Translation of "Pasaportunu" in English

Pasaportunu çıkardı.

He took out his passport.

Pasaportunu unutma.

Don't forget your passport.

Bana pasaportunu göster.

Show me your passport.

Pasaportunu kaybetmesi talihsizlikti.

It was unfortunate that he lost his passport.

Pasaportunu almaya git.

Go get your passport.

Tom pasaportunu çıkardı.

Tom took out his passport.

Hâlâ pasaportunu görmeliyim.

I still need to see your passport.

Tom, pasaportunu bulamadı.

Tom couldn't find his passport.

Pasaportunu nerede tutuyorsun?

Where do you keep your passport?

Pasaportunu yenilemeyi unutma.

Remember to renew your passport.

Pasaportunu buldun mu?

Did you find your passport?

Pasaportunu bankaya götürmelisin.

You must take your passport to the bank.

Pasaportunu bankaya getirmelisin.

You should bring your passport to the bank.

Tom pasaportunu kaybetti.

Tom lost his passport.

Tom pasaportunu bulamadı.

Tom couldn't find his passport.

Pasaportunu görebilir miyim?

Could I see your passport?

Tom pasaportunu arıyor.

Tom is looking for his passport.

Pasaportunu kaybetmiş galiba.

He seems to have lost his passport.

Tom pasaportunu evde bıraktı.

Tom left his passport at home.

Senin pasaportunu görebilir miyim?

- May I see your passport?
- Can I see your passport?

Pasaportunu kilit altında sakla.

Lock up your passport.

Tom Mary'ye pasaportunu gösterdi.

Tom showed Mary his passport.

Tom'un pasaportunu gördün mü?

Have you seen Tom's passport?

Tom pasaportunu yenilemeyi unuttu.

Tom forgot to renew his passport.

Pasaportunu yanında bankaya getirmelisin.

You must bring your passport with you to the bank.

Sınırda pasaportunu göstermek zorundasın.

At the border you have to show your passport.

Tom pasaportunu cebine koydu.

Tom put his passport in his pocket.

Tom'un, pasaportunu yenilemesi gerekiyor.

- Tom needs to renew his passport.
- Tom has to renew his passport.

Tom hala pasaportunu bulamadı.

Tom still hasn't found his passport.

Sami Leyla'nın pasaportunu çaldı.

Sami stole Layla's passport.

Tom, Mary'nin pasaportunu çaldı.

Tom stole Mary's passport.

- Tom pasaportunu nereye koyduğunu hatırlamıyor.
- Tom pasaportunu koyduğu yeri hatırlamıyor.

Tom doesn't remember where he put his passport.

Pasaportunu bulursam seni hemen ararım.

If I find your passport, I'll call you at once.

Tom pasaportunu kapıdaki adama gösterdi.

Tom showed his passport to the man at the gate.

Tom pasaportunu nereye koyduğunu hatırlamadı.

Tom didn't remember where he'd put his passport.

Pasaportunu kaybettiğinden onun başı dertteydi.

She was in trouble because she lost her passport.

Tom pasaportunu kaybetmiş gibi görünüyor.

Tom seems to have lost his passport.

Tom görünüşe göre pasaportunu kaybetti.

- Tom has apparently lost his passport.
- Tom apparently lost his passport.

Sadece pasaportunu kasada bıraktığından emin ol.

Just be sure to leave your passport in the safe.

Eğer pasaportunu bulursam, ben seni arayacağım.

If I find your passport, I'll call you.

Her ihtimale karşı pasaportunu yanına al.

Take your passport with you, just in case.

Tom pasaportunu nereye koyduğunu hatırlamaya çalıştı.

Tom tried to remember where he had put his passport.

Tom kasayı açtı ve pasaportunu çıkardı.

Tom opened the safe and took out his passport.

Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı?

Did Tom have to surrender his passport?

Pasaportunu bana ver. Onu kasamda saklayacağım.

Give me your passport. I'll keep it in my safe.

Tom tüm sabahı pasaportunu arayarak geçirdi.

Tom spent all morning looking for his passport.

- Tom pasaportunu bankada güvenli bir kasada saklıyor.
- Tom pasaportunu bankada bir kiralık kasada tutuyor.

Tom keeps his passport in a safe deposit box at the bank.

Bana pasaportunu ver, Tom. Onu kasamda saklayacağım.

Give me your passport, Tom. I'll keep it in my safe.

Tom pasaportunu kaybetti ve ne yapacağını bilmiyordu.

Tom lost his passport and didn't know what to do.

Tom pasaportunu nereye koymuş olabileceğini merak ediyordu.

Tom wondered where he might have put his passport.

Tom, pasaportunu almak için eve geri dönmeli.

Tom needs to go back home to get his passport.

Bu yıl pasaportunu yenilemek zorunda olduğundan emin misin?

Are you sure you have to renew your passport this year?

Tom'a pasaportunu yenilemeyi unutmadığından emin olması gerektiğini söyle.

Tell Tom that he needs to make sure he doesn't forget to renew his passport.

Lütfen bana nüfus cüzdanını ya da pasaportunu göster!

Please show me your identity card or passport!

Tom'un pasaportunu nereye sakladığı hakkında hiçbir fikrim yok.

I have no idea where Tom keeps his passport.

Tom pasaportunu almak için evine geri dönmesi gerekiyordu.

Tom needed to go back to his house to get his passport.

Pasaportunu bu ayın on beşinden önce yenilemesi gerekiyor.

He needs to renew his passport before the fifteenth of this month.

Tom gelecek ayın on beşinden önce pasaportunu yenilemesi gerekiyor.

Tom needs to renew his passport before the fifteenth of next month.

Tom biletini ve pasaportunu aldığından emin olmak için kontrol etti.

Tom checked to make sure he had his ticket and passport.

Tom, Moskova'daki kız arkadaşını ziyaret ettiğinde pasaportunu ve bütün kredi kartlarını kaybetti.

Tom lost his passport and all his credit cards when he was visiting his girlfriend in Moscow.

Yabancı bir ülkede pasaportunu kaybetmek valizini kaybetmekten veya cüzdanını çaldırmaktan daha kötüdür.

Losing your passport in a foreign country is worse than losing your luggage or having your wallet stolen.