Translation of "Palavras" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Palavras" in a sentence and their turkish translations:

- Palavras sábias!
- Sábias palavras!

Bilgece sözler!

- Atos, e não palavras.
- Ações, não palavras.

Laf değil, eylem.

- Palavras não o descreveriam.
- Palavras não a descreveriam.

Sözler onu tanımlayamadı.

- Eles estão sem palavras.
- Elas estão sem palavras.

Onlar sessizler.

- Estou pronunciando palavras em chinês.
- Estou pronunciando palavras chinesas.
- Eu estou pronunciando palavras chinesas.

Çince sözcükleri telaffuz ediyorum.

- Muitas línguas utilizam palavras vindas do inglês.
- Muitos idiomas usam palavras inglesas.
- Muitos idiomas utilizam palavras inglesas.
- Muitas línguas usam palavras Inglesas.
- Muitas línguas utilizam palavras inglesas.
- Muitos idiomas utilizam palavras em Inglês.
- Muitos idiomas usam palavras em Inglês.
- Muitas línguas utilizam palavras em Inglês.
- Muitas línguas usam palavras em Inglês.
- Muitas línguas utilizam palavras do Inglês.
- Muitos idiomas utilizam palavras do Inglês.
- Muitas línguas usam palavras do Inglês.
- Muitos idiomas usam palavras do Inglês.

Birçok dil İngilizce kelime kullanır.

Não tenho palavras.

- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Söyleyecek söz bulamıyorum.
- Nutkum tutuldu.
- Diyecek bir şey bulamıyorum.

Lhe faltaram palavras.

Kelimeler onu anlatmaya yetersiz kaldı.

Fiquei sem palavras.

- Konuşmadım.
- Ben suskundum.

Palavras expressam pensamentos.

Kelimeler düşünceleri ifade eder.

São apenas palavras.

Onlar sadece kelimeler.

Odeio essas palavras.

Bu kelimelerden nefret ediyorum.

- Memorizei 2.000 palavras inglesas.
- Já memorizei 2.000 palavras em Inglês.
- Memorizei 2.000 palavras em Inglês.
- Eu memorizei 2.000 palavras em Inglês.
- Já memorizei 2.000 palavras Inglesas.
- Eu já memorizei 2.000 palavras Inglesas.
- Memorizei duas mil palavras Inglesas.
- Memorizei duas mil palavras em Inglês.
- Já memorizei duas mil palavras Inglesas.
- Eu já memorizei duas mil palavras Inglesas.
- Já memorizei duas mil palavras em Inglês.
- Eu já memorizei duas mil palavras em Inglês.

2000 İngilizce kelime ezberledim.

- Eu memorizei 2000 palavras inglesas.
- Memorizei 2.000 palavras inglesas.

2000 İngilizce kelime ezberledim.

- Escreve pelo menos 250 palavras.
- Escreva pelo menos 250 palavras.

En az 250 kelime yazın.

Corrija as palavras sublinhadas.

Altı çizili sözcükleri düzeltin.

Suas palavras são confusas.

Onun sözleri kafa karıştırıcı.

Suas palavras machucam dolorosamente.

Söylediklerin çok yaralayıcı.

Tom está sem palavras.

Tom suskun.

Nós estamos sem palavras.

Biz suskunuz.

Obrigado pelas palavras gentis.

Hoş sözlerin için teşekkürler.

Todos ficaram sem palavras.

Herkes suskundu.

Suas palavras me confortam.

Onun sözleriyle avunuyorum.

- Diariamente estão surgindo novas palavras.
- A cada dia surgem novas palavras.

- Her gün yeni sözcükler doğar.
- Her gün yeni sözcükler meydana gelir.

- As palavras precisam ser reagrupadas.
- As palavras precisam de uma reorganização.

Sözcüklerin yeri değiştirilmeli.

- Eu não entendo as palavras dele.
- Eu não entendo as palavras dela.

Onun sözlerini anlamıyorum.

E empregava palavras extremamente simples

Karmaşık ve derin meseleleri açıklamak için

Vamos rever essas palavras vazias

bu boş lafları geçelim

Einstein não tem essas palavras

Einstein'ın böyle bir sözü yok

Precisamos de ações, não palavras.

Sözlere değil, eylemlere ihtiyacımız var.

Suas palavras vieram à mente.

Onun sözleri aklıma geldi.

Esta frase contém cinco palavras.

Bu cümle beş kelimeden oluşuyor.

Quando ela disse essas palavras?

O sözleri ne zaman söyledi?

Hoje aprenderemos três palavras novas.

Bugün üç yeni kelime öğreneceğiz.

Quantas palavras esta palavra possui?

Bu cümle kaç kelime içeriyor?

As palavras dela parecem estranhas.

Onun sözleri garip geliyordu.

Palavras não o podem descrever.

- Kelimeler onu açıklayamaz.
- Kelimeler yetersiz kalır.

Todos precisam memorizar estas palavras.

Herkes bu sözcükleri ezberlemeli.

Tom está fazendo palavras cruzadas.

Tom bir çapraz bulmaca çözüyor.

Certas palavras têm duplo sentido.

- Bazı kelimeler çift anlama sahiptir.
- Bazı kelimelerin iki anlamı vardır.

Me encorajei com suas palavras.

Onun sözleriyle cesaretlendirildim.

Suas palavras cortam meu coração.

Sözleriniz kalbimi ikiye böldü.

Palavras gentis são sempre eficazes.

Kibar sözler her zaman etkilidir.

As palavras dele eram sinceras.

Onun sözleri samimi değildi.

