Translation of "Sandalyeye" in English

Sandalyeye oturabilirsin.

You may sit down on the chair.

Öğretmen sandalyeye oturdu.

The teacher sat on the chair.

O sandalyeye oturdu.

He sat on the chair.

Ellerimi sandalyeye bağladılar.

They tied my hands to the chair.

Çocuk bir sandalyeye oturdu.

The boy sat on a chair.

Tom arkasını sandalyeye yasladı.

Tom leaned back in his chair.

Tom, Mary'yi sandalyeye itti.

Tom pushed Mary into the chair.

O bir sandalyeye oturdu.

She sat on a chair.

Pencerenin yanındaki sandalyeye oturdu.

She sat in the chair besides the window.

Tom bastonunu sandalyeye dayadı.

Tom leaned his cane against the chair.

Tom aniden sandalyeye oturdu.

Tom suddenly sat up in the chair.

Tom bir sandalyeye oturdu.

Tom sat on a chair.

Tekerlekli sandalyeye ihtiyacım yok.

I don't need a wheelchair.

Tom tekerlekli sandalyeye bindi.

Tom got into the wheelchair.

Kitabı hangi sandalyeye koydunuz?

On which chair did you put the book?

O onu sandalyeye bağladı.

She tied him to the chair.

O, dizini sandalyeye çarptı.

He knocked his knee against the chair.

Üç sandalyeye ihtiyacımız var.

We need three chairs.

Sandalyeye bir kedi oturdu.

A cat sat on the chair.

O sert bir sandalyeye oturdu.

She sat on a hard chair.

Tom Mary'nin yanındaki sandalyeye oturdu.

Tom sat in the chair next to Mary.

Tom katlanabilir bir sandalyeye oturdu.

Tom sat down on a folding chair.

Tom boş bir sandalyeye oturdu.

Tom sat down on an empty chair.

Lütfen bu sandalyeye oturup bekle.

Please sit on this chair and wait.

Kaç tane sandalyeye ihtiyacımız var?

How many chairs do we need?

Kaza, Leyla'yı tekerlekli sandalyeye zorladı.

The accident forced Layla into a wheelchair.

Daha fazla sandalyeye ihtiyacımız yok.

We don't need any more chairs.

Sami, Lyela'yı bir sandalyeye bağladı.

Sami tied Layla to a chair.

Üç sandalyeye daha ihtiyacımız var.

We need another three chairs.

Tom en sevdiği sandalyeye oturdu.

Tom sat in his favorite chair.

Tom'un bir tekerlekli sandalyeye ihtiyacı var.

Tom needs a wheelchair.

Tom ceketini çıkardı ve sandalyeye koydu.

Tom took off his jacket and laid it on the chair.

Tom'un bir tekerlekli sandalyeye ihtiyacı yok.

Tom doesn't need a wheelchair.

Onlar sandalyeye bir kat boya sürdüler.

They put a coat of paint on the chair.

Daha büyük bir sandalyeye ihtiyacım var.

I need a bigger chair.

Bir kedi sandalyeye atladı ve hareketsiz yatıyor.

A cat jumped onto the chair and lay motionless.

O bir dergi okurken bir sandalyeye oturdu.

She sat in a chair reading a magazine.

Bir sandalyeye çıktım böylece üst rafa ulaşabildim.

I stood on a chair so I could reach the top shelf.

Tom ceketini çıkardı ve onu sandalyeye astı.

Tom took off his coat and hung it over a chair.

Leyla bir sandalyeye bağlandı ve işkence gördü.

Layla was tied up to a chair and tortured.

Tom o sandalyeye oturmak için çok ağır.

Tom is too heavy to sit on that chair.

Tom, Mary'nin tekerlekli sandalyesinin yanındaki sandalyeye oturdu.

Tom sat down on a chair next to Mary's wheelchair.

En üst rafa ulaşabilmek için sandalyeye çıktı.

He stood on a chair so he could reach the top shelf.

O bacakları sarkık bir şekilde bir sandalyeye oturdu.

He sat on a chair with his legs dangling.

Polisler odaya girdiğinde, Tom'u bir sandalyeye bağlı buldular.

When the police entered the room, they found Tom tied to a chair.

Tom laboratuvar önlüğünü çıkardı ve onu sandalyeye astı.

Tom took off his lab coat and hung it over the chair.

Hızlıca hareket ediyorsun, o küçük kalıpsı plastik sandalyeye çarpıyorsun

You move so quickly, you slam that little molded plastic chair,

Tom en yüksek rafa ulaşabilmek için bir sandalyeye çıktı.

Tom stood on a chair so he could reach the top shelf.

Polis onu bulduğunda ağzı tıkalıydı ve bir sandalyeye bağlıydı.

Tom was gagged and tied to a chair when the police found him.

- Üç sandalyeye daha ihtiyacımız var.
- Bize üç sandalye daha lâzım.

We need three more chairs.

- Bir sandalyeye daha ihtiyacımız var.
- Bize bir sandalye daha lâzım.

We need one more chair.

Polisler bodruma girdiğinde Tom'u ağzında bir koli bandıyla bir sandalyeye bağlı buldular.

When the police entered the basement, they found Tom tied to a chair with duct tape over his mouth.