Translation of "çıkardı" in Dutch

0.008 sec.

Examples of using "çıkardı" in a sentence and their dutch translations:

Mantarı çıkardı.

Hij heeft de kurk verwijderd.

Tom gömleğini çıkardı.

- Tom trok zijn shirt uit.
- Tom trok zijn hemd uit.

Tom kemerini çıkardı.

Tom deed zijn riem af.

Tom ampulü çıkardı.

Tom heeft de gloeilamp losgeschroefd.

Tom çoraplarını çıkardı.

Tom deed zijn sokken uit.

Prenses eldivenlerini çıkardı.

De prinses deed haar handschoenen uit.

Tom ayakkabılarını çıkardı.

Tom trok zijn schoenen uit.

O, gözlüğünü çıkardı.

Hij deed zijn bril af.

Başını pencereden çıkardı.

Ze stak haar hoofd uit het raam.

Tom şapkasını çıkardı.

Tom deed zijn hoed af.

Mary çoraplarını çıkardı.

Maria deed haar sokken uit.

O, sırrımı açığa çıkardı.

Hij onthulde mijn geheim.

Tom okuma gözlüğünü çıkardı.

Tom zette zijn leesbril af.

Tom şişeden mantarı çıkardı.

Tom haalde de kurk uit de fles.

Tom kayak botlarını çıkardı.

Tom deed zijn skischoenen uit.

Tom ıslak çoraplarını çıkardı.

Tom deed zijn natte sokken uit.

O, ıslak çoraplarını çıkardı.

Zij deed haar natte sokken uit.

Başını pencereden dışarı çıkardı.

Hij stak zijn hoofd door het venster.

O onu baştan çıkardı.

Ze heeft hem verleid.

Tom akıllı telefonunu çıkardı.

Tom haalde zijn nieuwe smartphone tevoorschijn.

O çocuk bana dilini çıkardı.

Dat kind stak zijn tong naar me uit.

Tom portakal suyunu buzdolabından çıkardı.

Tom nam het sinaasappelsap uit de koelkast.

Tom bandajları Mary'nin bacağından çıkardı.

Tom verwijderde het verband van Maria's been.

Tom, ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı.

Tom deed zijn schoenen en sokken uit.

Tom ellerindeki kanı yıkayarak çıkardı.

Tom waste het bloed van zijn handen.

Tom ayakkabılarını ve çorapları çıkardı.

Tom deed zijn schoenen en sokken uit.

John cebinden bir anahtar çıkardı.

John haalde een sleutel uit zijn zak.

- Tom itiraf etti.
- Tom günah çıkardı.

- Tom heeft bekend.
- Tom heeft gebiecht.

Mary kazağını çıkardı ve beline bağladı.

Maria trok haar trui uit en bond die om haar middel.

Tom saatini çıkardı onu masaya koydu.

Tom deed zijn horloge af en legde het op tafel.

Tom şapkasını çıkardı ve arabasına bindi.

Tom nam zijn hoge hoed af en stapte in zijn auto.

- Dilinin altından baklayı çıkardı.
- Gerçek ortaya çıktı.

De aap kwam uit de mouw.

Yeni bir keşif, geceleri nasıl beslendiklerini ortaya çıkardı.

Een recente ontdekking heeft onthuld hoe ze zich 's nachts voeden.

Tom laboratuvar önlüğünü çıkardı ve onu sandalyeye astı.

Tom deed zijn labjas uit en hing het over de stoel.

Tom gömleklerinden birini dolaptan çıkardı ve onu giydi.

Tom nam een van de overhemden uit de kast en trok het aan.

Tom'un bir yıl içinde yatırımını iki katına çıkardı.

Tom heeft zijn investering in een jaar verdubbeld.

Tom çamaşır kurutma makinesini açtı ve giysilerini çıkardı.

Tom opende de droger en haalde zijn kleren eruit.

Tom ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı ve pantolon paçalarını sıvadı.

Tom trok zijn schoenen en sokken uit en rolde zijn broekspijpen op.

Tom Mary'yi en son ne zaman akşam yemeğine çıkardı?

Wanneer heeft Tom Maria voor het laatst mee uit eten genomen?

Tom dolabından eski bir ayakkabı kutusu çıkardı ve onu açtı.

- Tom haalde een oude schoenendoos uit zijn kast en maakte hem open.
- Tom trok een oude schoenendoos uit zijn kast en maakte hem open.

O, aşağıda kürk ceketini çıkardı, yukarı gitti ve kapıyı hafifçe çaldı.

Hij trok zijn bontjas beneden uit, ging naar boven en klopte zachtjes op de deur.

Mary dolaptan ütü masasını çıkardı ve onu açtı, pencerenin yanına yerleştirdi.

Mary trok de strijkplank uit de kast, klapte hem uit en zette hem naast het raam neer.