Translation of "çocukluk" in German

Bir çocukluk arkadaşımı,

und einen Freund aus der Kindheit,

María, çocukluk yapma!

Maria, sei nicht kindisch!

O, bir çocukluk arkadaşıdır.

Er ist ein Freund aus Kindertagen.

Ben Tom'un çocukluk arkadaşıyım.

- Ich bin ein Kindheitsfreund von Tom.
- Ich bin ein Freund aus Toms Kindertagen.
- Tom und ich sind Sandkastenfreunde.

Tom bir çocukluk arkadaşıdır.

Tom ist ein Freund aus Kindertagen.

- En sevdiğin çocukluk anın nedir?
- En sevdiğiniz çocukluk anınız nedir?

- Welches ist deine liebste Kindheitserinnerung?
- Welches ist Ihre liebste Kindheitserinnerung?

Ben ve o çocukluk arkadaşıyız.

Er und ich sind Sandkastenfreunde.

En sevdiğin çocukluk anın nedir?

Welches ist deine liebste Kindheitserinnerung?

En eski çocukluk anınız nedir?

Was ist deine früheste Kindheitserinnerung?

Fotoğraf beni çocukluk günlerime geri götürüyor.

Dieses Foto bringt mich in meine Kindheit zurück.

Bu fotoğraf çocukluk hatıralarımı yeniden canlandırdı.

Das Foto brachte mir Kindheitserinnerungen zurück.

Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.

Durch eine Kinderkrankheit ist sie erblindet.

Aşılar çocukluk hastalıklarını önlemeye yardımcı olur.

Impfungen tragen zur Verhütung von Kinderkrankheiten bei.

Leyla çok zor bir çocukluk geçirdi.

Layla hatte eine sehr schwere Kindheit.

Sende hiç Tom'un çocukluk resimleri var mı?

Hast du Kinderfotos von Tom?

Kendi çocukluk anılarına dayalı bir roman yazdı.

Sie schrieb einen Roman auf der Grundlage ihrer eigenen Kindheitserinnerungen.

Ergenlik çocukluk ve yetişkinlik arasındaki geçiş dönemidir.

Die Pubertät ist die Zeit des Überganges von der Kindheit zum Erwachsenenalter.

Genç Martin Atlanta, Georgia'da oldukça sakin bir çocukluk geçirdi.

Der junge Martin verlebte eine recht ruhige Kindheit in Atlanta, Georgia.

Çocukluk anılarım, buranın kayalıklı kıyıları, gelgitleri ve yosun ormanlarıyla dolu.

Meine Kindheitserinnerungen werden vom felsigen Ufer, den Gezeiten und dem Tangwald dominiert.

- Tom kötü bir çocukluğu vardı.
- Tom kötü bir çocukluk geçirdi.

Tom hatte eine schreckliche Kindheit.

Kaliforniya'da, bir çocuk yuvasında çalışmak için erken çocukluk eğitimi almanız gerekir.

In Kalifornien muss man frühkindliche Erziehung studieren, um in einer Kita zu arbeiten.