسامحك أبدا.

- Seni asla affetmeyeceğim.
- Seni hiç affetmeyeceğim.

ألا تتعرق أبدا؟

Hiç terlemiyor musun?

لن أنساهم أبدا.

Onları asla unutmayacağım.

لن أنسها أبدا.

Onu asla unutmayacağım.

لن ننساهم أبدا.

Biz onları asla hiç unutmayacağız.

لن أنساه أبدا.

Onu asla hiç unutmayacağım.

لا تنسه أبدا.

Onu asla unutma.

لن ننسى أبدا لطفك.

Arkadaşlığını asla unutmayacağız.

لن أنس ألمانيا أبدا.

Almanya'yı asla unutmayacağım.

لن أنس هذا أبدا.

Bunu asla unutmayacağım.

لن أضرب امرأة أبدا.

Asla bir kadına vurmadım.

لا تنس ذلك أبدا.

Onu asla unutmayın.

لم يكذب طوم أبدا

Tom hiç yalan söylemedi.

شيء ليس منطقيا أبدا.

- Bir şey hiçbir anlam ifade etmiyor.
- Akla yatmayan bir şey var.

توم لا يستسلم أبدا.

Tom asla pes etmez.

لن أنس أبدا لطفك.

Nezaketini asla unutmayacağım.

لن أتركك ترحل أبدا.

Asla gitmene izin vermeyeceğim.

لن أنس جوابها أبدا.

Onun cevabını asla unutmayacağım.

- لم يسبق أبدا أن رأيت شيئا كهذا.
- لم أرى شيئا مثله أبدا.

- Asla öyle bir şey görmedim.
- Hiç böyle bir şey görmedim.

لم أتزوج أنا وأمها أبدا.

Annesi ve ben evlenmedik.

لم تُسْمَع منه كِذبة أبدا.

O hiç yalan söylemedi.

لست أستعوب هذا السؤال أبدا.

Ben bu soruyu hiç anlamıyorum.

أنا لا آكل اللحم أبدا.

Asla et yemem.

لم أرَ توم يرقص أبدا.

Tom'un dans ettiğini hiç görmedim.

أعلم أنّني لن أنساك أبدا.

Seni asla unutmayacağımı biliyorum.

لن أنس أبدا ما حدث.

Ne olduğunu asla unutmayacağım.

لن أنس أبدا هذه الحادثة.

Bu olayı hiç unutmayacağım.

لم يُحل أبدا لغز وفاتها.

Onun ölüm sırrı asla çözülmedi.

لن أنسى ذلك الشعور أبدا.

O duyguyu asla unutmayacağım.

هذا شيء لن أنساه أبدا.

Bu asla unutmayacağım bir şey.

نحن لن نعمل معهم أبدا.

Onlar için çalışmayacağım.

لم يتذوق طعم الكحول أبدا.

O asla alkolün tadına bakmadı.

لا تنس أبدا إقفال الباب.

Asla kapıyı kilitlemeyi unutma.

لن أنس هذه التّجربة أبدا.

Bu deneyimi asla unutmayacağım.

لم تعد إلى القاهرة أبدا.

Kahire'ye geri döndü.

لم يكن فاضل هناك أبدا.

Fadıl asla orada değildi.

لا تتزوّج أبدا بامرأة كليلى.

Asla Leyla gibi bir kadınla evlenmeyin.

لن أنس ذلك اليوم أبدا.

O günü unutmayacağım.

لن ينس سامي ذلك أبدا.

Sami onu hiç unutmayacak.

لن يفكر حتى في الملاكمة أبدا

dövüşmeyi düşünemeyecek bile,

لكنك لن تقرأ أبدا حول هذا.

ama bunu hiçbir yerde okuyamazsınız.

لماذا لا يستطيع أبدا فعل شيء؟

O neden hiçbir şey yapamıyor?

لن تصفعني إميلي أبدا في الوجه.

Emily asla yüzüme tokat atmaz.

لن يقوم توم بفعل ذلك أبدا.

Tom onu asla yapmayacak.

لا ينبغي أن ننسى ذلك أبدا.

Onu asla unutmamalıyız.

هو سوف لن يخلف وعده أبدا.

O asla sözünden dönmeyecek.

هذا أبشع رجل ثلجي رأيته أبدا.

Bu, şimdiye kadar gördüğüm en çirkin kardan adam.

الصراحة أني لم أقابل توم أبدا.

Gerçek şu ki Tom'la hiç tanışmadım bile.

هو لا يخالف أبدا رأي والديه.

O asla ebeveynlerine karşı gelmez.

لن أنس أبدا ما قلته لي.

Bana söylediğini asla unutmayacağım.

لن أدلي أبدا بشهادة ضد زوجتي.

Eşim aleyhine asla tanıklık etmezdim.

لم يخطر هذا في بالي أبدا.

Onu hiç tahmin etmedim.

لم تردّ ليلى أبدا على سؤالي.

