Translation of "Çıkarken" in English

Mahari odamdan çıkarken,

So when Mahari was leaving,

Çıkarken kasiyere ödeyin.

Pay the cashier on the way out.

Çıkarken kapıyı kapat.

Close the door when you leave.

Çıkarken kapıyı kilitlemeyi unutma.

Don't forget to lock up when you leave.

Çıkarken kapıyı kapatabilir misin?

Can you shut the door on your way out?

Dışarı çıkarken ışığı kapat.

Turn off the light as you go out.

Lütfen çıkarken kapıyı kapat.

Please close the door on your way out.

Onlar dışarı çıkarken görüldü.

They were seen to go out.

Tuvaletten çıkarken ellerimizi yıkayalım!

Let's wash our hands when leaving the toilet!

Evden çıkarken onu gördük.

We saw her when leaving the house.

Dışarı çıkarken kapıyı kilitleyin.

Lock the door when you go out.

Dışarı çıkarken kapıyı kapa.

- Close the door when you leave.
- Shut the door on your way out.
- Close the door on your way out.

Tom'u evinden çıkarken gördüm.

I saw Tom leaving his house.

Odadan gizlice çıkarken yakalandı.

He was caught sneaking out of the room.

- Çıkarken ışıkları kapattığından emin ol.
- Çıkarken ışığı kapattığından emin ol.

Be sure to turn out the light when you go out.

O merdivenlerden çıkarken babasını aradı.

He called his father as he went up the stairs.

Tom odadan sinsice çıkarken yakalandı.

Tom was caught sneaking out of the room.

Michael yan kapıdan çıkarken görüldü.

Michael was seen to leave by the side door.

Tom odadan çıkarken kapıyı çarptı.

Tom slammed the door as he left the room.

Mary kapıdan çıkarken Tom izledi.

Tom watched as Mary walked out the door.

Tom sahneye çıkarken herkes alkışladı.

Everyone applauded as Tom walked out onto the stage.

Lütfen odadan çıkarken ışıkları söndür.

Please turn off the lights when you leave the room.

Yola çıkarken keşif seferini izledim.

I watched the expedition as it set off.

Tam okuldan çıkarken ona rastladım.

I met him just as he was coming out of school.

Biz yukarı çıkarken hava soğur.

As we go up higher, the air becomes cooler.

Dışarı çıkarken şemsiyeni almayı unutma.

Don't forget to take your umbrella when you go out.

Keşke dışarı çıkarken kapıyı örtsen.

I wish you would shut the door when you go out.

Keşke dışarı çıkarken bana söyleseydin.

I wish you'd tell me when you're going out.

Kimse seni odadan çıkarken görmedi.

- No one saw you leave the room.
- Nobody saw you leave the room.

Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.

We've got to be careful going out on a frozen lake.

Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.

We've gotta be careful going out on a frozen lake.

Tesadüfen o dükkandan çıkarken onu gördük.

- By chance we saw him as he came out of the shop.
- By chance we saw him coming out of the shop.

- Çıkarken kapıyı kapat.
- Giderken kapıyı kapat.

Close the door when you leave.

Tom çıkarken ön kapıyı kilitlemeyi unuttu.

Tom forgot to lock the front door when he left.

Tom'un dışarı çıkarken kapıyı kapattığını duydum.

- I heard Tom close the door on his way out.
- I heard Tom shut the door on his way out.

Lütfen dışarı çıkarken kapıyı kapatır mısın?

Please will you close the door when you go out.

Bu sabah dışarı çıkarken hava nasıldı?

What was the weather like when you went out this morning?

Odadan çıkarken ışığı kapattığından emin ol.

Be sure to turn off the light when you leave the room.

Tom odadan çıkarken bir şey söylemedi.

Tom didn't say anything as he left the room.

Bu sabah çıkarken televizyonu açık bırakmışsın.

You left the TV on when you left this morning.

Tren çıkarken onlar ebeveynlerinin arkasından el salladı.

As the train pulled out, they waved goodbye to their parents.

Şans eseri biz onu dükkandan çıkarken gördük.

By chance we saw him coming out of the shop.

O, dışarıya çıkarken büyük bir deprem vardı.

Just as he was going out, there was a great earthquake.

Dışarısı soğuk, bu yüzden dışarı çıkarken mont giymelisin.

It's cold outside, so you should wear a coat when you go out.

- Merdivenden tırmanırken dikkatli olun.
- Merdivenden yukarı çıkarken dikkatli olun.

Take care when you climb up the ladder.

- Tom, Mary'nin bürosundan çıktığını gördü.
- Tom, Mary'yi bürosundan çıkarken gördü.

Tom saw Mary coming out of her office.

- Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
- Keşke dışarı çıkarken kapıyı örtsen.

I wish you would shut the door when you go out.