Translation of "ışıkta" in German

0.004 sec.

Examples of using "ışıkta" in a sentence and their german translations:

Kırmızı ışıkta geçtin.

- Du hast eine rote Ampel überfahren.
- Du bist bei Rot über die Ampel gefahren.

Kırmızı ışıkta geçmemeliydim.

Wir hätten nicht bei Rot über die Ampel fahren sollen.

Bu ışıkta göremiyorum.

Ich kann bei diesem Licht nichts sehen.

Zayıf ışıkta okumamalısın.

Du solltest nicht bei so schwachem Licht lesen.

Kırmızı ışıkta arabasını durdurmadı.

Er hat seinen Wagen bei der roten Ampel nicht gestoppt.

O kırmızı ışıkta geçmemeliydim.

Ich hätte die rote Ampel nicht überfahren sollen.

Tom loş ışıkta okuyamadı.

Tom war bei dem dunklen Licht außerstande zu lesen.

Tom kırmızı ışıkta geçti.

- Tom ist über eine rote Ampel gefahren.
- Tom ist bei Rot über eine Ampel gefahren.

Ben kırmızı ışıkta geçtim.

Ich bin über eine rote Ampel gefahren.

Kırmızı ışıkta durdun mu?

- Haben Sie bei Rot gehalten?
- Hast du an der roten Ampel angehalten?
- Habt ihr an der roten Ampel angehalten?
- Haben Sie an der roten Ampel angehalten?

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

Eine lichtempfindliche Kamera...

O, arabasını kırmızı ışıkta durdurmadı.

Er hat seinen Wagen bei der roten Ampel nicht gestoppt.

Tom'un kırmızı ışıkta geçtiğini gördüm.

Ich habe Tom bei Rot über eine Ampel fahren sehen.

Ama düşük ışıkta görmeye ayarlı kameralar...

Aber spezielle lichtempfindliche Kameras

İkisi de yapay ışıkta iyi görüyor.

Beide sehen im künstlichen Licht gut.

Ve anne kırmızı ışıkta durmadan ilerliyor.

und die Mutter fährt über eine rote Ampel.

Sonra anne ikinci kez kırmızı ışıkta geçiyor,

Und dann fährt die Mutter über eine weitere rote Ampel,

Bu caddeden aşağıya doğru git ve üçüncü ışıkta sağa dön.

Gehen Sie diese Straße entlang geradeaus und biegen Sie an der dritten Ampel rechts ab.

Kırmızı ışıkta geçerseniz, bir kazaya neden olma riskini göze alırsınız.

Wenn man eine rote Ampel überfährt, riskiert man, einen Unfall zu verursachen.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Eine lichtempfindliche Kamera offenbart diese eisige Welt.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

Aber lichtempfindliche Kameras zeigen eine Spezies, die anders vorgeht.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.

Eine Restlichtkamera zeigt eine Eisbärenmutter und ihre beiden Jungen,

Kırmızı ışıkta ya da yaya geçidi olmayan yerlerde karşıdan karşıya geçmekle ilgili burada bir yasa var mıdır?

Gibt es ein Gesetz gegen Unachtsamkeit eines Fußgängers im Straßenverkehr?