Translation of "Fransız" in French

0.016 sec.

Examples of using "Fransız" in a sentence and their french translations:

- Fransız filmlerini seviyorum.
- Fransız filmlerini severim.

J'adore les films français.

Konuya Fransız kaldım.

- C'est du chinois.
- C'est du chinois pour moi.
- Pour moi c'est du chinois.

Fransız filmlerini severim.

J'adore les films français.

Fransız ekmeği lezzetlidir.

Le pain français est délicieux.

Fransız edebiyatına aşinadır.

Il est très versé en littérature française.

O Fransız mı?

Est-ce du français ?

Fransız kahvesini severim.

J'adore le café français.

Ben Fransız değilim.

- Je ne suis pas français.
- Je ne suis pas française.

Fransız mutfağı mükemmeldir.

La cuisine française est excellente.

Fransız filmlerini seviyorum.

J'adore les films français.

O bir Fransız.

Il est français.

O Fransız olabilirdi.

Elle pourrait être française.

Fransız müziği dinliyordum.

J’écoutais la musique française.

Fransız mutfağını severim.

J'apprécie la cuisine française.

Fransız kültürünü seviyorum.

J'adore la culture française.

Onlar Fransız değil.

Ils ne sont pas français.

Fransız kadınlar güzeldirler.

Les femmes françaises sont belles.

O Fransız mıydı?

- Était-il français ?
- Était-elle française ?

O Fransız olabilir.

- Elle pourrait être française.
- Il se pourrait qu'elle soit française.

İki Fransız Fransızca konuşur ve Fransız ekmeği yer.

Les deux Français parlent français et mangent du pain français.

John Oxford Üniversitesi'nde Fransız edebiyatı profesörü ve eşi Fransız.

John est un professeur de littérature française à Oxford et sa femme est française.

Unvan, Fransız Devrimi sırasında

Le titre a été aboli pendant la Révolution française,

Fransız yemeği yemek istiyorum.

- Je veux manger un plat de cuisine française.
- Je veux manger de la cuisine française.

Ben bir Fransız doktorum.

Je suis un médecin français.

Fransız İstihbaratı için çalışır.

- Elle travaille pour le compte du Renseignement Français.
- Elle travaille pour les services secrets français.

Fransız yemeklerini çok seviyorum.

- J'aime beaucoup la nourriture française.
- La cuisine française me plaît énormément.

Fransız edebiyatını beğenir misin?

Aimez-vous la littérature française ?

Fransız şarabından hoşlanır mısın?

- Aimes-tu le vin français ?
- Aimez-vous le vin français ?

Fransız şaraplarını sever misiniz?

- Aimes-tu les vins français ?
- Aimez-vous les vins français ?

Ben bir Fransız vatandaşıyım.

Je suis un citoyen français.

Fransız operasını sever misin?

- Appréciez-vous l'opéra français ?
- Apprécies-tu l'opéra français ?

Biraz Fransız kızartması lütfen.

Des pommes frites, s'il vous plaît.

Fransız turistler de var.

Il y a également des touristes français.

Fransız şairlerine aşina değilim.

Je connais mal les poètes français.

Fransız şarabın var mı?

As-tu du vin français ?

Fransız palavralarına katlanmak zordur.

La vantardise des Français est dure à supporter.

Fransız mutfağını gerçekten severim.

J'aime vraiment la cuisine française.

Tom Fransız eğitimi görüyor.

Tom étudie le français.

- O Fransız.
- O Fransalı.

- Elle est française.
- C'est une Française.
- Elle est Française.

Fransız filmlerini tercih ediyorum.

Je préfère les films français.

Birçok Fransız filmi izledim.

J'ai regardé beaucoup de films français.

- Tom Fransız.
- Tom Fransızdır.

- Tom est français.
- Tom est Français.

Fransız Devrim Savaşları patlak verdiğinde

Au moment où la guerre de la Révolution française éclata,

Fransız Devrimi tarafından raydan çıkarıldı .

républicain ardent, a rejoint la cavalerie de la Garde nationale de Lyon.

Fransız ihtilali ne zaman oldu ?

Quand le conflit français s'est-il produit?

Biraz Fransız şarabın var mı?

- Avez-vous du vin français ?
- As-tu du vin français ?

Onun Fransız yemeğine düşkünlüğü var.

Elle est fascinée par la nourriture française.

Fransız ekmeği Brezilya'da çok popülerdir.

Le pain français est très populaire au Brésil.

Kim Fransız usulü tost istiyor?

Qui veut du pain perdu ?

Kalbim Fransız ama popom uluslararasıdır!

Mon cœur est français mais mon cul est international !

Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.

