Translation of "Tavşan" in English

0.018 sec.

Examples of using "Tavşan" in a sentence and their english translations:

İki küçük tavşan, beyaz tavşan ve siyah tavşan, büyük bir ormanda yaşadılar.

Two small rabbits, a white rabbit and a black rabbit, lived in a large forest.

Bahçede tavşan koşuyor.

The hare is running in the garden.

Tavşan havucu yiyor.

The rabbit is eating the carrot.

Tavşan havuç yiyor.

The rabbit is eating a carrot.

Tavşan gibi ürkekti.

He is timid as a hare.

İki tavşan, bir beyaz tavşan ve bir siyah tavşan, büyük bir ormanda yaşadılar.

Two rabbits, a white rabbit and a black rabbit, lived in a large forest.

Ormanda bir tavşan gördüm.

I saw a rabbit in the forest.

Gelecek yıl tavşan yılı.

Next year is the year of the rabbit.

Tavşan ağacın arkasına saklandı.

The rabbit hid behind the tree.

Benim tavşan dişlerim var.

I have buck teeth.

Tochtli tavşan etini sever.

Tochtli likes rabbit meat.

Bahçede bir tavşan koşuyor.

A rabbit is running in the garden.

Hiç tavşan eti yemedim.

I've never eaten rabbit meat.

Ah, bir çikolata tavşan!

Oh, a chocolate bunny!

Bakın, bir tavşan var!

Look, there's a rabbit!

Nereye koşuyorsun, küçük tavşan?

Where are you running, little hare?

Karda beyaz tavşan görünmüyordu.

In the snow, the white rabbit was not visible.

Bu sadece bir tavşan.

It's just a rabbit.

Tavşan köpeğin üstünden atladı.

The bunny jumped over the dog.

Tavşan, köpeğin üstünden atladı.

The rabbit jumped over the dog.

Beyaz tavşan karda görünmezdi.

The white rabbit was invisible in the snow.

Tom bir tavşan tuttu.

Tom kept a rabbit.

Okula gittiğim zamanlar tavşan beslemiştim.

- I cared for the rabbits when I was at school.
- I looked after the rabbits when I was at school.

O, bir tavşan kadar ürkek.

He's as timid as a rabbit.

Tavşan bahçeden bir havuç çaldı.

The hare stole a carrot from the garden.

Elinde tavşan olan kişi avcıdır.

He who has the hare in his hand is the hunter.

Bir yavru tavşan tuzağa yakalanmıştı.

A baby rabbit had been caught in a trap.

Ben ormanda bir tavşan gördüm.

I saw a hare in the forest.

Tavşan şeklinde bazı kurabiyeler yaptım.

I made some bunny-shaped cookies.

Sihirle şapkasından bir tavşan çıkardı.

He produced a rabbit out of his hat by magic.

Yenilikçi tavşan havuç yemeyi reddetti.

The hipster rabbit refused to eat carrots.

Ben et için tavşan yetiştiriyorum.

I raise rabbits for meat.

Yolda bir tavşan gördüğümü sandım.

- I thought I saw a rabbit on the road.
- I thought that I saw a rabbit on the road.

Eve giderken birkaç tavşan gördüm.

I saw several rabbits on the way home.

Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.

Tom gave his daughter a stuffed bunny.

Tom korkmuş bir tavşan gibi koştu.

Tom ran like a scared rabbit.

O, korkmuş bir tavşan gibi koştu.

He ran like a scared rabbit.

"Ne oldu?" küçük beyaz tavşan sordu.

"What's the matter?" asked the little white rabbit.

Tavşan neden paskalya için bir semboldür.

Why is the rabbit a symbol for Easter?

Bir tavşan, bir kaplumbağa ile yarıştı.

A hare raced with a tortoise.

O tavşan benim turplarımı alıp kaçıyor.

That rabbit's getting away with my radishes!

Mary far görmüş tavşan gibi donakaldı.

Mary froze like a deer in headlights.

Oh, Diana, bak, bir tavşan var.

Oh, Diana, look, there's a rabbit.

Tom arka bahçesinde bir tavşan gördü.

Tom saw a rabbit in his backyard.

Tavşan oyuğuna daldı ve gözden kayboldu.

The rabbit plunged into its burrow and disappeared.

O bulut bana bir tavşan gibi görünüyor.

That cloud looks like a rabbit to me.

Tom yetiştirmek için bir çift tavşan besledi.

Tom kept a pair of rabbits for breeding.

