Examples of using "Piękne" in a sentence and their turkish translations:
Güzeller, değil mi?
Vaiz güzel bir vaaz verdi.
Harika sahiller,
Saçın güzel.
Hayat güzeldir.
Ne güzel bir bebek!
Ne güzel bir yer!
Güzel ellerin var.
Dağlar güzel.
Ne kadar da güzel!
Ne güzel bir resim!
Ne güzel gözlerin var!
Çok güzel gözlerin var.
O güzel değil mi?
Elma ağacının güzel bir çiçeği var.
O çiçekler güzel.
Ne kadar da güzel bir adın var.
O güzel bir düğün töreniydi.
Kyoto çok güzel bir şehir.
Onun güzel el yazısı vardır.
Ne güzel bir şehir!
Her şey çok güzeldi.
Bu resimler güzeldir.
Bu resimler gerçekten çok güzel.
Vazoda birkaç güzel gül var.
O, bir gül kadar güzeldir.
Bahçede güzel çiçekler var.
Hayat güzel değil mi?
Hawaii'de akşamlar güzeldir.
Dünyanın bütün dilleri güzeldir.
Mary'nin güzel kahverengi gözleri var.
Sen böyle güzel ela gözlerin var.
Kiraz çiçekleri çok güzeldir.
Çince karakterler çok güzeldir.
O kedinin güzel bir kürkü var.
Beyaz güller çok güzel.
Venedik'in güzel bir şehir olduğunu söylüyorlar.
Gökyüzünde yüzen bulutlar harika.
Bahçemdeki güller güzeldir.
Oldukça muhteşem ama burada önemli bir görevimiz var.
"Agathos" kelimesini eklediğinizde "güzel ve iyi" anlamına gelir.
Bence gözlerin çok güzel.
Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.
Bu kilise çok ünlü ve güzel bir yerdir.
Ne yazık ki bu güzel sözler benim değil.
Gerçeğin hoş olması, işine gelmesi veya gelmemesinden bağımsız.
Sonrasında 10, 15 dakika süren güzel bir zaman aralığı yakalıyorsun.
Renk, doku, desen ve deri eşleştirebiliyorlar. Çok güzel.
Bu çiçekler sadece güzel değil, aynı zamanda güzel kokuyorlar.
Hawaii'de akşam çok güzeldir.
Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.
Hayat yaz çiçekleri kadar güzel ve ölüm sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.
Sadece bunu sevmiyor musun?