Leyla soruma asla cevap vermedi.

♪ قلت أنني لم أنس أبدا ♪

♪ Hiç unutmadım dedim ♪

ترامب نفسه لا يتجنب أبدا الشتم والإهانة

Trump'ın kendisi de küfür ve hakaret etmekten asla kaçınmıyor

نادرا ما يضحك بل لا يضحك أبدا.

Nadiren, kırk yılda bir, güler.

لن أنس أبدا التّجربة التي عشتها البارحة.

Dün yaşadığım deneyimi asla unutmayacağım.

قلتَ لي أنّك لن تتركني لوحدي أبدا.

Beni asla yalnız bırakmayacağını söyledin.

لن أنس أبدا ما فعلته من أجلي.

Benim için yaptığın şeyi asla unutmayacağım.

هذا الحلم لن يتحقّق أبدا بسبب توم.

Tom'dan dolayı bu hayal gerçekleşmeyecek.

لم يكن يجدر بي أن أوظفه أبدا.

Onu asla işe almamalıydım.

توم لا ينسى أبدا أن يقول شكرا.

Tom teşekkür ederim demeyi asla unutmaz.

لم أندم أبدا على أي شيء فعلته.

Yaptığım şeylerde asla pişmanlık duymadım.

بعض النّساء لا ينبغي أن يلدن أبدا.

Bazı kadınların asla doğum yapmamaları gerekir.

أمر القاضى فاضل بعدم الاتّصال أبدا بليلى.

Fadıl'a hakim tarafından Leyla ile hiçbir zaman temas kurmaması emredildi.

لم يعلم سامي أبدا أنّ ليلى مسلمة.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

إن لم تسرع، فلن تصل أبدا إلى القرية.

Acele etmezsen, asla köye ulaşmazsın.

- لن ينتهي ذلك أبداً.
- هذا لن ينتهي أبدا.

- Bu sonuna kadar asla gitmez.
- Bu asla bitmeyecek.

قال توم أنه لم يضحك على زوجته أبدا.

Tom karısını hiç aldatmadığını söylüyor.

لن أنس أبدا المرّة الأولى التي رأيتك فيها.

Seni ilk gördüğüm zamanı hiç unutmayacağım.

اليوم، لا يدخلون أبدا في حروب مع بعضهم البعض.

Bugün birbirleriyle savaş hâlinde değiller.

هذا الأمر لن يُقبل أبدا من طرف موظفي المكتب.

Bürodaki insanlar asla kabul etmeyecekler.

ستذهب و ستعود و لن تموت أبدا في حرب.

Gideceksin, döneceksin, savaşta asla ölmeyeceksin.

لم يلعب سامي كرة القدم أبدا مع زملائه المسلمين.

Sami Müslüman sınıf arkadaşlarıyla hiç futbol oynamadı.

لم يكن هناك قضية بينهما ، لكن المحكمة لم تنته أبدا

aralarında davalık durum kalmamıştı fakat mahkeme bitmiyordu bir türlü

توم لا ينسى أبدا أن يتصل بأمه يوم عيد ميلادها.

Tom onun doğum gününde annesini aramayı asla unutmaz.

الآن عندما أنظر إلى الوراء أتمنى لو أنني لم أسمح أبدا

Şimdi geri dönüp baktığım zaman keşke hiç izin vermeseydim

لم تكن عند سامي أبدا أفكار سيّئة عن الإسلام و المسلمين.

Sami'nin İslam ve Müslümanlar konusunda kötü düşünceleri hiç olmamıştı.

لا تفقد الثّقة في نفسك أبدا. بإمكانك ان تقوم بأيّ شيء تريده.

- Kendinize olan güveni asla kaybetmeyin. Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
- İçinizdeki inancı asla kaybetmeyin... Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.

توم لا ينسى أبدا أن يقدّم أزهارا لزوجته يوم عيد ميلاد زواجهما.

Tom evlilik yıl dönümlerinde karısına çiçekler vermeyi asla unutmaz.

- لم يحصل فاضل أبدا على وظيفة مستقرّة.
- Fadel nunca pudo conseguir un trabajo estable.

Fadıl'ın hiç istikrarlı bir işi olmadı.

مهما كان توم مشغولًا، لم ينسى أبدا كتابة رسالة إلى أمه مرة في الأسبوع على الأقل.

Tom ne kadar meşgul olursa olsun, en az haftada bir kez annesine e-posta yazmayı asla unutmaz.

لقد أتيت إلى هنا للبحث عن بداية جديدة بين الولايات المتحدة والعالم الإسلامي استنادا إلى المصلحة المشتركة والاحترام المتبادل وهي بداية مبنية على أساس حقيقة أن أمريكا والإسلام لا تعارضان بعضها البعض ولا داعي أبدا للتنافس فيما بينهما بل ولهما قواسم ومبادئ مشتركة يلتقيان عبرها ألا وهي مبادئ العدالة والتقدم والتسامح وكرامة كل إنسان

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.