Translation of "Karım" in German

0.017 sec.

Examples of using "Karım" in a sentence and their german translations:

- Karım hamile!
- Karım hamile.

Meine Frau ist schwanger.

Karım deli.

Meine Frau ist verrückt.

Karım hamile!

Meine Frau ist schwanger!

Karım İsveçli.

Meine Frau ist Schwedin.

Karım nasıl?

Wie geht es meiner Frau?

Karım Çinlidir.

Meine Frau ist Chinesin.

Karım yok.

Ich habe keine Frau.

Karım nerede?

Wo ist meine Frau?

Karım Filistinlidir.

Meine Frau ist Palästinenserin.

Karım hasta.

Meine Frau ist krank.

- Karım beni yener.
- Karım beni dövüyor.

Meine Frau schlägt mich.

- Mary benim karım.
- Meri benim karım.

Maria ist meine Frau.

- Karım bir avukat.
- Karım bir hukukçudur.

Meine Frau ist Rechtsanwältin.

Karım gözyaşlarına boğuldu.

Meine Frau brach in Tränen aus.

Karım şaşırmış görünüyordu.

Meine Frau schien überrascht zu sein.

Karım uyumaya çalışıyor.

Meine Frau versucht zu schlafen.

Karım bir vejetaryendir.

Meine Frau ist Vegetarierin.

Karım beni öldürecek.

- Meine Frau wird mich umbringen.
- Meine Frau bringt mich noch um.
- Meine Frau wird mich totschlagen.

Bu benim karım.

Dies ist meine Frau.

Bir karım var.

Ich habe eine Frau.

Karım benimle gelmedi.

- Meine Frau ist nicht mitgekommen.
- Meine Frau hat mich nicht begleitet.

Karım yemek pişiriyor.

Meine Frau kocht gerade.

Bu, karım Edita.

Das ist Edita, meine Frau.

Karım kanserden öldü.

Meine Frau ist an Krebs gestorben.

Karım bir doktordur.

- Meine Frau ist eine Ärztin.
- Meine Frau ist Ärztin.

O benim karım.

Das ist meine Frau.

Karım evin patronudur.

Zu Hause hat meine Frau das Sagen.

Karım yemek pişirmez.

Meine Frau kocht nicht.

Karım ​​bahçesini sever.

Meine Ehefrau liebt ihren Garten.

Karım sıkı diyette.

Meine Frau hält eine strenge Diät.

Karım evlat edinmek istiyor.

Meine Frau will ein Kind adoptieren.

Karım bir Smith idi.

Meine Frau war eine Smith.

"Karım nerede?" "O hapiste."

- „Wo ist meine Frau?“ — „Die ist im Gefängnis!“
- „Wo ist meine Frau?“ — „Die sitzt im Knast!“

Karım temizlik konusunda takıntılı.

Meine Frau ist putzwütig.

Karım şimdi yemek pişiriyor.

Meine Frau kocht gerade.

Karım bana yalan söyledi.

Meine Frau hat mich angelogen.

O benim karım değil.

Das ist nicht meine Frau.

Neden karım beni anlamıyor?

Warum versteht meine Frau mich nicht?

Karım annemle iyi geçinir.

Meine Frau versteht sich gut mit meiner Mutter.

Karım kısa süreli çalışıyor.

Meine Frau arbeitet in Teilzeit.

Benim karım kedileri sever.

Meine Frau liebt Katzen.

Karım kedilerden nefret eder.

Meine Frau hasst Katzen.

Karım bir çocuk doğuruyor.

Meine Frau bekommt ein Baby.

Karım ve çocuklar oradaydı.

Meine Frau und Kinder waren dort.

Karım deli olduğumu düşünüyor.

- Meine Frau denkt, ich wäre verrückt.
- Meine Frau glaubt, ich sei verrückt.
- Meine Frau findet, ich bin verrückt.

Karım, çocuklarımın annesi, Filistinli.

