Translation of "Yaşam" in Hungarian

0.015 sec.

Examples of using "Yaşam" in a sentence and their hungarian translations:

Yaşam eğlenceli.

Az élet jó móka.

Yaşam tatlıdır.

Az élet szép.

Yaşam kaynağı.

Az élet forrása.

Dünya'daki yaşam kıymetlidir.

a földi élet értékes.

Bizler yaşam enerjisiyiz

Mi magunk vagyunk az életerő,

Kısacası, yaşam kısadır.

Egyszóval, az élet rövid.

Yaşam sürprizlerle doludur.

Az élet csupa meglepetés.

Dostluk yaşam tuzudur.

A barátság az élet sója.

Japonya'da yaşam pahalıdır.

Japánban drága a megélhetés.

Susuz yaşam yoktur.

Víz nélkül nincs élet.

Yaşam koşulları zordu.

Kemények voltak az életkörülmények.

Sizin yaşam destek sisteminiz

Létfontosságú számunkra,

Hayati bir yaşam becerisidir.

ez szükségszerű életképesség.

Göz kamaştırıcı bir yaşam.

a csillogó élet.

Yaşam tavsiyeleri aradığınız zaman,

Ha életvezetési tanácsra van szükségünk,

Yaşam ve ölüm gibi.

vagy az élet meg a halál.

Bizim yaşam giderlerini azalttık.

Visszaveszünk a megélhetési költségünkből.

Yaşam yolunda dönüş yoktur.

Az életúton nincs visszatérés.

Güzel bir yaşam dilerim.

- Minden jót kívánok!
- Minden jót az életben!

Hiçbir yaşam belirtisi yok.

Nincs jele életnek.

Tom çok yaşam dolu.

- Tamás nagyon szívélyes.
- Tom nagyon eleven.

Bakteri gibi basit, mikroskopik yaşam.

egyszerű mikroszkopikus élet, mint a baktériumé,

Yaşam koşullarını arttırma şansı olabilir.

tiszta ivóvíz, villamos áram stb.

Ve yaşam sistemine etki ediyor.

és hatással van a többi élő rendszerre.

Yaşam basit hücrelerden öteye gidemiyor.

az élet megreked az egyszerű sejtek szintjén.

Bir düşünce ve yaşam felsefesidir.

amely az emberi tényezőt helyezi előtérbe.

Buradaki yaşam çoğunlukla geceleri hareketleniyor.

Itt éjjel is nagyban zajlik az élet.

Açık okyanustaki yaşam fırtınasına katılıyorlar.

A nyílt óceánban magával ragadja őket az ott örvénylő élet.

Bunların hepsi bağımsız yaşam destekleri

Mindhárom létfenntartó rendszer független,

Onların yaşam biçimi bizimkinden farklı.

Az ő életstílusuk különbözik a miénkétől.

Yaşam cehennemin kendisinden daha korkunç.

Az élet pokolibb, mint a pokol maga.

Yaşam, Kuzey Amerika'da rahat değil.

Észak-Amerikában nem kényelmes az élet.

Ben dürüst bir yaşam sağlıyorum.

Becsületes megélhetésem van.

Sizinle aynı yaşam standardını karşılayamıyoruz.

Mi nem engedhetjük meg magunknak azt az életszínvonalat, mint te.

Çok gösterişsiz bir yaşam sürüyorum.

Nagyon szerényen élek.

Sami, Leyla'nın yaşam tarzını kıskanıyordu.

Sami irigyelte Laylát, ahogy ő él.

Ortalama bir Amerikan yaşam alanı Japonya'daki yaşam alanının iki katı kadar büyüktür.

Az átlagos lakótér Amerikában kétszer akkora, mint Japánban.

"Ya yaşam, küçük, sıcak göletin birinde,

"És ha az élet néhány kis meleg tavacskában alakult ki,

Beklenen yaşam süresi gittikçe düşüyor, artmıyor.

A várható élettartam nem nő, hanem csökken.

Eğitim seviyesini ve standart yaşam şeklini

és olyan szintű iskolázottságot,

Binlerce çocuğun yaşam sürecini takip ediyor.

elképesztő tudományos kutatásuk keretében.

Onların geleneksel yaşam tarzı artık yok.

A hagyományos életmódjuk már nem létezik.

Ben laik bir yaşam tarzı yaşıyorum.

Világi életet élek.

- Hayat zordur.
- Hayat katıdır.
- Yaşam zordur.

Nehéz az élet.

Kırsal yaşam beni çok fazla cezbediyor.

