Translation of "Düğme" in English

Düğme koptu.

The button came off.

Bir düğme düştü.

The button came off.

Bu düğme koptu.

This button has come off.

Bir düğme dikti.

She sewed a button on.

Elbiseye düğme eklenmiş.

The button is attached to the dress.

Bu düğme, gevşek.

This button is loose.

Yağmurluğumdan bir düğme düştü.

A button has come off my raincoat.

Ceketten bir düğme düştü.

A button has come off the coat.

Ceketimden bir düğme düştü.

A button came off my coat.

Hiç düğme diktin mi?

Have you ever sewed on a button?

Ceketimden bir düğme koptu.

- A button has come off my coat.
- A button fell off my coat.

Gömleğindeki bir düğme düşüyor.

A button on your shirt is falling off.

Gömleğime bir düğme diker misin?

Would you sew a button on my shirt?

Beyzbol oynarken bir düğme düştü.

A button came off when I was playing baseball.

O, ceketine bir düğme dikti.

She sewed a button on her coat.

Onun paltosundan bir düğme düştü.

A button from his overcoat fell off.

Tom ceketine bir düğme dikti.

Tom sewed a button on his coat.

Bu düğme ne işe yarıyor?

- What is this button for?
- What's this button for?

Düğme mercan kaçamaz... ...ama karşı koyabilir.

The doughnut can't escape, but it can fight back...

O, düğme iliğine bir çiçek sıkıştırdı.

He stuck a flower in his buttonhole.

- Üç tuş var.
- Üç düğme var.

There are three buttons.

Senin gömleğinde gevşek bir düğme var.

There's a loose button on your shirt.

Düğme mercan bu gecelik geri adım atmadı.

The doughnut coral stands its ground tonight.

Tom gömleğinden bir düğme kaybetti gibi görünüyor.

It looks like Tom has lost a button off his shirt.

Bu düğme bir kamera ve mikrofon içerir.

This button contains a camera and microphone.

Bu bir düğme olabilir. Bir kar küresi olabilir.

it can be a button, it can be a snow-globe,