Translation of "Davul" in English

Davul çaldım.

I played the drums.

Davul çalabilir misin?

Can you play the drums?

O davul çalabilir.

She can play the drum.

O, davul çalar.

He plays the drum.

Tom davul çaldı.

Tom played the drums.

Tom davul çalabilir.

Tom can play the drums.

Davul, müziğin efendisidir.

The drum is the lord of music.

Tom davul çalıyor.

Tom is beating a drum.

- Bir davul kadar sıkıdır.
- Bir davul kadar gergindir.

It's as tight as a drum.

Meg bir davul çalıyor.

Meg is beating a drum.

Bir çocuk davul çalıyordu.

A boy was beating the drum.

Çocuklar davul çalmayı severler.

Children like to beat drums.

O davul bile çalabilir.

He can even play the drums.

Tom davul çalmayı seviyor.

Tom likes to play the drums.

Tom iyi davul çalabilir.

Tom can play the drums well.

Tom davul çalmayı durdurdu.

Tom stopped drumming.

Jim davul çalmayı seviyor.

Jim likes to play the drum.

Senin davul çaldığını biliyorum.

- I know that you play the drums.
- I know you play the drums.

davul gibi şişmiş kamu hizmeti.

bloated civil service.

Tom proje için davul çalıyor.

Tom has been beating the drum for the project.

Tom çok iyi davul çalabilir.

Tom can play the drums very well.

Tom çok iyi davul çalamaz.

Tom can't play the drums very well.

Tom'un davul çalma tarzın seviyorum.

I love the way Tom plays the drums.

Tom gerçekten davul çalar mı?

Does Tom actually play the drums?

Tom aslında davul çalabilir mi?

Can Tom actually play the drums?

Tom davul ve gitar çalar.

Tom plays drums and guitar.

Tom çok iyi davul çalar.

Tom plays the drums very well.

- Tom davul çalar.
- Tom bateri çalar.

Tom plays the drums.

Tom o kadar iyi davul çalamaz.

Tom can't play the drums all that well.

Şarkı söylemektense davul çalmayı tercih ederim.

I would rather play the drums than sing.

- Sana yeni bir davul almayı göze alamadım.
- Sana yeni bir davul almaya gücüm yetmedi.

I couldn't afford to get you a new drum.

Ben her zaman davul çalmayı öğrenmek istedim.

I've always wanted to learn to play the drums.

Tom'un dün kendi orkestrasıyla davul çaldığını duydum.

I heard Tom playing drums with his band yesterday.

Tom sinirle masanın üstünde parmaklarıyla davul çaldı.

Tom drummed his fingers on the table nervously.

Tom on üç yaşında davul çalmaya başladı.

Tom started playing drums when he was thirteen.

Tom'un ne kadar iyi davul çaldığını bilmiyorum.

I don't know how well Tom can play the drums.

Tom davul çalar ve ayrıca şarkı söyler.

Tom plays the drums and also sings.

Tom bir davul seti almak istediğini söyledi.

- Tom said he wanted to buy a drum set.
- Tom said that he wanted to buy a drum set.

Tom bir davul seti almak istediğini söylüyor.

Tom says he wants to buy a drum set.

Tom Mary'den gece geç saatlerde davul çalmamasını rica etti.

Tom asked Mary not to play the drums so late at night.

Roger Miller gitar ve keman çalmayı öğrendi. Çok daha sonra, davul çalmayı öğrendi.

Roger Miller learned to play the guitar and the violin. Much later, he learned to play the drums.