Translation of "''dedi" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "''dedi" in a sentence and their arabic translations:

Dedi dev

قال العملاق.

"Paula" dedi.

"باولا" -

- "Bilmiyorum", dedi Tony.
- Tony, "bilmiyorum" dedi.

قال توني: لا أعلم.

- O, "bana güven" dedi.
- "Bana güven." dedi.

قال: ثق بي.

Koşuya çık" dedi.

اذهب للجري."

Sıkıcı birisin" dedi.

أنت مملة"

"Tabii ki." dedi.

فقال "بالتأكيد".

Barmen "Moktor" dedi,

والنادل قال: "موكتور،"

Sonra dedi ki

وبعدها قال:

Atatürk ne dedi?

ماذا قال أتاتورك؟

Neden olmasın dedi

قال لماذا لا

Askerlerine şöyle dedi:

قال لقواته:

'Çünkü orada' dedi.

قال "لأنها موجودة".

Haritasız olmaz dedi.

قال إنها لن تكون بدون خريطة.

Babam hayır dedi.

أبي رفض ذلك.

Hoşça kal dedi.

قالت وداعا.

Geçenlerde şöyle dedi,

قال حديثاً:

Sami hayır dedi.

قال سامي لا.

"Öğretmenim" dedi, "raptorların boyu üç metreden kısa" dedi.

قال "معلمي، الرابتور يكون أقصر من ثلاثة أمتار".

Şırnak'a git dedi tabii ki savcı olacaksın, dedi.

وقالت على الفور أذهب إلى شرناق بالطبع وأصبح المدعي العام.

- Tom gülümseyerek, merhaba dedi.
- Tom gülümseyerek "merhaba", dedi.

قال توم مبتسماً: "مرحباً".

''Cevaplar değişti.'' dedi Einstein.

"حسنًا" قال أينشتاين، "لقد تغيرت إجاباتهم."

Yüzün kireç gibiydi." dedi.

لقد كنت شاحبةً كورقة!"

"Wie heißt du?" dedi.

"حديث بالألمانية"

Bana dedi ki: "Mo...

فقالت لي: "محمد ...

Dedi ki, "Sana bayıldılar

قال: "لقد أحبوكِ،

Bazıları bana dedi ki

قالوا لي:

Birisi, “İngilizce bilmiyorlar,” dedi.

قال لي أحدهم: "إنهم لا يتحدثون الإنجليزية"

Papa'ya İsa karşıtı dedi

لوصف البابا بالمسيح الدجال،

Bazıları da şey dedi;

قال البعض شيئا ؛

O, "oturun, lütfen", dedi.

قال له: "تفضّل بالجلوس إذا سمحت".

Tony dedi ki: bilmiyorum.

قال توني: لا أعلم.

Birini yapıştırıp geçeceksin dedi.

ستلقي إحدى هذه التحيات وتعبر.

O bana Ichiro dedi.

- كان عادةً ما يناديني إتشيرو.
- كان يسميني اتشيرو.
- كان يطلق علي اسم اتشيرو.

Polis onlara "Dur" dedi.

الشرطي قال لهم قفوا

Bir tanesi bir gün dedi ki, "Öğretmenim, bu bulutsu" dedi.

في يوم ما قال أحدهم، "معلمي، هذا سديم". كلمة سديم قريبة من كلمة سحب في التركية**

Bir hoşçakal bile demedim." dedi.

بدون أن أقول إلى اللقاء حتى ."

O da dedi ki: "Hayır."

وتقول: "امم، لا."

İnsanların dörtte üçü "Hayır" dedi.

فإن أكثر من ثلاثة أرباع الناس يقولون لا.

Dedi ki, "bana ait olan"

لقد قالت: "أنا أبحث عن ملجأ ما.

Herkes "Bu işe yaramaz." dedi,

وكان الجميع مثل، "هذا لن ينجح أبدًا.

Editörlerinden biri bana şöyle dedi:

وقال لي أحد محرريه:

- O ne dedi?
- Ne söyledi?

ماذا قالت؟

Ve nihayetinde daha erken öleceksin" dedi.

وسوف تموت مبكرًا كنتيجة لذلك."

Arkadaşım beni dürterek ''Ne yapıyorsun?'' dedi.

