Translation of "Masasında" in German

0.015 sec.

Examples of using "Masasında" in a sentence and their german translations:

Tom masasında.

Tom sitzt an seinem Schreibtisch.

O, masasında çalışıyor.

Er lernt an seinem Schreibtisch.

Tom masasında oturdu.

Tom saß an seinem Schreibtisch.

Tom masasında oturuyor.

Tom sitzt an seinem Schreibtisch.

Tom ofisinde masasında.

Tom sitzt in seinem Büro am Schreibtisch.

Tom masasında çalışıyor.

Tom lernt an seinem Schreibtisch.

Tom masasında yedi.

Tom aß am Schreibtisch.

Lütfen bilgi masasında sor.

Bitte fragen Sie an der Information nach.

Tom mutfak masasında oturdu.

Tom setzte sich auf den Küchentisch.

Tom masasında Fransızca çalışıyor.

Tom sitzt an seinem Schreibtisch und lernt Französisch.

Barış yemek masasında başlar.

Frieden beginnt am Esstisch.

Tom masasında bir sandviç yiyor.

Tom ist an seinem Schreibtisch und isst ein Sandwich.

Tom bütün sabah masasında çalışıyordu.

- Tom arbeitete den ganzen Morgen an seinem Schreibtisch.
- Tom hat den ganzen Morgen an seinem Schreibtisch gearbeitet.

Tom masasında öğle yemeği yiyor.

Tom nimmt das Mittagessen an seinem Schreibtisch ein.

Tom masasında gözleri kapalı oturdu.

Tom saß mit geschlossenen Augen an seinem Schreibtisch.

Tom masasında öğle yemeğini yedi.

Tom frühstückte am Schreibtisch.

Tom mutfak masasında ödevini yaptı.

Tom erledigte seine Hausaufgaben am Küchentisch.

Bay Tanaka şu anda masasında değil.

Herr Tanaka ist gerade nicht an seinem Schreibtisch.

Tom çalışıyormuş gibi yaparak masasında oturdu.

Tom saß an seinem Schreibtisch und tat so, als ob er studierte.

Tom bıçağı bilerken mutfak masasında oturdu.

Tom saß am Küchentisch und wetzte ein Messer.

Tom ameliyat masasında, baygın hâlde yatıyordu.

Tom lag bewusstlos auf dem Operationstisch.

Tom piknik masasında Mary'nin karşısında oturdu.

Tom saß Maria am Picknicktisch gegenüber.

Tom mutfak masasında tek başına oturdu.

Tom saß allein am Küchentisch.

O, masasında bir insan kafatası tutuyor.

Sie hat einen menschlichen Schädel auf ihrem Schreibtisch.

Tom, bütün gün masasında oturmaya alışkın.

Tom ist es gewohnt, den ganzen Tag am Schreibtisch zu sitzen.

"Benim gözlüğüm nerede?" - "Onları mutfak masasında bıraktın."

„Wo ist meine Brille?“ – „Die hast du auf dem Küchentisch liegenlassen.“

- Tom öğle yemeğini masasında tek başına yer hep.
- Tom öğle yemeklerini her zaman masasında yalnız yer.

Tom isst immer allein am Schreibtisch zu Mittag.

Yemek masasında seks, politika ve dinden bahsedilmemesi öğretilmiştir.

dass man bei Tisch nicht über Sex, Politik oder Religion spricht.

Tom, Mary'nin yemek odası masasında bıraktığı elmayı yedi.

Tom aß den Apfel, den Maria auf dem Esszimmertisch gelassen hatte.

Mary içeri girdiğinde Tom mutfak masasında yalnız oturuyordu.

Tom saß allein am Küchentisch, als Maria hereinkam.

Tom masasında yokken Mary onun defterine bir şey yazdı.

Maria schrieb etwas in Toms Notizbuch, als er gerade nicht an seinem Schreibtisch war.

Tom bir fincan kahve içerken mutfak masasında yalnız oturuyordu.

Tom saß alleine am Küchentisch und trank eine Tasse Kaffee.

Tom masasında oturuyordu ve eski bir foto albümüne göz atıyordu.

Tom saß an seinem Schreibtisch und blätterte durch ein altes Fotoalbum.

Tom, konferans masasında toplanmış olan can düşmanlarının çevresine cesurca baktı.

Tom blickte verwegen in die Runde seiner Todfeinde, die sich bereits am Konferenztisch versammelt hatten.

Tom genellikle mutfak masasında oturur ve sabah gazetesini okurken hububat yer.

Tom sitzt beim Lesen der Morgenzeitung für gewöhnlich müsliessend am Küchentisch.