Translation of "Sporu" in English

Sporu severim.

I love sports.

- O sporu sever.
- O, sporu sever.

He likes sports.

Sporu sevmediğini biliyorum.

- I know you don't like sports.
- I know that you don't like sports.

Sporu sevdiğini biliyorum.

- I know you like sports.
- I know that you like sports.

Tom sporu sever.

Tom likes sports.

Tom sporu severdi.

Tom loved sports.

Sporu pek sevmem.

I don't like sports much.

Bir sporu desteklemeli miyiz?

where the aim of the game is to hit the other's brain?

İkisi de sporu sever.

They both like sports.

Tom, hangi sporu beğeniyorsun?

Tom, what sports do you like?

Fransızların favori sporu futboldur.

The favorite sport of the French is soccer.

Sporu seviyorsun, değil mi?

You like sports, don't you?

Tom sporu fazla sevmiyor.

Tom doesn't like sports much.

Tom gerçekten sporu sevmiyor.

Tom doesn't really like sports.

Ve sporu sürdürüp kuralları değiştirin.

keep the sport but change the rules.

En çok hangi sporu seversin?

What sport do you like best?

Spordan konuşmuşken, hangi sporu oynuyorsunuz?

Talking of sports, what sports do you play?

O herhangi bir sporu sevmiyor.

He doesn't like any sport.

Beyzbolu severim. Hangi sporu beğeniyorsun?

I like baseball. What sport do you like?

Mary sporu deli gibi seviyor.

Mary is mad about sport.

Neden sporu bu kadar seviyorsun?

Why do you like sports so much?

Tom gerçekten sporu çok seviyor.

Tom really likes sports a lot.

Tom herhangi bir sporu sevmez.

Tom doesn't like any sport.

Tom her çeşit sporu sever.

Tom likes all kinds of sports.

Sporu seviyorum, ama Tom sevmiyor.

I like sports, but Tom doesn't.

Sporu seviyorum. Bu huyu babamdan almışım.

I love sports. I get that from my father.

Sadece müziği değil sporu da sever.

He likes not only music but sports as well.

O sporu sevmez. Ben de öyle.

He is not fond of sports, and I am not either.

Bazı insanlar sporu sever. Diğerleri sevmez.

Some people like sports. Others don't.

Tom yüzme hariç her sporu denedi.

Tom has tried every sport except swimming.

- Herkes spor sever.
- Sporu herkes sever.

Everyone loves sports.

Yelken sporu balık tutmaktan daha eğlencelidir.

Sailing is more fun than fishing.

Beyzboldan başka hangi sporu oynamaktan hoşlanırsınız?

What sport other than baseball do you like to play?

Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.

I like to play sport for fun not for competition.

Sporu hem izlemeyi hem de yapmayı severim.

I like both watching and playing sports.

En çok hangi sporu izlemekten zevk alırsın?

Which sport do you most enjoy watching?

Televizyon ve VHS, sporu ve dramayı salonumuza getirdi.

TV and VHS brought sports and drama into our living rooms.

Tom'un hobileri bahçevanlık, yelken sporu, marangozluk ve bisikletçiliktir.

Tom's hobbies are gardening, sailing, carpentry and cycling.

Tom ve Mary'nin her ikisi de sporu severler.

Tom and Mary both like sports.

Ben tenis oynamaktan hoşlanırım. Sen hangi sporu yapmaktan hoşlanırsın?

I like to play tennis. What sport do you like to play?

Ben sporu severim ve bu yüzden senin de sevmen gerekir.

I love sports, and so should you.

Butan'ın milli sporu okçuluktur ve yarışmalar düzenli olarak çoğu şehirlerde düzenlenir.

Bhutan's national sport is archery, and contests are regularly organized in most towns.

- O, hem müzik hem de sporları sever.
- O, hem müziği hem de sporu sever.

He likes both music and sports.

- Bir sporu yapıyor musun?
- Yaptığın herhangi bir spor var mı?
- Yaptığın bir spor var mı?

Do you practice any sport?