Translation of "¡tal" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "¡tal" in a sentence and their turkish translations:

- De tal palo, tal astilla.
- De tal palo tal astilla.

- Tıpkı babasına benziyor.
- Elma ağacın dibine düşer.
- Babasının oğlu.

De tal palo tal astilla.

- Armut dibine düşer.
- Anasına bak, kızını al.

Tal cosa

yok böyle bir şey diye

¿Qué tal?

Nasılsın?

- Tal vez él vendrá.
- Tal vez venga.

O belki gelecek.

- ¡Hola! ¿Qué tal?
- ¡Hola! ¿Qué tal estás?

- Merhaba, nasılsın?
- Merhaba! Nasılsın?
- Selam. Nasıl gidiyor?
- Selam, nasılsın?

- Hola, ¿qué tal?
- ¡Hola! ¿Qué tal estás?

- Merhaba, nasılsın?
- Selam, nasıl gidiyor?

- De tal palo, tal astilla.
- La manzana no cae lejos del árbol.
- De tal palo tal astilla.

Armut dalının dibine düşer.

- ¿Qué tal una cerveza?
- ¿Qué tal una chela?

Bir biraya ne dersin?

Esto tal vez es real, tal vez no.

Bu gerçek olabilir ya da olmayabilir.

Tal vez no.

Belki de değil.

¿Qué tal, Mike?

Ne haber, Mike?

¿Qué tal mañana?

- Yarına sana uyar mı?
- Yarına ne dersin?

Hola, ¿qué tal?

Merhaba, nasılsın?

Tal vez nieve.

Belki kar yağar.

- Te amo tal y como eres.
- Te amo tal como sos.
- Te quiero tal como eres.

- Seni tam olduğun gibi seviyorum.
- Seni sen olarak seviyorum.
- Seni kendi hâlinle seviyorum.

- Hola, ¿qué tal?
- Hola, ¿cómo estás?
- ¡Hola! ¿Qué tal?
- ¡Hola! ¿Cómo estás?
- ¡Hola! ¿Qué tal estás?

- Merhaba, nasılsın?
- Merhaba! Nasılsın?
- Selam. Nasıl gidiyor?

Cuando les decimos que tal vez, tal vez tengamos igualdad,

ama şu an eşit olmadığımızı söylediğimizde

- ¡Hola! ¿Qué tal?
- ¡Hola! ¿Cómo estás?
- ¡Hola! ¿Qué tal estás?

Merhaba! Nasılsın?

- Hola, ¿qué tal?
- Hola, ¿cómo estás?
- ¡Hola! ¿Qué tal estás?

- Merhaba, nasılsın?
- Selam, nasılsın?

Una barrera tal vez.

belki de bir engel.

¿Qué tal un 30 %?

Mesela yüzde 30?

Tal vez un momento

belki de bir anı

Tal vez este evento

Belkide bu olay

¿Qué tal un trago?

Bir içkiye ne dersin?

¿Qué tal una cerveza?

Bir biraya ne dersiniz?

¿Qué tal el sabor?

Tadı nasıl?

Tal vez podamos conversar.

Belki konuşabiliriz.

Nunca harías tal cosa.

Sen asla böyle bir şey yapmazsın.

Hola John, ¿qué tal?

Merhaba John, nasıl gidiyor?

Tal vez pueda ayudar.

Belki yardım edebilirim.

Tal vez debería hacerlo.

Belki bunu yapmalıyım.

Tal vez deberíamos esperar.

Belki beklememiz gerekiyor.

¿Qué tal unas patatas?

Patatesleri nasıl istersiniz?

¡Hola, Mimi! ¿Qué tal?

Merhaba Mimi! Nasılsın?

No digas tal cosa.

Öyle bir şey söylemeyin.

¡Eres un tal idiota!

- Sen bir aptalsın!
- Ne kadar da aptalsın!

¡Hola! ¿Qué tal estás?

Merhaba! Nasılsın?

Tal vez puedo ayudarte.

Belki sana yardım edebilirim.

Tal vez deberíamos hablar.

Belki konuşmalıyız.

