Translation of "Bakıma" in English

0.006 sec.

Examples of using "Bakıma" in a sentence and their english translations:

Bir bakıma haklısın.

You are right in a way.

Bir bakıma, haklısın.

In a way, you are right.

Bir bakıma, yanılıyorsun.

In a sense, you are wrong.

Bir bakıma, hatalısın.

In a way, you're wrong.

- Bir bakıma, o doğrudur.
- Bu bir bakıma doğrudur.

- In a sense, it is true.
- In a sense, it's true.

- Hafifletici bakıma ihtiyacım var.
- Palyatif bakıma ihtiyacım var.

I need palliative care.

Bu bir bakıma doğrudur.

- It is true in a sense.
- In a sense, it is true.
- In a sense, it's true.

Bir bakıma onu seviyorum.

I sort of like him.

Arabanın bakıma ihtiyacı var.

The car needs a service.

Senin bakıma ihtiyacın olacak.

You're going to require care.

Bir bakıma, sorun çözülmüştür.

As it were, the problem is solved.

Tıbbi bakıma ihtiyacın var.

You require medical attention.

Bir bakıma 20. yüzyılın Çin'iydiler.

They were kind of a 20th century China.

O, bir bakıma, işin parçasıydı.

That was, as it were, part of the job.

Onların günlük bakıma ihtiyacı var.

They need daily care.

O bir bakıma bir sanatçıdır.

He is an artist in a sense.

Bebeklerin bakıma çok ihtiyacı vardır.

Babies need a lot of care.

Tom'un tıbbi bakıma ihtiyacı var.

Tom needs medical care.

Bir bakıma, Susie anneme benziyor.

In a way, Susie seems like my mother.

Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.

Your opinions are right in a way.

- Onun söylediğinin bir bakıma doğru olduğunu düşünüyorum.
- Sanırım onun söylediği bir bakıma doğru.

I think what he said is true in a sense.

Ben onun için bir bakıma üzülüyorum.

I feel kind of sorry for him.

Bir bakıma Tom'la hiç tanışmadığıma memnunum.

In a way, I'm glad I never met Tom.

Tom'un uygun tıbbi bakıma ihtiyacı var.

Tom needs proper medical attention.

Birbirimize tıpa tıp benziyoruz, bir bakıma.

We're cut from the same cloth, as it were.

Tom acil tıbbi bakıma ihtiyaç duyuyor.

Tom requires emergency medical care.

Parlak ve beyaz bir yoğun bakıma yetiştim.

connected to machines that were monitoring if he would live.

Bir bakıma bundan daha önce bahsetmeni diledim.

I kind of wished you'd mentioned that before.

Bir bakıma haklısın ama hâlâ şüphelerim var.

- In a way you are right, but I still have doubts.
- In a way you're right, but I still have doubts.

Bir bakıma, o kulübe katılmayı reddetmekte haklısın.

In a sense you are right in refusing to join that club.

Bir bakıma dediğin doğru, ama onu kızdırdı.

What you said is right in a sense, but it made her angry.

Insanlar gücü yeniden düzenledi ve bir bakıma merkezleştirdiler.

people have reorganized and sort of centralized the power.

Onun söylemeye çalıştığı şey bir bakıma oldukça mantıklı.

What he's trying to say is quite sensible in a way.

Tom'un tıbbi bakıma çok ciddi şekilde ihtiyacı var.

Tom is in desperate need of medical care.

Evet, işler değişmeye başladı ve bu ülkeyi bir bakıma

Yes... things are starting to change, and in a way I think we could refer to this city

O hayatın bir bakıma bir yolculuk gibi olduğunu düşünüyor.

He thinks that life is like a voyage in a sense.

Bizim bebekler için daha fazla tıbbi bakıma ihtiyacımız var.

We need more medical care for infants.

- Paris bir şekilde, dünyanın merkezidir.
- Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.

- Paris is the center of the world, in a way.
- In a sense, Paris is the center of the world.

- Aslında haklıydın.
- Bir bakıma, sen haklıydın.
- Bir şekilde, sen haklıydın.

In a way, you were right.

O halde, bir bakıma Londra'nın tüm avantajlarını dünyaya sergilediği kendi pazarlama

So, in a way, you can say that London has its own marketing department showcasing all

Ama Çinli bankalar bu kontrolleri atlatmayı başardı ve bu bankalar bir bakıma

But Chinese banks have managed to skip these controls and, in a way, these banks have copied

Bir şiir için garip bir seçim gibi görünüyor çünkü bir bakıma intihar şiiridir.

It seems a strange choice for a poem because it is, in a way, a suicide poem.

Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.

Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.

- Hepimiz tarihle az çok ilgileniyoruz. Bir bakıma, hepimiz tarihçiyiz.
- Hepimizin az çok tarihe ilgisi var. Bir anlamda hepimiz tarihçiyiz.

- All of us have an interest in history. In a sense, we are all historians.
- All of us have some interest in history. In a sense, we are all historians.