كان رفيقي يدفعني موبخًا: "ماذا تفعل؟"

Seyfi Bey dedi ki; - Bunlar olmamış.

قال السيد سيفي: لا يمكن هذا.

Biri bana geldi ve dedi ki:

وفي إحدى المرات قدم شخص إلي وقال:

''Danimarka Parlamentosundan birine asla saldırmazlar.'' dedi.

قال: "لن يجرؤوا أبدًا على مهاجمة عضوة في البرلمان الدنماركي،"

Ama dünya hep var olacak, dedi.

لكن الكوكب سيبقى.

David bana baktı ve şöyle dedi:

حينها رفع دايفيد ناظريه ليقول:

Fark etmez ben arabayı kullanırım dedi

قلت لا يهم ، سأقود

çok ama çok kitap okumalısın" dedi.

فعليك أن تقرأ الكثير والكثير من الكتب".

Bana dedi ki, ''Buradan çıkar çıkmaz

قال لي، "بمجرد الخروج من هنا،

Adım adım yıkacağız bu korkunu.''dedi

وأردف: خطوةً بخطوة سنهزم هذا الخوف.

''Şimdi ki çalışmamız eczane çalışması.''dedi.

قال: "الآن عملنا في الصيدلية."

''Onlar hergün hastalarla uğraştığı için.'' dedi.

قال: "لأنهم يتعاملون مع المرضى (المختلين) كل يوم."

Sonrasını kendi şöyle anlattı, dedi ki:

وروى بنفسه ما حدث بعد ذلك هكذا، قال:

- O ne söyledi?
- O ne dedi?

ماذا قال؟

Sonra benim çocukluk arkadaşım bana dedi ki;

ثم قال لي صديق طفولتي،

O da kan kaybından öldü, dedi bitti.

ولقد توفي من فقدان الدم.

Senaryoyu okudu ve dedi ki, "Buna gülmezler"

قرأ النص وقال: "إنهم لن يضحكوا عليه"

Fransız arkadaşlarımdan biri geldi ve dedi ki,

كان لدي صديق فرنسي كان قد قال لي يوماً:

"Senin de bildiğin gibi, vitilargon olmasaydı" dedi--

"أتعلم، لو لم تكن مصابًا بـالبهراق"...

"Mısır kralları gibi bir savaşçıyı hakediyor!"dedi

وقال "مصر تحتاج إلى ملك محارب"

"Evet, 32 yaşında bir oğlum var." dedi.

فقال، "نعم، لدي إبن عمره 32 سنة."

Arif gibi bir düzenbazın peşine gidiyorlar dedi

قال إنهم يلاحقون محتال مثل عارف.

Dedi ki yahu yapın işte bir şeyler

قال افعل شيئا.

Söylendi geoit dedi bitti daha da tartışmam

قيل أنه قيل الجغرافي ، لم ينته بعد

"Askerler, ateş emri verdiğimde yüreğime ateş" dedi.

"الجنود ، عندما أعطي الأمر بإطلاق النار ، أطلقوا النار على القلب" ، قال لفرقة الإعدام.

Neden E-Posta da yapmayayım ki dedi.

قال "لماذا لا أفعل ذلك؟"

Dedi ki; "Albdulkadir sen bankacı olmak istiyorsun

ما قاله: "عبد القادر، أنت تريد أن تصبح موظفًا بنكيًا،

Hocam '' Sen evrim mi geçirdin?'' dedi bana.

على 100، وقال لي أستاذي: "هل طورت مهاراتك؟"

''Evet evet,'' dedi Albert Einstein, ''tam olarak aynısı.''

"أجل، أجل" قال ألبرت أينشتاين، "إنه نفسه تمامًا."

''Ama Dr. Einstein, bunu nasıl yaparsınız?'' dedi asistan.

"ولكن د.أينشتاين، كيف أمكنك فعل ذلك؟" قال المساعد.

- Hiçbir şey yapmayacağız, çocuk çıkacak, olanı anlatacak, dedi.

قال: لن نفعل أي شيء، فالطفل سيخرج وسيقول ما حدث.

Sonra şöyle dedi: “Bunu yaparız, Hamdi, sorun değil.

