Translation of "아니라" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "아니라" in a sentence and their turkish translations:

개개인만이 아니라

Mimari topluluklar için

스페인에서뿐만 아니라

Ve sadece İspanya'da değil ...

외면뿐만 아니라 내부도요.

Dışlarında olduğu kadar içlerinde de.

놀라울 뿐만 아니라

sadece harika değil,

그 뿐만 아니라

Yalnızca bu da değil.

이쪽이 아니라 바로 여기로요.

buna değil, buradakine.

오디션이 임박했던 것이 아니라,

gibi oyunlara, seçmeler olduğundan değil

투자자들에게 돌아가는 수익뿐 아니라

hem de öğrenci çıktılarını geliştirmeye dikkat ederek

제 요점은 그것이 아니라

Amacım bu değildi.

읽기 시험 뿐만 아니라

Buna sadece okuma testleri değil,

이는 진보적인 이들뿐만 아니라

bu sadece ilericiler için söz konusu değil,

하나만이 아니라 엄청 많아졌지.

farklı iş alanlarına yöneldiler.

이러한 효과는 즉시적일 뿐만 아니라

Yani, çok hızlı bir şekilde etki göstermesinin yanında

기후 변화는 단순한 문제가 아니라

Sorun, iklim değişikliği değil.

심장이 매우 약화될 뿐 아니라

kalp akut şekilde zayıflıyor

인종차별은 오해에서 시작된 것이 아니라

Irkçılık bir yanlış anlaşılma ile başlamadı

이런 정보는 비밀이 아니라 사생활입니다.

Bu bilgi mahrem, sır değil.

이 경우는 감시탑의 교도관이 아니라,

Bu durumda, kuledeki bekçi yerine

관건은 제품에 관한 것이 아니라

en büyük sorunumuz ürün ile ilgili değildi.

자유는 헤엄치려고 들어가는 바다가 아니라,

Bağımsızlık yüzmek isteyeceğiniz bir okyanus değil,

그 지역이 병든 것뿐만 아니라

bölge sadece hasta değil,

이는 과학자들에게만 한정된 일이 아니라

Bu sadece bilim insanlarına özgü bir yolculuk değil,

제 방 안의 갤러리가 아니라

yatak odasındaki sanat galerisi değil,

치유가 "그 사람들"뿐만을 아니라,

iyileşme sadece "o insanlar" için değil.

대학의 텅 빈 강당이 아니라

bir üniversitenin koridorlarında değil,

이는 제가 주장하는 것이 아니라

Bunu ben iddia etmiyorum,

대학교 실험실 속의 학생들이 아니라

üniversitede laboratuvarda öğrencilerle beraber değil

가짜뉴스는 언론을 해칠 뿐만 아니라

Yalan haber sadece gazetecilik için kötü değil.

단순히 조수를 사라지게 하는 공간이 아니라

Orada, asistanlarımızı görünmez yapmanın yanı sıra

벽을 높게 쌓아 올릴 것이 아니라

Zaman duvar inşa etme zamanı değil,

"운 좋으면 언젠가는" 라는 식이 아니라

"Şanslıysak belki bir gün" diye bir şey yok.

디지털이나 그 기술의 진보를 거부하려는게 아니라

Mesele dijitali veya teknolojik olanı reddetmek değil.

조각품 감상을 얘기하려고 연습해본 것이 아니라

Bu alıştırma bir heykele bakmakla ilgili değil.

우리 자녀 뿐만 아니라 전 인류의

Sadece kendi çocuklarımızın atası değil

그림은 단순히 이미지로 의사소통하는 것이 아니라

Çizimler yalnızca görsellerin iletişimi sağlamıyor,

미래에 무엇이 지어졌으면 하는지 뿐만 아니라

Gelecekte nelerin inşa edilmesini umdukları,

이는 일대일 의사소통에 탁월할 뿐만 아니라

Bu sadece birebir iletişim için değil

단순한 재활용 플라스틱이 아니라 사회적 플라스틱입니다.

Geridönüşümlü plastik de değil,

확신하지 못해서 중립성향을 띄는 것이 아니라

Emin olmadıklarından gri alanda değiller,

하지만 국가 정체성에 대한 성명서뿐만 아니라

Fakat renk, ulusal kimlik ifadesinin yanı sıra,

"사실, 그건 30도가 아니라 45도 정도 되겠네요."

"30 derece değil aslında, daha çok 45 derece gibi."

아마 생각하시겠죠, 앞 부분이 연결된 것이 아니라

Önden bağlı olmak yerine

우리는 우리가 목격해온 세상의 일부분일 뿐만 아니라,

Biz sadece dünyada daha önce görülmüş yerleri paylaşmıyoruz

간단히 말해서 전세계 인구가 커질 뿐 아니라

Basitçe, nüfusumuz yalnızca büyümüyor,

직원들이 실력있는 전문가나 관료들로 이루어졌을 뿐만 아니라

bilim tutkusu olan büyük halk sağlığı hikaye anlatıcıları

의사에게 받은 진단서가 아니라, 의사를 위한 진단서입니다.

Doktorlardan değil, onlar için

이런 유산은 대대로 모범이 될 뿐 아니라,

Bu onların sadece örnek alabileceği değil,

진짜 마법은 종이 위에서 일어나는 게 아니라

asıl sihir kağıt üzerinde olmuyor.

