Examples of using "редко" in a sentence and their turkish translations:
Bu nadiren olur.
Tom nadiren kazanır.
Onun olması çok nadirdir.
O nadiren vazgeçer.
Tom nadiren hata yapar.
Nadiren dışarı çıkıyorum.
Ben nadiren şapka takarım.
Onu ender olarak yaparım.
Çok nadir görülürler.
Nadiren görülebilen bir suikastçı.
O, nadiren kahvaltı yapar.
Tom nadiren geç kalır.
O, nadiren sinirlenir.
O, nadiren sinirlenir.
Tom nadiren tebessüm etti.
O nadiren geç kalır.
Tom nadiren kahvaltı eder.
Polis nadiren müdahale eder.
Tom nadiren şikayet eder.
Tom nadiren gülümser.
Tom nadiren hata yapar.
Tom nadiren güler.
- Ben nadiren hatalar yaparım.
- Ben nadiren hata yaparım.
Ben nadiren soğuk algınlığı olurum.
O, evin dışına fazla çıkmaz.
Kolay kolay ağlamam.
Ben nadiren kahvaltı ederim.
Nadiren kızarım.
Ben nadiren hasta olurum.
Nadiren geç kalırım.
Ben nadiren şikayet ederim.
Tom nadiren hasta oluyor.
Tom nadiren horlar.
Nadiren şarkı söyleriz.
Ben nadiren şarkı söylerim.
Ben nadiren ağlarım.
Burada nadiren kar yağar.
Tom nadiren ebeveynlerine yazar.
O nadiren dışarı gider.
Onu nadiren yalnız yaparım.
Kışın buraya nadiren kar yağar.
Nadiren bu kadar öfkelenirim.
Partilere nadiren davet edilirim.
Tom nadiren dışarı gider.
Tom evde nadiren müzik dinler.
Tom randevulara nadiren geç kalır.
Mary nadiren oje kullanır.
Artık buraya nadiren geliyorum.
Artık nadiren gülümsüyorsun.
genellikle 9-6-5 çalışıyorum.
tenefüslerde nadiren de olsa oynanır
Nadiren dergiler okudum.
Havlayan köpek ısırmaz.
Bob anne ve babasına nadiren yazar.
Babam nadiren sigara içer.
O nadiren beni görmeye gelir.
Tom nadiren evde yer.
Tom nadiren kahve içer.
Tom nadiren dergi okur.
O, nadiren oraya giderdi.
Nadiren radyo dinlerim.
Tom nadiren beni görmeye gelir.
Tom nadiren evdedir.
Tom nadiren şapka giyiyor.
O, nadiren ebeveynlerine yazar.
Öğretmenimiz nadiren güler.
Hava raporları nadiren gerçekleşir.
Ben nadiren hatalar yaparım.
Tom nadiren televizyon izler.
O, nadiren babasına yazar.
Fırsat kapıyı nadiren iki kez çalar.
Tom nadiren kravat takar.
Biz nadiren çorba içeriz.
Tom nadiren sorular sorar.
Tom nadiren koyu renkler giyer.
Onu nadiren görürüm.
Tom nadiren deniz ürünü yer.
- O para üstünü nadiren kontrol eder.
- O para üstünü nadiren sayar.
Hayat nadiren adildir.
Nadiren televizyon izlerim.
O nadiren evdedir.
Ben onu ender olarak görüyorum.
Ben onu nadiren görüyorum.
Bizim köpek nadiren ısırır.
Mary nadiren elbise giyer.
Ben nadiren süt ürünleri tüketirim.