¿Qué tal un café?

Biraz kahveye ne dersin?

¿Qué tal en Boston?

Boston nasıldı?

Tal vez podamos ayudarte.

Belki sana yardım edebiliriz.

Tal vez no importa.

Belki de önemi yoktur.

Tal vez deberías intentarlo.

Belki bunu denemelisin.

¡Tal vez lo soñaste!

Belki rüyanda gördün!

¿Qué tal la familia?

Aile nasıl?

¿Qué tal un té?

Biraz çay almaz mısın?

Tal vez lo logres.

Belki başaracaksın.

Tal vez deberíamos probar.

Belki denemeliydik.

- ¿Cómo estás?
- ¿Qué tal?

Nasılsın?

Tal vez es verdad.

- O belki gerçektir.
- Belki de o doğrudur.

Hola, Susan, ¿qué tal?

Merhaba, Susan. Nasılsın?

- ¿Qué tal te va?
- ¿Cómo estás?
- ¿Qué tal?
- ¿Cómo te va?

Nasılsın?

- Es tal como yo lo pensé.
- Era tal como yo pensé.

O tam düşündüğüm gibiydi.

- La manzana no cae lejos del árbol.
- De tal palo tal astilla.

Armut dalının dibine düşer.

Dejándonos tal y como empezamos.

yere getirip burada tekrar bir araya geliyor.

Tal y como muestro aquí.

İşte gösterdiğim şey bu.

Tal vez ya deberían saberlo.

Belki de biliyor olmanız gerekiyor.

Por suerte, tal cosa existe,

Neyse ki, böyle bir şey var:

O tal vez a esto.

Ya da böyle.

Algo más pequeño, tal vez.

Daha ufak bir şey mi baksalar?

Pero podría haber tal intercambio

ama böyle bir paylaşım olabilirmiş

Ok no hay tal cosa

olur mu hiç öyle şey

Tal vez perderá las elecciones

belki de seçimleri kaybedecek

¿Qué tal tu nuevo trabajo?

Yeni işin nasıl?

Él tal vez se perdió.

O, yolunu kaybetmiş olabilir.

¿Qué tal pescado para cenar?

Akşam yemeği için balık yemeğe ne dersin?

Tal vez puedan ser felices.

Belki onlar mutlu olabilirler.

Tom no hará tal cosa.

Tom öyle bir şey yapmayacaktır.

Tal vez es el destino.

- Belki kaderdir.
- Belki o alın yazısıdır.

¿Y que tal un café?

Ve bir kahveye ne dersin?

Tal vez es una trampa.

Belki o bir tuzak.

Ustedes nunca harían tal cosa.

Sen asla böyle bir şey yapmazsın.

¿Y qué tal esta noche?

Bu geceye ne dersin?

Tal vez es algo importante.

Belki bu önemli bir şeydir.

Tal vez Tom tenía razón.

Belki Tom haklıydı.

Tal vez veamos unos delfines.

Belki bazı yunuslar göreceğiz.

Lamento haber hecho tal cosa.

Böyle bir şey yaptığıma pişmanım.

¿Qué tal estuvo tu paseo?

Yürüyüşünüz nasıldı?

¿Qué tal este sombrero rojo?

Bu kırmızı şapkaya ne dersiniz?

Tal vez necesites hervir agua.

Su kaynatman gerekebilir.

Tal vez escriba un libro.

Belki bir kitap yazacağım.

¿Qué tal van las cosas?

İşler nasıl gidiyor bakalım?

Un tal Henry quería verte.

Henry isimli birisi seni görmek istedi.

Te quiero tal como eres.

- Seni olduğun gibi seviyorum.
- Seni sen olarak seviyorum.
- Seni kendi hâlinle seviyorum.

¿Qué tal el nuevo trabajo?

Yeni iş nasıl?

Tal vez se puede reparar.

Bu belki tamir edilebilir.

Tal vez él venga mañana.

Belki o yarın gelecek.

No podemos tolerar tal atropello.

Böyle bir hakarete katlanamayız.

Tal vez no me creas.

Belki bana inanmayacaksın.