- Nagyon tetszik nekem a vidéki élet.
- Nagyon bejön nekem a vidéki élet.

Dünya üzerinde akıllı yaşam var mıdır?

- Létezik civilizáció a Földön?
- Létezik értelmes élet a Földön?

Yıllar içinde bu yaşam biçimine alıştım.

Az év során hozzászoktam ehhez az életformához.

Yaşam bir armağandır. Onu kabul et.

Az élet egy ajándék. Fogadd el!

- Hayat çok kısa.
- Yaşam fazla kısadır.

Az élet túl rövid.

Siyasi reformlar yoksulların yaşam koşullarını iyileştirebilir.

A politikai reformok talán javítanak a szegények életkörülményein.

Onun fikri yaşam tarzımızı kökünden değiştirecektir.

Az ötlete gyökeresen megváltoztatja majd az életünket.

Gözün ulaşabileceği kadarıyla yaşam belirtisi yoktu.

Amerre csak a szem ellátott, nem volt nyoma életnek.

Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi.

Nagyanyám sohasem változtatta az életmódját.

Peki uzak geçmiş, günlük yaşam ile karşılaştırıldığında

Mit törődünk bolygónk történetével,

Araştırmacıların bulgularına göre bu yaşam tarzı hastalarında

A kutatók azt találták, hogy az életmód pácienseknél

Beni yaşam ve sanatın sınırına iteceğini düşündüm.

ami végképp kivetett volna a művészet és az élet peremére.

Hepsinin en önemlisi olan yaşam ile başlıyoruz.

kezdjük az összes közül a legértékesebbel, az élettel.

Onların bugün bir yaşam sanşına ihtiyacı var.

nekik most kell mentőkötél.

İstatistikler bizim yaşam standardımızın yüksek olduğunu gösteriyor.

A statisztikák azt mutatják, hogy az életszínvonalunk magas.

Diğer gezegenlerde yaşam olup olmadığını merak ediyorum.

- Szeretném tudni, hogy létezik-e élet más bolygókon?
- Kíváncsi vagyok, hogy létezik-e élet más bolygókon?

Anlamsız bir yaşam, erken doğmuş bir ölümdür.

A céltalan élet korai halál.

Okul için değil fakat yaşam için öğreniriz.

Nem az iskolának, hanem az életnek tanulunk.

Macaristan'da batı yaşam standartları - peki ne zaman?

Nyugati életszínvonal Magyarországon - de mikor?

Yaşam, erkeklerin ciddiye alması için çok kısa

Az élet túl rövid arra, hogy komolyan vegyük.

...gerçekten de çok tuhaf gece yaratıklarının yaşam alanı.

néhány igazán bizarr éjjeli lénynek ad otthont.

Fakat yaşam boyu bu nasıl gelişiyor henüz bilmiyorum.

De még nem tudom, hogy életünk során ez miként alakul.

Mary dengeli bir yaşam tarzına sahip olmak istiyor.

Mary kiegyensúlyozott életet szeretne élni.

Bütün yaşam bir cümledir ve biz onun çevirmeniyiz.

Az egész élet egy mondat és mi vagyunk a fordítói.

- Mars'ta yaşam var mı?
- Mars'ta hayat var mı?

Van élet a Marson?

GSYİH bir ülkedeki yaşam kalitesinin bir ölçüsü değildir.

A GDP nem fokmérője egy ország életminőségének.

Sanırım kırsal yaşam bazı bakımlardan şehir yaşamından daha üstündür.

Úgy gondolom, hogy a vidéki élet a városit néhány vonatkozásban felülmúlja.

- Ölüm kalım meselesi.
- Bu bir yaşam ve ölüm meselesi.

Ez élet-halál kérdése.

- Bazen yaşam çok adaletsizdir.
- Bazen hayat çok adil değil.

Néha az élet olyan igazságtalan.

Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.

Az életnek oxigénre van szüksége, hogy nagy és összetett legyen.

Bence senin yaşam tarzını benim seninle olan ev arkadaşlığım etkiledi.

Azt hiszem, hogy veled való együttélésem befolyásolta életmódodat.

- Hayat bir dizi karardır.
- Yaşam bir dizi karardır.
- Hayat kararlar dizisidir.

Az élet döntések sorozata.

O kadar engin ve oluşturup dokunabileceğimiz yaşam miktarı o kadar küçük ki

egyszerre hatalmas és apró, az életnek azon része miatt, amelyet ismerünk, megtapinthatunk,

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.
- Hayat varken umut var.

Amíg van élet, van remény.