Translation of "Geliştirdi" in English

İnsan, zekasını geliştirdi.

Human beings evolved their intelligence.

O işini geliştirdi.

He developed his business.

Tom sonuçlarını geliştirdi.

Tom improved his results.

Onu kim geliştirdi.

Who developed it?

Bir ''önyargı ölçeği'' geliştirdi.

developed what he called a "scale of prejudice."

Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi.

Modern methods improved industry.

O, kendi teorisini geliştirdi.

He developed his own theory.

Darwin, evrim teorisini geliştirdi.

Darwin developed the evolutionary theory.

O, kumar bağımlılığı geliştirdi.

She developed a gambling addiction.

Tom kendi teorisini geliştirdi.

Tom developed his own theory.

Son zamanlarda pişirmedeki becerisini geliştirdi.

She has improved her skill in cooking recently.

Güneş ışığı onun cildini geliştirdi.

The sunshine improved his complexion.

O, onun için duygular geliştirdi.

He developed feelings for her.

Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.

He developed his English skill while he was in America.

Sami Arapça kelime bilgisini geliştirdi.

Sami improved his Arabic vocabulary.

şimdi kendi kapsamlı personel organizasyonunu geliştirdi:

now developed his own  comprehensive, staff organisation:

Batı mantık yürütmeyi güçlü bir şekilde geliştirdi

the West really raised it forcefully,

O ellisinden sonra resim yapma yeteneğini geliştirdi.

He developed his talent for painting after fifty.

Tom Mary ile çabucak bir dostluk geliştirdi.

Tom quickly developed a friendship with Mary.

Tom Fransız şarabı için bir tat geliştirdi.

Tom developed a taste for French wine.

Geliştirdi: ORDO- LİBERALİZM başka bir deyişle sosyal liberalizm.

own political theory: the ORDO LIBERALISM, AKA, social liberalism. This was a combination

Tom, Mary'nin evinini soymak için bir plan geliştirdi.

Tom devised a plan to burglarize Mary's house.

Jonas Salk 1952 yılında çocuk felci aşısını geliştirdi.

Jonas Salk developed the polio vaccine in 1952.

Tom İngilizce öğrenme için yeni bir sistem geliştirdi.

Tom has developed a new system for learning English.

Emirlikler ekonominin canlanması için ayrıntılı bir plan geliştirdi. Sadece

independence, the Emirates developed an elaborate plan for the revival of the economy. Not

O, Londra'da kalmaktan yararlandı ve İngilizcesini büyük ölçüde geliştirdi.

She profited from her stay in London and considerably improved her English.

Sami kendi dilini geliştirdi. Eşyalar için kendi sözleri vardı.

Sami developed his own language. He had his own words for things.

Diğer gruba göre yüzde 60 daha az aortic hastalık geliştirdi,

had 60 percent less aortic disease than rabbits in the other group,

Bu süre zarfında... ...hayvanlar âlemindeki en karmaşık görme yetisini geliştirdi.

And in that time, it's evolved the most complex eyesight in the animal kingdom.

O, okulu asmak ve partiye gitmek için çabucak bir plan geliştirdi.

She quickly devised a plan to skip school and go to the party.

Gıdaya para yardımı yaptı, eğitimi geliştirdi sistem, kıskanılacak bir sağlık sistemi inşa etti

He subsidized food, improved the educational system, built an enviable healthcare system