Translation of "Ters" in Japanese

0.053 sec.

Examples of using "Ters" in a sentence and their japanese translations:

Gerçekten ters döndüyse,

本当に転覆したのであれば

Çoraplarını ters giyiyorsun.

君は靴下を裏返しにはいているよ。

Onu ters tutma.

- それを逆さまに持ってはいけません。
- それ、上下逆に持っちゃ駄目だよ。

Kazağını ters giyiyorsun.

- セーターを裏返しにきているじゃないか。
- セーターが裏返しだよ。

Fanilasını ters giydi.

彼は肌着を裏返しに着た。

Gömleğini ters giyiyorsun.

あなたはシャツをあべこべに着ている。

Kazağını ters giymişsin.

セーター後ろ前だよ。

Tişörtünü ters giyiyorsun.

Tシャツ裏返しだよ。

Paltomu ters giydim.

私は上着を裏返しに着た。

- Çoraplarından birini ters giydi.
- Çorabının tekini ters giymişti.

彼は靴下の片方を裏返しにはいていた。

Peki, ters takla diyorsunuz.

後ろ飛び込みだ

Eldivenlerimi yanlışlıkla ters giydim.

間違えて手袋を裏返しにはめてしまった。

O, çoraplarını ters giydi.

彼は靴下を裏返しに履いていた。

O, tabloyu ters çevirdi.

彼はテーブルをひっくり返した。

O, gömleğini ters giydi.

彼はシャツを裏返しに着ていた。

O, ceketini ters çevirdi.

彼はコートを裏返しにした。

Her şey ters gitti.

何もかもが駄目になってしまった。

John kazağını ters giymişti.

ジョンはセーターを裏返しに着ていた。

Gömleğin ters yüz olmuş.

シャツ、裏返しよ。

Ken gömleğini ters giymişti.

ケンはシャツを裏返しに着た。

Tom çorabını ters giymiş.

トムは靴下を裏返しに履いている。

Ters bir şey olmak üzereydi.

何か悪いことが起ころうとしていた。

O benim inançlarıma ters düşüyor.

それは私の信念には合わない。

Çocuk ters köşe yapmayı biliyor.

その少年はカーブの投げ方を知っている。

Erkek kardeşim gömleğini ters giydi.

弟はシャツを裏返しに着ていた。

Güçlü bir ters vuruşum var.

俺はバックで打つ方が得意だな。

Patronunla her zaman ters düşüyorsun.

- あなたはしょっちゅう上司とけんかしている。
- お前って、いつも上と意見が合わないな。

Bir gazeteyi ters olarak okuyordu.

彼は新聞をさかさまに読んでいた。

O kazağını ters yüz giydi.

彼はセーターを裏返しに着た。

Bu, şeylerin mantık sırasını ters çevirmedir.

それでは本末転倒だ。

Makinede ters giden bir şey olmalı.

その機械はどこか故障しているに違いない。

Bir şeyler ters gidiyor, değil mi?

なんかおかしくない?

Planımın ters gideceğini hayal bile etmedim.

計画がうまくいかないなんて想像もしなかった。

Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.

あなたの意見は我々の政策に反します。

Ancak bir şey korkunç şekilde ters gitti.

しかし 何かがひどく おかしくなってしまいました

Her zaman makinede bir şey ters gidiyor.

その機械はいつもどこか故障ばかりしている。

- Çantanın içini dışına çıkar.
- Çantanı ters çevir.

袋を裏返しにしなさい。

Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.

間違って反対方向の電車に乗った。

Umarım bu sefer hiçbir şey ters gitmez.

今度はまずいことが起こらないと本当にいいのですが。

Peki bunu ters çevirip işi en öne alsak?

では 順番を真逆にして 役割から考えたらどうなるでしょう?

Ancak, Bautzen'de düşmanın kanadına düşme planı ters gitti.

しかし、彼がバウツェンで敵の側面に倒れるという計画は失敗に終わった。

Uygulaması gerekecekti ... çünkü bir şey ters giderse, astronotların

それらを完璧に実行 する必要があり ます...何か問題が発生した場合、宇宙飛行士は

Her şeyi anlamak Öyleyse hiçbir şey ters gidemez!

すべてを理解するそれなら、何も問題はありません!

Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor.

今朝は何だか機嫌が悪いみたいだね。

Ters takla için "Sağ"a ve "Tamam"a basın.

後ろ飛び込みは“右” それから“決定”だ

- Kitapları rafa baş aşağı koyma!
- Kitapları rafa ters koyma!

本をさかさまに入れないで下さい。

Bu saatte ters giden bir şey var gibi görünüyor.

- 時計がどこか故障しているらしい。
- この時計はどこか故障しているらしい。

Arabamızda ters giden bir şey olmalı; motordan duman çıkıyor.

車が故障したに違いません。エンジンから煙が出ています。

Eğer doğuya, yani ters yöne gitseydik başladığımız yere dönmüş olurduk.

反対の東へ行っていれば 始まりの場所へ戻ってた

İnsanlara böyle ters bir cevap vermenin kabalık olduğunu düşünüyor musun?

木で鼻をくくったその返事の仕方、相手に失礼だと思わんのかね。

- Şeytana pabucunu ters giydirir bu adam.
- Tilki gibi kurnazdır o.

彼はやり手です。

- Kutunun altını üstüne getirmemeye dikkat et.
- Kutuyu ters koymamaya dikkat et.

その箱をひっくりかえさないように注意してくれ。

Tanınmadan önce maaş zammından bahsedersen senin işleri ters yaptığını düşünme eğiliminde olurum.

君が自分の仕事ぶりを認められる前に給料の値上げのことをいうと、本末転倒しているのではないかと私は思いたくなる。

Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.

多くの人が、スポンジケーキを焼くのは難しいと考えている。しかしながら、十分な量の卵を使用すれば、実際何も失敗するようなことはない。

- Kodaman Homer'in bile bazen başı öne eğilir.
- Herkes bir gün tökezleyebilir.
- Herkesin işi bir gün ters gidebilir.

- 弘法も筆の誤り。
- 猿も木から落ちる。
- ホーマーも時には居眠りをする。

"Tom, hiç havanda değilsin." "Ah, öyle mi?" "Ters giden bir şey mi var?" "Hayır, her şey yolunda."

「トム、なんか元気なくない?」「そうかな?」「どうかしたの?」「どうもしてないよ」

- Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.
- Bahse girerim ki sen sapıkça bir şey düşünüyordun.

今の、ゼッタイなんか邪なこと考えてたでしょ。