Examples of using "źle" in a sentence and their turkish translations:
- Yanlış.
- Hatalı.
Ben seni yanlış anladım.
- Bu çok kötü.
- Ne yazık!
- Vah vah!
Beni yanlış anlıyorsun!
Beni yanlış anlamayın.
Bu kötü.
Kendini kötü mü hissediyorsun?
Etin tadı kötü.
O kötü davrandı.
O kötü hissetmeye başladı.
- Sorun nedir?
- Ne yanlış?
Sen yanlış bilgilendirilmişsin.
Sen yanlış anlaşılansın.
Tom yanlış anladı.
Herhangi bir şey yanlış mı?
Yanlış anlaşıldım.
Ben onu yanlış anladım.
Kendimi kötü hissettim.
Bana neyi yanlış yaptığımı söyle.
Gayet iyi bir şekilde işe yarıyor.
Beni yanlış anlamayın.
Saat yanlış.
O kötü huyludur.
Ben baskı altında iyi çalışmam.
Tom kötü davranıyordu.
Kötü sona erdi.
Bir şey her zaman yanlış.
Onlar bana kötü muamele etmedi.
O çok kötü görünmüyor.
Yanlış anlamış olmalısın.
Beni yanlış anlamayın.
Vay canına! Bu fena değil!
Tom her şeyi yanlış yaptı.
Şimdi kendimi kötü hissediyorum.
O sizi yanlış anlamış olabilir.
Onların okulu çok kötü görünüyor.
Tom oldukça kötü davrandı.
Bunun o kadar kötü olduğunu sanmıyorum.
Yiyeceğin tadı o kadar kötü değildi.
Çok kötü görünmüyor.
O kadar kötü değildi.
Neyi yanlış yaptığımı bulmam gerek.
Lütfen beni yanlış anlamayın.
- Bunun kötü olduğunu kim söyledi?
- Kötü olduğunu kim söyledi?
İşler son derece yanlış gitti.
Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.
Onun hakkında hâlâ kötü hissediyorum.
Herkesin önünde onun hakkında kötü konuşma!
Arkadaşım kendini çok hasta hissediyor.
Allah kahretsin, sana ne oldu?
B.G.'den Birinci Helikopter'e: Kötü durumdayım!
Neyin yanlış gittiğini tam olarak öğrenmeliyim.
O kadar kötü hissettiğinin farkında değildim.
Bunu yaptığın tarz yanlış.
Yaptığımdan dolayı kendimi kötü hissediyordum.
İşlerin çok kötü olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.
O, göründüğü kadar kötü değil.
Bana kötü bitecekmiş gibi geliyor bu.
Ters gidebilecek her şey ters gitti.
Onlar yanlış bir şey yapmadı.
Kendimi aniden kötü hissettiğim sırada, iki saattir çalışıyordum.
İngiltere 'de doğmuş olmasına rağmen, o çok kötü İngilizce konuşuyor.
Jessie Fransızcayı kötü; Almancayı daha da kötü konuşuyordu.
Belki onu yapmamalıydım.
Bu saat arızalı görünüyor.
Dün tanıştığım yaşlı adama göre hamamböcekleri yenilebilir ve o kadar kötü tad vermez.
Bu oda berbat kokuyor.
muhtemelen insanların ona kötü davranmasına, ateş etmelerine şaşırdı, o yüzden hemen kaçmadı.