Translation of "Açar" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Açar" in a sentence and their spanish translations:

Çiçekler açar.

- Las flores florecen.
- Las flores se desabrochan.

Farlarınızı açar mısınız?

¿Puede encender sus faros?

TV'yi açar mısın?

¿Puedes prender el televisor?

Televizyonu açar mısın?

¿Puedes encender la televisión?

O pencereyi açar.

Ella abre la ventana.

Pencereyi açar mısın?

¿Puedes abrir la ventana?

Işığı açar mısın?

¿Puedes prender la luz?

Çantayı açar mısın?

¿Puedes abrir el bolso?

O, kapıyı açar.

Ella abre la puerta.

O saçlarını açar.

- Lleva el cabello suelto.
- Lleva el pelo suelto.

Jim kapıyı açar.

Jim abre la puerta.

Dil dünyalar açar.

El lenguaje abre mundos.

Lütfen pencereyi açar mısın?

¿Podrías abrir la ventana por favor?

Güller ilkbaharda çiçek açar.

Las rosas florecen en primavera.

Lütfen kapıyı açar mısın?

¿Podría abrir la puerta?

Para bütün kapıları açar.

El dinero abre todas las puertas.

Roket patlama kutlamaları açar.

El zambombazo del cohete inaugura las fiestas.

Havada kalmasına yol açar.

por un periodo de tiempo.

Lütfen ışığı açar mısınız?

¿Puedes dar la luz, por favor?

Para her kapıyı açar.

El dinero abre todas las puertas.

Mart ayında birçok çiçek açar.

En marzo salen muchas flores.

Benim için yer açar mısın?

¿Puede hacerme un sitio, por favor?

Elma ağaçları ilkbaharda çiçek açar.

Los manzanos florecen en la primavera.

Birçok bitki ilkbaharda çiçek açar.

Muchas plantas florecen en la primavera.

Ama yeteneğin sana bir yer açar.

Pero su talento les abrirá un lugar.

Kotalar beceriden kuşkulanmaya yol açar mı?

¿Cuotas que pongan en duda la capacidad?

Tom televizyonu açar açmaz sigorta attı.

Tan pronto como Tom encendió la tele, se quemó el fusible.

Birçok güzel çiçekler İlkbaharda çiçek açar.

Muchas flores preciosas florecen en primavera.

Et suyu kaynarken dostluk çiçek açar.

Mientras hierva el puchero durará la amistad.

Kötü düşünceler kötü davranışlara yol açar.

Malos pensamientos generan malas acciones.

Her mevsimde farklı çiçekler çiçek açar.

Distintas flores florecen en cada temporada.

Tom gece gittiğinde hırsız alarmını açar.

Cuando Tom sale de noche, enciende la alarma antirrobo.

- O kapıyı açar açmaz bir kedi dışarı kaçtı.
- Kapıyı açar açmaz bir kedi dışarı koştu.

- Un gato salió corriendo tan pronto como ella abrió la puerta.
- Apenas abrió la puerta salió un gato corriendo.

...pek çok kaktüs sadece gece çiçek açar.

que muchos cactus solo florecen de noche.

- Lütfen radyoyu açar mısın?
- Lütfen, radyoyu aç.

- Pon la radio, por favor.
- Enciende la radio, por favor.
- Por favor, enciende la radio.

Ve bu diğer büyük farka yol açar.

Y eso nos trae a la siguiente gran diferencia

Bu çiçekler diğerlerinden daha erken çiçek açar.

Estás flores florecen antes que las demás.

Bu çiçekler diğerlerinden daha önce çiçek açar.

Estás flores florecen antes que las demás.

Bir sevginin ölümü bir başkasına yol açar.

La muerte de un amor abre el camino a otro.

Hava karardı. Lütfen benim için ışığı açar mısın?

Se ha puesto oscuro. Por favor, enciende la luz por mí.

O, kapıyı açar açmaz bir kedi dışarı kaçtı.

Tan pronto como ella hubo abierto la puerta un gato salió corriendo.

- Mastürbasyon deliliğe neden olur.
- Mastürbasyon deliliğe yol açar.

La masturbación lleva a la locura.

Noel kaktüsümüz her zaman ekimin ortasında çiçek açar.

Nuestro cactus de navidad siempre florece a mediados de octubre.

Fakat bu durum da ilginç bir soruya yol açar.

Pero esto plantea una pregunta interesante:

O, kapıyı açar açmaz yanan bir şeyin kokusunu aldı.

En el instante en que él abrió la puerta, él olió algo quemándose.

Dünya bir kitaptır ve her adım bir sayfa açar.

El mundo es un libro y cada paso abre una página.

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat pencereyi açar mısın?

Perdona por interrumpirte, pero, ¿te importaría abrir la ventana?

Derinize değmesi bile ani yanıklara ve su toplamalarına yol açar.

Incluso, de solo tocar la piel, pueden causar quemaduras y ampollas.

Meyve vermeden önce, portakal ağaçları turuncu çiçekleri ile çiçek açar.

Antes de dar fruto, los naranjos dan una flor llamada azahar.

Gözlerimi tekrar açar açmaz, Amina bira bardağının tabanından bana bakıyordu.

Una vez que volví a abrir mis ojos, Amina me miraba fijamente desde el fondo de su vaso de cerveza.

Aşağılık kompleksi ve üstünlük kompleksi genellikle benzer davranışa yol açar.

El complejo de inferioridad y el complejo de superioridad usualmente conducen al mismo comportamiento.

- Mekanik ustası dükkânı saat 7'de açıyor.
- Usta iş yerini saat yedide açar.

El mecánico abre su taller a las siete.

Derinize değmesi bile ani yanıklara ve su toplamalarına yol açar. Ama bunlar geyik boynuzuysa sıvı ihtiyacınızı karşılayacaktır

Incluso, con solo tocar la piel, puede causar quemaduras y ampollas. Pero si son arbustos de leche, pueden hidratarlos.

- Birçok çiçek türü nisanın ortasında çıkar.
- Nisan ayı ortasında pek çok çeşit çiçek görünür.
- Nisan ortasında türlü türlü çiçek açar.

- Muchos tipos de flores salen en la mitad de Abril.
- Salen muchos tipos de flores a mediados de abril.

Sınırsız hoşgörü hoşgörünün ortadan kalkmasına yol açar. Hoşgörüsüz olanlara bile sınırsız hoşgörüyü uzatırsak, hoşgörülü bir toplumu hoşgörüsüzlerin saldırısına karşı korumaya hazır değilsek, o halde hoş görülü tahrip olacak ve onunla birlikte hoşgörü de.

La tolerancia ilimitada debe conducir a la desaparición de la tolerancia. Si extendemos la tolerancia ilimitada aun a aquellos que son intolerantes; si no estamos preparados para defender a una sociedad tolerante contra los atropellos de los intolerantes, entonces los tolerantes serán destruidos y la tolerancia junto a ellos.