Examples of using "семьдесят" in a sentence and their turkish translations:
O yetmiş kilo ağırlığında.
Sen yetmiş kilogram ağırlığındaydın.
On beş defa beş, yetmiş beşe eşittir.
Yetmiş kiloydum.
Tom yetmiş yaşında iken vefat etti.
Babaannem 75 yaşında.
Tom yetmişli yaşlarında öldü.
O yetmiş yaşındayken öldü.
Bu saat, 70.000 yene mal oldu.
Ben bin dokuz yüz yetmiş iki yılında doğdum.
Tom, 30 kilogram verdi.
72 sayısı kuralını unutma.
Büyük babam bu sene yetmişine girecek.
- General Motors 76.000 çalışanını işten çıkardı.
- General Motors 76.000 çalışanı işten çıkardı.
İngiliz halkının yüzde yetmişi ikinci bir dil konuşamaz.
Yetmiş beş beşle bölünürse on beştir.
Kenan yetmiş yaşındayken oğlu Mahalalel doğdu.
Yetmiş ya da seksen yıl bir insanın normal yaşam süresidir.
1972'de doğdum.
John yetmiş beş yaşında İngilizce öğrenmeye başladı.
Yetmiş yaşındaki babam hala çok aktif.
İngiltere'deki insanların yüzde yetmişi, ikinci bir dil konuşamazlar.
On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
- 1977 yılında Osaka'da doğdum.
- 1977'de Osaka'da doğdum.
Dünyadaki tornadoların yüzde yetmiş beşi ABD'de meydana gelir.
O, 270 paund ağırlığındadır.
O 1.91 ve ben 1.78 boyundayım.
Kayin'in yedi kez öcü alınacaksa, Lemek'in yetmiş yedi kez öcü alınmalı.
Lemek toplam yedi yüz yetmiş yedi yıl yaşadıktan sonra öldü.
Şehir 573'te kuruldu.
27 Mart 1977'de Tenerife'de gerçekleşen uçak kazasında 583 kişi öldü.
“Başkaldırıyı ortadan kaldırmak, günaha son vermek, suçu bağışlatmak, sonsuza dek kalıcı doğruluğu sağlamak, görüm ve peygamberliği mühürlemek, En Kutsal'ı meshetmek için senin halkına ve kutsal kentine yetmiş hafta kadar zaman saptanmıştır.