Zavallı tavşan, çok korkmuştu, sahibinin ellerinde inildedi.

The poor rabbit, terrified, whimpered in the hands of its owner.

Tom ve Mary et için tavşan yetiştirmektedir.

Tom and Mary raise rabbits for meat.

Sadece Alice ve tavşan Harikalar Diyarı'nda yaşar.

Only Alica and the rabbit live in Wonderland.

Tom tavşan yakalamak için bir tuzak hazırladı.

Tom built a trap to catch rabbits.

Cümleler tavşan gibi çoğalır. Ama bu iyi.

The sentences proliferate like rabbits. But it's good.

"Ben gerçekten yaparım, " küçük siyah tavşan cevap verdi.

"I really do," replied the little black rabbit.

Anne tavşan kendi vücudu ile yavrularını sıcak tutar.

A mother rabbit keeps her babies warm with her own body.

Dün kollarında bir tavşan tutan bir adam gördüm.

I saw a man holding a rabbit in his arms yesterday.

Adam, kollarında bir havluya sarılmış bir tavşan taşıyordu.

The man carried a rabbit wrapped in a towel in his arms.

Ve küçük siyah tavşan bir daha asla üzgün görünmedi.

And the little black rabbit never looked sad again.

Ben bir kurt, bir tilki ve bir tavşan gördüm.

I saw a wolf, a fox and a rabbit.

Çocuk sahibi olamıyorum bu yüzden buraya bir tavşan aldım.

I can't have a child so I bought a rabbit instead.

Sen bir erkek misin yoksa korkmuş bir tavşan mı?

Are you a man or a frightened rabbit?

Tom iyi bir şans tılsımı olarak bir tavşan ayağı saklar.

Tom keeps a rabbit's foot as a good-luck charm.

- Havuçlar gözlerin için iyidir. Sen hiç gözlük takan tavşan gördün mü?
- Havuç gözlerin için iyidir. Sen hiç gözlük takan tavşan gördün mü?

- Carrots are good for the eyes. Have you ever seen a rabbit with glasses on?
- Carrots are good for your eyes. Have you ever seen a rabbit wearing glasses?

Bir çocuk sahibi olamıyorum bu yüzden onun yerine bir tavşan aldım.

I can't have a child so I bought a rabbit instead.

Porsuk bir sürü tavşan ve kayın tavuğu, ela keklik, küçük kemirgenler yakalar.

Wolverines catch a lot of hares, black grouse, hazel grouse, and small rodents.

Havuçlar gözleriniz için iyidir. Siz hiç gözlük takan bir tavşan gördünüz mü?

Carrots are good for your eyes. Have you ever seen a rabbit wearing glasses?

Neden o bana sevimli diyor? Sevimli aptalca bir kelimedir. Ben tavşan değilim.

Why does she call me cute? Cute is such a dumb word. I'm not a rabbit.

Bir tavşan gibi yüz yıl yaşamaktansa, bir kaplan gibi bir gün yaşa.

Rather than live a hundred years as a rabbit, live one day as a tiger.

Bu görüntü ya bir ördek gibi ya da bir tavşan gibi görülebilir.

This image can be seen either as a duck or as a rabbit.

- Tom arka bahçesinde birkaç tavşan gördü.
- Tom arka bahçesinde bazı tavşanlar gördü.

Tom saw some rabbits in his backyard.

Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.

An ash-colored rabbit appeared and as soon as I drew near, it hopped and ran into the woods again.

Uzun uzun zaman önce, bir maymun, bir tilki ve bir tavşan birlikte mutlu şekilde yaşadılar.

Long long ago in India, a monkey, a fox, and a rabbit lived happily together.

On iki Çin burcu, fare, öküz, kaplan, tavşan, ejderha, yılan, at, koyun, maymun, horoz, köpek ve domuzdur.

The twelve Chinese zodiac signs are the rat, the ox, the tiger, the rabbit, the dragon, the snake, the horse, the sheep, the monkey, the rooster, the dog, and the pig.

- 2014 Sochi Kış Olimpiyatları resmî maskotları The Polar Bear, The Hare, The Leopard ve The Snow Flake ve The Ray of Light denilen iki uzaylı.
- 2014 Sochi Kış Olimpiyatlarının resmi maskotları Kutup Ayısı, Tavşan, Leopar ve Kar Tanesi ve Işık Demeti adlarındaki iki uzaylıdır.

The 2014 Sochi Winter Olympics official mascots are The Polar Bear, The Hare, The Leopard and two aliens called The Snowflake and The Ray of Light.