وقال: "حمدي، هذا جيِّد، سنفعله،

Kucağında bir kaç güzel gün geçirmenizi dilerim" dedi.

سمحت لكم بأن تجلسوا في حضنها لبضعة أيام".

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ve birden dedi ki,

بدأت بالنحيب وفوراً قالت:

öğretmenleri teşvik etti yani EBA ile kalmayın dedi

شجع المعلمين لذلك لا تبقى مع EBA

Napolyon, "Berthier orada olsaydı, bu talihsizlikle karşılaşmazdım" dedi.

اعترف نابليون ، "لو كان بيرتييه موجودًا ، ما كنت لأواجه هذه المحنة".

!" Dedi, kamp yardımcısına Davout'un gözlük takmasıyla şaka yaptı.

رأى ضعفًا!" ، قال لمساعده ، وهو يضحك على ارتداء دافوت للنظارات.

"Bu adam bir aslan," dedi Napolyon ilerleyişini izleyerek.

قال نابليون وهو يراقب تقدمه: "هذا الرجل أسد".

- O ne söyledi?
- O ne dedi?
- Ne söyledi?

- ماذا قال؟
- ما الذي قاله؟

Dedi ki ''Zaten topluluk karşısında konuşma heyecanı duymanın

قال لي: أصلًا الشعور بالتوتر عند التحدث أمام الجمهور

Ve asistan birden Albert Einstein'a baktı ve dedi ki

وفجأة، نظر المساعد إلى أينشتاين وقال:

''Kardeşim, ne zaman derslerimize geliyorsun? Çok eğlenceli duruyor!'' dedi.

"أخي متى تأتي إلى قسمنا؟ يبدو ممتعا ما تقومون به!"

O da dedi ki: "Ayrıcalığını yanında getirdiğini bildiğine göre,

وقالت: "حسنًا، الآن تعلمين بأنك جلبتي امتيازك معكِ،

Ona şimdi ne yapmak istediğini sordum ve dedi ki,

سألتها ما الذي تريدين القيام به في الفترة المقبلة، فأجابت،

Tüm dünyada kadınlar daha önemli sorunlarla ilgilenmiyorlar mı?" dedi.

ألا تواجه النساء مشاكلاً أكثر أهميّة في كل أنحاء العالم؟"

Bir arkadaşım dedi ki ''Leland, harika bir astronot olursun.''

قال لي أحدُ الأصدقاء: "(ليلاند)، ستكون رائد فضاءٍ عظيم"

Yakın bir arkadaşım aradı dedi ki yobaz ne yapıyosun

قال صديق مقرب ، ماذا تفعل؟

Dedi ki yorumda birisi sana yobaz demiş gördün mü?

قال في التعليق هل رأيت أحدا يسمك متعصب؟

”Hayır.” dedi dükkân sahibi. ”Oldukça ciddiyim. Fiyat etiketini gördün.”

ردت صاحبة المحل: "لا، أنا جادة. رأيتَ السعر".

Mağaza sahibi "Lübnan için kodun 961 olduğuna inanıyorum" dedi.

قالت صاحبة المحل: "أعتقد أن كود لبنان هو 961".

''Evet, bilinçli bir şekilde gideceksin ve rezil olacaksın.'' dedi.

قال: "نعم، ستذهب وتُحرَج عن عمد."

''İlkini tavsiye ediyorum ama ikinci kez girmemek lazım.'' dedi.

قال: "أنصح الناس بالمرة الأولى لكن عليهم ألا يدخلوا الثانية."

- Tom Mary'yi bildiğini söyledi.
- Tom dedi ki, Mary'yi biliyormuş.

توم قال أنه يعرف ماري

Papa Francis, iyilik yapan Ateistler de cennete gidecek dedi.

قال البابا فرانسيس إن الملحدين الذين يفعلون الخير سيذهبون إلى الجنة أيضًا.

Bir gün Amy büroma geldi ve ağlamaya başlayıp şöyle dedi

في يوم ما أيمي جاءت إلى مكتبي ، و فورا غرقت بالدموع

O da bana şunu dedi. Daha doğrusu arkadaşı yoluyla söyledi.

أعطتني هذا التعليق الوحيد، أليس كذلك؟ أو، أرسلته إلى صديقتها.