Eu gosto de palavras cruzadas.

Çarpraz bulmacaları severim.

Você pode pronunciar estas palavras?

Bu kelimeleri telaffuz edebilir misin?

As palavras dele a tranquilizaram.

Sözleri onu rahatlattı.

- Eu consigo digitar 50 palavras por minuto.
- Consigo digitar 50 palavras por minuto.

Bir dakikada elli kelime yazabilirim.

- Em outras palavras, ele é um preguiçoso.
- Em outras palavras, ele é preguiçoso.

Başka bir deyişle, o tembel.

- Estou cansado das suas palavras-cruzadas.
- Estou farto das suas palavras-cruzadas.
- Eu estou de saco cheio das suas palavras-cruzadas.

Ben senin çapraz bulmacalarından bıktım.

Significa dez a dez cem palavras.

On üzeri yüz anlamına geliyor bu kelime.

Procure as palavras em seu dicionário.

Sözcüklere sözlüğünden bak.

Suas palavras criaram uma situação incômoda.

Sözleri tuhaf bir durum yarattı.

Muitas palavras persas existem em turco.

Türkçede birçok Farsça kelime vardır.

Coloque as palavras em ordem alfabética.

Sözcükleri alfabetik sıraya koyun.

Não sei muitas palavras em hebraico.

İbranicede çok kelime bilmiyorum.

O choque deixou Tom sem palavras.

Şok, Tom'u suskun bıraktı.

As palavras escaparam de meus lábios.

Sözler dudaklarımdan kaçtı.

Nós usamos palavras para nos comunicarmos.

İletişim kurmak için sözcükler kullanırız.

Há muitas palavras que não entendo.

- Anlamadığım birçok kelime var.
- Anlamadığım bir sürü kelime var.
- Anlamadığım birçok sözcük var.
- Anlamadığım bir sürü sözcük var.

Quais foram as últimas palavras dela?

Onun son sözleri nelerdi?

Não pode ser descrito em palavras.

Bu, kelimelerle tarif edilemez.

Não coloque palavras na minha boca.

Lafları ağzıma tıkama.

Tom gosta de jogos de palavras.

Tom kelime oyunlarını sever.

Isto é um jogo de palavras.

Bu bir kelime oyunu.

Eu não entendo as suas palavras.

Sözlerini anlamıyorum.

As palavras voam, os escritos ficam.

Söz uçar, yazı kalır.

Escreva essas palavras em seu caderno.

Bu kelimeleri defterine yaz.

Mesmo estas palavras desaparecerão um dia.

Hatta bu sözler bir gün ortadan kaybolacaktır.

O Tom pronuncia muitas palavras erradas.

Tom birçok kelimeyi yanlış telaffuz ediyor.

Tom repetiu as palavras várias vezes.

Tom kelimeleri birkaç kez tekrarladı.

- Não tenho palavras para exprimir minha emoção.
- Eu não tenho palavras para exprimir minha emoção.

Duygularımı ifade etmeye kelimeler aciz kalır.

Esta frase tem ao todo sete palavras.

- Bu cümlenin içinde yedi sözcük var.
- Bu cümlede yedi kelime var.
- Bu cümlede yedi sözcük var.

Estou estarrecido. Você me deixa sem palavras.

Ben dehşete düştüm. Beni nutku tutulmuş bırakıyorsun.

As palavras não podem descrever a beleza.

Kelimeler güzelliği tanımlayamaz.

As palavras dele a levaram às lágrimas.

Sözleri onu gözyaşlarına boğdu.

Ela teve que escolher suas palavras cuidadosamente.

O, sözlerini dikkatle seçmek zorunda kaldı.

Ele é um homem de poucas palavras.

O az konuşan biri.

Ele resolveu as palavras-cruzadas com facilidade.

O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü.

Aprendo dez palavras novas todos os dias.

Her gün on yeni kelime öğreniyorum.

Os olhos dizem mais que mil palavras.

Gözler binlerce sözden daha fazlasını söyler.

O professor escreveu palavras francesas no quadro.

Öğretmen tahtaya Fransızca kelime yazdı.

Taro se concentrou em memorizar palavras inglesas.

Taro, İngilizce kelimeleri ezberlemek üzerinde yoğunlaştı.

Em outras palavras, ele é um preguiçoso.

Diğer bir deyişle, o tembel bir insandır.

Uma imagem vale mais que mil palavras.

Bir resim bin sözcüğe bedeldir.

O Tom sabe algumas palavras em francês.

Tom Fransızca birkaç kelime bilir.

Memórias se vão, mas palavras escritas permanecem.

Bellek silinir ama yazılı söz kalır.

Ações falam mais alto do que palavras.

- Söze bakılmaz, işe bakılır.
- Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

Esta frase é composta de sete palavras.

Bu cümle yedi sözcükten oluşur.

Infelizmente essas lindas palavras não são minhas.

Ne yazık ki bu güzel sözler benim değil.

As palavras raramente têm apenas um significado.

Kelimelerin nadiren sadece bir anlamı vardır.

Deve-se mudar a ordem das palavras.

Kelime sırası değiştirilmek zorunda.

A ordem das palavras necessita ser mudada.

Sözcüklerin yeri değiştirilmeli.

Essas foram as últimas palavras do Tom.

Bunlar Tom'un son sözleriydi.

Com essas palavras, Tom finalmente convenceu Maria.

Tom nihayet bu sözlerle Mary'yi ikna etti.

Com essas palavras, Maria finalmente convenceu Tom.

Mary nihayet bu sözlerle Tom'u ikna etti.