Translation of "Montar" in Turkish

0.035 sec.

Examples of using "Montar" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Usted sabe montar a caballo?
- ¿Puedes montar a caballo?
- ¿Sabes montar a caballo?

Ata binebilir misin?

- ¿Sabes montar en bicicleta?
- ¿Sabéis montar en bicicleta?

- Bisiklete binebilir misin?
- Bir bisikletin nasıl kullanılacağını biliyor musun?

- ¿Sabes montar en bici?
- ¿Sabes montar en moto?

Bir bisiklete nasıl binileceğini biliyor musun?

Debo montar una bicicleta.

Ben bisiklete binmek zorundayım.

¿Sabe montar en bicicleta?

O, bisiklet sürebilir mi?

¿Sabes montar a caballo?

- Ata binebilir misin?
- Ata binmeyi biliyor musun?

Quiero montar a caballo.

Bir ata binmek istiyorum.

Deberían montar a caballo.

Ata binmeliler.

Aprenderé a montar a caballo.

at sürmeyi öğrenebilirdim.

¿No sabe montar en bicicleta?

O bisiklet süremez mi?

Él sabe montar a camello.

Devenin nasıl sürüleceğini bilir.

Mary adora montar su caballo.

Mary atına binmeyi sever.

Le gusta montar a caballo.

O, ata binmeyi sever.

Bill sabe montar en bicicleta.

- Bill bisiklete binebilir.
- Bill bisiklet sürebilir.

También sé montar a caballo.

- Ata binmeyi de biliyorum.
- Ata binmesini ben de biliyorum.

No puedes montar a un caballo.

Sen ata binemezsin.

Ella no sabe montar en bicicleta.

O bir bisiklete binemez.

Yo también sé montar a caballo.

- Ben de bir ata binebilirim.
- Ata binmesini ben de biliyorum.

Tengo que montar en ese tren.

- O trene binmeliyim.
- O trene binmem gerekiyor.
- O trene binmek zorundayım.

Prefiero andar a montar en bicicleta.

Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.

Prefiero montar en bicicleta a caminar.

Bisiklete binmeyi yürümeye tercih ederim.

Tom no sabe montar en bicicleta.

Tom bisiklete binemez.

Ellos podían montar y disparar bien.

Onlar iyi ata binebiliyor ve iyi ateş edebiliyorlardı.

A todos nos gusta montar en bici.

Hepimiz bisiklete binmekten hoşlanırız.

De joven, le gustaba montar en bicicleta.

Gençken, bisikletle gitmeyi severdi.

Esa niña no sabe montar en bicicleta.

Şu kız bisiklet süremiyor.

Si no llueve, puedes montar en bicicleta.

Eğer yağmur yağmazsa bisiklet sürmeye gidebilirsin.

Le gusta bailar y montar a caballo.

O dans etmeyi ve ata binmeyi sever.

Mi madre no sabe montar en bicicleta.

Annem bisiklet süremez.

¿Puedo montar a este caballo un rato?

Bir süre bu ata binebilir miyim?

Es la habilidad motora de montar en bici.

bisiklet sürmek için gereken motor becerisidir.

Suelo montar en bici los fines de semana.

Hafta sonlarında genellikle bisikletime binerim.

Esta mañana ha ido a montar a caballo.

Bu sabah at-binmeye gitti.

Su madre no le dejó montar una moto.

Annesi onun motosiklet sürmesine izin vermedi.

Tom no está acostumbrado a montar una moto.

Tom motosiklete binmeye alışkın değildir.

Pero si pueden montar en bicicleta, tienen las respuestas,

Fakat eğer bisiklet sürebiliyorsanız yanıtları zaten biliyorsunuz.

No puedo montar un caballo. Mi pierna está rota.

Ben ata binemem. Bacağım kırık.

Ella aprendió a montar en bicicleta el año pasado.

O, bisiklete binmeyi geçen yıl öğrendi.

Aprendí a montar en bicicleta cuando tenía seis años.

Ben altı yaşındayken bisikletin nasıl sürüleceğini öğrendim..

Me gusta montar un caballo de vez en cuando.

Ara sıra ata binmeyi severim.

Tom enseñó a su hijo a montar en bicicleta.

Tom oğluna bisiklet sürmeyi öğretti.

- Puedo andar a caballo.
- Puedo cabalgar.
- Puedo montar un caballo.

Ben bir ata binebilirim.

Tom aprendió a montar en bicicleta cuando tenía diez años.

Tom on yaşındayken bisiklete binmeyi öğrendi.

Mi hermana aprendió a montar en bicicleta antes que yo.

Kız kardeşim bisiklet sürmeyi benden daha önce öğrendi.

Tom le preguntó a Mary si quería montar en su caballo.

Tom Mary'ye onun atına binmek isteyip istemediğini sordu.

Tom dijo que vio a Mary montar en el coche de John.

Tom, Meryem'i John'un arabasına binerken gördüğünü söyledi.

- Yo le enseñé a montar en bicicleta.
- Yo le enseñé a andar en bicicleta.

Ben ona bisiklete binmeyi öğrettim.

Tom me ha dicho que si mañana no llueve, se irá a montar en bicicleta con Mary.

Tom bana yarın yağmur yağmasa Mary ile birlikte bisiklet sürmeye gideceğini söyledi.

Montar en tu bici en un sendero junto a un río rodeado de bosques es muy motivante.

Ormanlarla çevrili bir nehir boyunca bir yolda bisiklet sürme gerçekten moral verici.

Pero tomemos un momento para considerar que tan difícil fue el montar la emboscada en el lago Trasemin.

Ancak önce biraz zaman ayırıp Trasemine Göl'ünde bir pusu kurmanın ne kadar zor olduğunu düşünelim.

Para la primavera de 217 AC Hasdrubal reúne un ejército lo suficientemente grande para montar una ofensiva contra Cneo.

M.Ö 217'nin bahar ayı ile birlikte Hasdrubal yeterli birliği Gnaeus' karşı yapacağı büyük taarruz için topluyor

- Tom montó el caballo a pelo.
- Tom cabalgó el caballo a culo desnudo.
- Tom montó el caballo sin silla de montar.

Tom eyersiz ata bindi.

- ¿Qué te gusta más, el ciclismo o el footing?
- ¿Que prefieres, trotar o andar en bicicleta?
- ¿Qué te gusta más, montar en bicicleta o correr?

Hangisini daha çok seversin, bisiklet sürmeyi mi yoksa koşmayı mı?

- La vida es como montar en bicicleta: para mantenerte en equilibrio tienes que seguir moviéndote.
- La vida es como una bicicleta. Uno debe avanzar para no perder el equilibrio.
- La vida es como andar en bicicleta. Para mantener el equilibrio uno debe seguir avanzando.

Hayat bisiklet sürmek gibidir. Dengede kalmak için hareket etmeye devam etmelisin.