J’ai la nationalité française mais je suis d’origine vietnamienne.

Aksanından onun Fransız olduğunu anlamıştım.

Sur la base de son accent, je savais qu'il était français.

Fransız mısın yoksa İngiliz misin?

Es-tu français ou anglais ?

Fransız Devrimi 1789 yılında gerçekleşti.

La Révolution française eut lieu en 1789.

Çoğu Fransız, idam cezasına karşıdır.

La plupart des Français sont contre la peine capitale.

"impossible" kelimesi Fransız dilinde değil.

Impossible n'est pas français.

Fransız Rivierasının plajları çok güzeldir.

Les plages de la Côte d'Azur sont très belles.

Tom Fransız edebiyatına ilgi duyuyor.

Thomas s'intéresse à la littérature française.

Tom Fransız tarihi ile ilgileniyor.

Tom s'intéresse à l'histoire de France.

Londra'da oturan çok Fransız var.

Il y a beaucoup de Français qui habitent à Londres.

Tom bir Fransız kursuna kaydoldu.

Tom s'est inscrit à un cours de français.

- Bay Yoshida Fransız tarihini çok iyi bilir.
- Yoshida bey fransız tarihinin mutfağındandır.

M. Yoshida connaît bien l'histoire française.

- Neden bir Fransız arabası satın aldın?
- Neden bir Fransız arabası satın almadın?

Pourquoi as-tu acheté une voiture française ?

5 yaşında Fransız bir çocukla karşılaştık

et on croise un gosse français de cinq ans

Her Fransız Mareşalinin sopasına yazılan sözler.

Les mots inscrits sur le bâton de chaque maréchal français.

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızı.

Le drapeau français est bleu, blanc et rouge.

Diğerlerine nazaran, Fransız pasaportu gerçekten berbat.

Comparé à d'autres, le passeport français est tellement moche.

Fransız halkı kurbağa yer ve kabadır!

Les Français mangent des grenouilles et sont grossiers !

- Konuya Fransız kaldım.
- Anladıysam Arap olayım.

- C'est du chinois.
- C’est de l’hébreu.

Asya'da Fransız dili genellikle romantizmle ilişkilendirilir.

En Asie, la langue française est souvent associée au romantisme.

Fransız filmlerini Amerikan olanlarına tercih ederim.

Je préfère les films français aux américains.

- Bu Fransız mı?
- Bu Fransızca mı?

Est-ce que c'est du français ?

- O, Fransızdır.
- O Fransız.
- O Fransalı.

- Elle est française.
- C'est une Française.
- Elle est Française.

Fransız parfümleri üzerindeki vergiler, ABD'de arttırılmıştır.

On a augmenté les impôts sur les parfums français aux Etats-Unis.

Nicolas Sarkozy, Fransız hükümetinde İçişleri bakanıdır.

Au sein du gouvernement français, Nicolas Sarkozy fut ministre de l'intérieur.

Bir Fransız için iyi İngilizce konuşuyor.

Il parle bien anglais pour un Français.

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızıdır.

Le drapeau français est bleu, blanc et rouge.

Ben bir Fransız mektup arkadaşı arıyorum.

Je cherche un correspondant français.

Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.

Peut-être auriez-vous préféré un plat français.

Fransız şirketlerin rekabeti azalmaya devam etmektedir.

La compétitivité des entreprises françaises continue de décroître.

Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.

Marie Curie est en fait polonaise, pas française.

Onun mizah tipik Fransız, çok esprili.

Son sens de l'humour est très spirituel, typiquement français.

Muhteşem kazaklar, Fransız koyunlarının yününden yapılmış.

On fait des chandails magnifiques de la laine des moutons français.

Sen Amerikalı mı yoksa Fransız mısın?

Êtes-vous américain ou français ?

Fransa'dan ayrıldığımdan beri Fransız yemeği yemedim.

Je n'ai pas consommé de nourriture française depuis que j'ai quitté la France.

Fransız arkadaşlarımdan biri geldi ve dedi ki,

Un ami français m'a dit un jour :

Afrikalı Amerikalı, Asyalı Amerikalı, Fransız, Alman, Rus

un Afro-américain, un Asio-Américain, un Français, un Allemand, un Russe,

Berthier, Fransız personel uygulamasındaki son eğilimlere dayanarak

Berthier, s'appuyant sur les tendances récentes de la pratique du personnel français, a

Onu tüm Fransız askeri yönetiminden sorumlu yaptı.

mettant à la tête de toute l'administration militaire française.

Unvan, Fransız Devrimi sırasında çağın eşitlikçi ruhuyla

Le titre a été aboli pendant la Révolution française, car incompatible avec l'