Examples of using "японец" in a sentence and their turkish translations:
Japon musun?
- Babası Japondur.
- Onun babası Japondur.
- O tipik bir Japon insanı.
- O tipik bir Japon.
O Japon mu?
O Japon.
Tom Japondur.
Japon musunuz?
Onun babası Japondur.
Babası Japondur.
Biri Japon diğeri İtalyan.
Babası Japondur.
O tipik bir Japon insanı.
Babası Japondur.
O, Japon değildir.
- Japon musun?
- Japon musunuz?
- Çocuk "Ben Japonum" diye cevapladı.
- Çocuk "Ben Japonum" diye yanıtladı.
Ben Japonum.
- Çinli misin yoksa Japon musun?
- Sen Çinli misin yoksa Japon musun?
Dr. George'un sekreteri Japon'dur.
Bir Japon böyle bir şey yapmaz.
- Çinli misin yoksa Japon musun?
- Sen Çinli misin yoksa Japon musun?
Sen Japon değilsin.
O tamamen Japondur.
Bir Japon asla böyle bir şey yapmaz.
Uzayda seyahat eden ilk Japondur.
Japon olduğumu bilmiyorlar.
Onun Japon olduğunu bilmiyordum.
Ben yarı Japonum.
O benim Japon olduğumu bilmiyor.
O, Japon olduğumu bilmiyor.
Ben Japonum ama Japonya'da yaşamıyorum.
Japon olduğunuzu düşünmüştüm.
Tom'un bir Japon arkadaşı var.
Japon olduğumu bilmiyorlar.
Bu benim Japon arkadaşım.
Bir İngiliz, İskoç, İrlandalı, Galli, Gurka, Leton, Türk, Avustralyalı, Alman, Amerikalı, Mısırlı, Japon, Meksikalı, İspanyol, Rus, Leh, Litvan, Ürdünlü, Yeni Zelandalı, İsveçli, Fin, İsrailli, Rumen, Bulgar, Sırp, İsviçreli, Yunan, Singapurlu, İtalyan, Norveçli, Arjantinli, Libyalı ve Güney Afrikalı bir gece kulübüne gitmişler. Kulüp fedaisi de “Üzgünüm, bir Taylandlı olmadan içeri girmenize izin veremem.” demiş.