Translation of "Öğle" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "Öğle" in a sentence and their arabic translations:

. öğle yemeği vakti."

ينتهي هذا موعد الغذاء."

Öğle yemeğini yedim.

أكلت عند منتصف النهار.

öğle yemeği alabilmek içindi.

بل لأكل وجبة الغداء.

Öğle yemeği yemiş miydin?

هل تناولت الغداء ؟

Öğle yemeğini ben ödeyeceğim.

طعام العشاء سأشتريه أنا.

Öğle yemeğinden sonra dinlenebiliriz.

نستطيع ان نرتاح بعد الغداء.

Öğle yemeğini bitirdin mi?

- أنتهيت من غدائك؟
- هل انتهيت من غدائك؟

Öğle yemeğini nerede yiyeceksin?

أين ستأكل طعام الغداء؟

Nerede öğle yemeği yiyorsun?

أين تتناول الغذاء؟

- Biz öğle yemeğinden sonra televizyon izledik.
- Öğle yemeğinden sonra televizyon izledik.

شاهدنا التلفاز بعد الغداء.

Öğle yemeği yerken, telefon çaldı.

رنّ جرس الهاتف و أنا آكل طعام الغداء.

Öğle yemeğinden sonra alışverişe gideceğim.

سوف اذهب للتسوق بعد الغداء.

Öğle yemeğinde bana katılır mısın?

أتود تناول الغذاء معي؟

Niçin birlikte öğle yemeği yemiyoruz?

لمَ لا نأكل طعام الغداء معاً؟

Neyse sorun değil. Öğle vakti.

لا يهم. إنه وقت الغداء.

Ben çabucak öğle yemeği yedim.

أكلت طعام الغداء بسرعة.

Sami öğle namazını Fazıl'la kıldı.

صلّى سامي صلاة الظّهر مع فاضل.

Öğleyin arkadaşlarımla birlikte öğle yemeği yerim.

أتناول الغداء عند الظهيرة مع أصدقائي.

Ben öğle yemeği yerken telefon çaldı.

- رنّ الجرس عندما كنت أتغدّى.
- رنّ جرس الهاتف و أنا آكل طعام الغداء.

"Nerede öğle yemeği yedin?" "Bir restoranda."

"أين تناولت الغذاء؟" "في مطعم."

Herkes öğle yemeği için ne yiyor?

ماذا ستأكلون على الغداء؟

Bizi yakalayıp öğle yemeğinde yemek istediğini sanmıyorum.

‫لا أظن أنه كان سيصيدني بمعنى‬ ‫أنه سيتناولني كوجبة خفيفة.‬

"İnsanlar evsizlerin olduğu yerde öğle yemeklerini yemeyecekler."

الناس لن يتناولوا الغداء مع المشردين."

Öğle yemeğinden sonra iki dersimiz daha var.

بعد الغذاء لدينا درسان.

- Öğle yemeğinde ne var?
- Yemekte ne var?

ماذا للغداء؟

- Şimdi öğlen yemeği zamanı.
- Öğle yemeği zamanı.

- إنه وقت الغداء.
- حان وقت طعام الغداء.

"Nerede öğle yemeği yedin? " "Bir restoranda yedim."

"أين أكلت الغذاء؟" "أكلت في مطعم."

Sami, Leyla'yı öğle yemeği için kalmaya davet etti.

دعى سامي ليلى للبقاء لتناول الغذاء.

öğrencilerimle tanıştı ve daha sonra birlikte öğle yemeği yedik.

وقابل الطلاب، وبعدها تناولنا الغداء معًا.

Bir araştırma birçok iş adamının öğle yemeğini atladığını göstermektedir.

إستطلاع يُظهر أن العديد من رجال الأعمال يتخطون الغداء.

Genellikle büyük bir öğle yemeği yemek için zamanım yok.

عادة، ليس عندي وقت كاف لتناول وجبة غداء كبيرة

Buradan inmeden önce sıkı bir öğle yemeği yemiş olmak istemezsiniz.

‫لن ترغب في أن تكون قد تناولت ‬ ‫وجبة غداء دسمة وأنت تهبط هذا.‬