Meine Frau, die Mutter meiner Kinder, ist Palästinenserin.

Karım güzel değil. Seninki.

- Meine Frau ist nicht schön - aber Ihre.
- Meine Frau ist nicht schön; Ihre schon.
- Meine Frau ist nicht schön; deine schon.
- Meine Frau ist nicht schön - aber deine.

Karım yemekleri iyi pişirir.

Meine Frau kocht gut.

Karım o zaman hamileydi.

Meine Frau war damals schwanger.

Üç eski karım var.

Ich habe drei Ex-Frauen.

Karım çok iyi yapmıyor.

Meiner Frau geht es nicht sehr gut.

- Karım soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- Karım çok çabuk soğuk kapar.

Meine Frau erkältet sich leicht.

- Karım benden bir şeyler gizliyor.
- Karım benden bir şey saklıyor.

Meine Frau verheimlicht mir etwas.

Karım Shen-Ling hastane odasında

Meine Frau, Shen-Ling, lag im Krankenhaus

Karım şimdi akşam yemeğini hazırlıyor.

- Meine Frau bereitet gerade das Abendessen zu.
- Meine Frau bereitet in diesem Augenblick das Abendessen zu.

Benim karım kötü bir sürücüdür.

Meine Frau ist eine schlechte Autofahrerin.

Karım için bir hediye arıyorum.

Ich suche ein Geschenk für meine Frau.

Karım Muay Thai dersinde bayıldı.

Im Muay-Thai-Unterricht wurde meine Frau ohnmächtig.

Karım gerçekten kedilerden nefret ediyor.

Meine Frau hasst Katzen.

Bir karım ve ailem var.

Ich habe eine Frau und eine Familie.

Karım az önce tabloyu temizledi.

Meine Frau hat gerade den Tisch abgeräumt.

Karım için bir çanta arıyorum.

Ich schaue mich nach einer Tasche für meine Frau um.

Karım ve çocuklarıma ben bakarım.

Meine Frau und Kinder sind von mir abhängig.

Karım kasabadan birkaç günlüğüne ayrılıyor.

Meine Frau verlässt die Stadt auf einige Tage.

Karım bayanlar korosunda şarkı söylüyor.

Meine Frau singt im Frauenchor.

Karım yeni arabamı kullanmaya korkuyor.

Meine Frau fürchtet sich davor, mein neues Auto zu fahren.

Karım yakındaki bir barda çalışıyor.

Meine Frau arbeitet in einem Beisl in der Nähe.

Bir karım ve çocuklarım var.

Ich habe eine Frau und Kinder.

Karım saat yedide havaalanına geldi.

Meine Frau kam um 7 Uhr am Flughafen an.

Karım elmalı turtayı çok sever.

Meine Frau liebt Apfelkuchen.

Benim genç bir karım var.

Ich habe eine junge Frau.

Karım yol yapımında bana yardım ediyor.

Meine Frau hilft mir beim Straßenbau.

Karım için bir akıllı telefon aldım.

- Ich habe meiner Frau ein Smartphone gekauft.
- Ich habe meiner Frau ein Schlaufon gekauft.

Karım bu eski şapkayı atmamı söyledi.

Meine Frau sagte mir, ich solle diesen alten Hut wegwerfen.

Bazen karım için şarkı sözleri çeviririm.

Ich übersetze hin und wieder Liedtexte für meine Frau.

Karım evde kalırdı fakat şimdi çalışıyor.

Meine Frau ist früher zu Hause geblieben, aber jetzt arbeitet sie.

- O benim karımdır.
- O benim karım.

Sie ist meine Frau.

- Karım bahçesini sever.
- Eşim bahçesini seviyor.

Meine Frau mag ihren Garten.

Bir karım ve üç çocuğum var.

Ich habe eine Frau und drei Kinder.

- Benim karım İtalyan.
- Benim eşim İtalyan.

Meine Ehefrau ist Italienerin.