‎녀석은 시각이 아니라 후각으로 ‎어둠을 헤쳐 나갑니다

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

사각지대가 있단 거예요. 시야가 아니라, 인식과 인지에 있어서요.

Görme olarak değil, algı ve farkındalık anlamında bir kör nokta.

"우리가 수학을 공부하는 이유는 재미있고, 매력적일 뿐 아니라

"Matematiği; eğlence, güzellik,

이렇게 되면 바보같고 반복적인 모임이 될 뿐만 아니라,

Bu da toplantıları sadece sıkıcı ve benzer yapmıyor,

그래서 이 폐업은 요구르트만 그만 만드는 게 아니라

Şirket yalnızca yoğurttan değil,

제 요지는 단순히 코미디를 깨부수는 것이 아니라 코미디를

Sadece komediyi kırmak değildi.

"정원이 아니라 그 정원을 가꾸는 것이 중요한 것이다.”

"Önemli olan bahçe değil, yapılan bahçe işleri."

성과 기후의 연관성을 보면 부정적인 영향 뿐 아니라

Cinsiyetle iklimin bağlantısı negatif etkilerin ve güçlü çözümlerin

왜냐하면 인종차별은 감정이 아니라 행동에 관한 문제이기 때문입니다.

Çünkü ırkçılık hislerle değil, davranışlarla alakalı.

이건 제 친구들뿐만 아니라 제가 겪기도 한 것이죠.

Bunu deneyimleyen sadece ben ve arkadaşlarım değil.

그저 구체적이기만 한게 아니라 올바른 걸음을 내딛는 거죠.

Herhangi bir adım değil, doğru adımı atmamızı sağlıyor.

그 로봇은 물리적인 공간을 차지하고 있을 뿐만 아니라

Sadece fiziksel dünyayı değil,

‎똑바로 하지 않으면 ‎짝이 아니라 식사가 되고 말죠

Eğer işi düzgün kotaramazsa eş değil, aş olur.

저희는 다른 한편으로 종양 확대를 막으려고 함으로서가 아니라

Diğer taraftan, bizim bulduğumuz ilaç kokteyli metastazı hedef alırken

단지 직장에 만족하는 것만이 아니라, 그들의 삶에도 말이에요.

Yalnızca işlerinden değil, yaşamlarından da memnunlar.

목표는 그저 직장이 필요한 사람들을 고용하는 것이 아니라

Hedef sadece iş arayan insanları işe almak değil,

자원, 식량을 얻고 탈수를 막을 최고의 기회일 뿐만 아니라

Kaynak, yiyecek bulmak ve susuz kalmamak için en iyi şansınız,

세 개의 규칙은 제 코미디언으로서의 기교에서 중요할 뿐만 아니라

Üçler kuralı sadece işimde değil

수학 시험을 푸는 게 아니라 그냥 준비만 하는 거예요.

henüz sınava bile girmemiş oluyorlar.

앞으로 마주할 것은 사막의 더위뿐만 아니라 위험한 지형들도 있으며

Sadece çölün sıcaklığıyla ya da arazinin tehlikeleriyle de değil,

제가 뭔가 해야 할 필요가 있다는 것 뿐 아니라

sadece bir şey yapmam gerektiğini değil,

따라서 우리는 탄소 배출량을 극단적으로 급격하게 감축해야할 뿐만 아니라

Emisyonları çok hızlı bir şekilde kesmemiz

학계에서 온 반응 뿐 아니라 환자분들께서 보내 주신 반응,

yalnızca akademiden değil ayrıca hastalardan

그리고 그것이 삶을 살 수 있게 할 뿐만 아니라,

Ve sadece hayatı daha yaşanır yapmak değil

그런 노력으로 그다음 해애 팀에 합류하게 되었을 뿐 아니라

Bu sayede, sadece bir sonraki sene takıma girmedi

제가 마술을 하는 것이 아니라, 우리가 마술을 하는 것이기 때문이지요.

Çünkü sihri yapan ben değilim, bizleriz.

큰 도움이 되죠 피난처를 만들 때뿐만 아니라 눈사태가 일어났을 때도요

Bu gerçekten sizi kurtarabilir. Sadece sığınak kazmak için değil, çığlar için de gerekli.

원하는 사람이 아니라 필요로 하는 사람들에게 초점이 맞춰져 있기 때문에

Gördüğümüz merakı, yaratıcılığı ve gelişimi ilerleten,

사람들이 일하러 가고 싶어하는 환경을 만들 수 있을 뿐만 아니라

insanların çalışmayı sevdiği ortamları yaratmakla kalmayıp

그들에게 프랑스인들은, 단순히 국가의 명예를 짓밟고 있는 오만한 외국인들이 아니라

Fransızlar sadece milli onurlarını kirleten yabancılar değillerdi

맞아, 한국은 문화적인 수준에서만이 아니라 경제면에서도 큰 힘을 가진 나라지.

Evet, Güney Kore büyük bir güç! Sadece kültürel seviyede değil ama ekonomik

사람들은 그들이 만든 것을 사는게 아니라 그 이유를 사는 겁니다.

İnsanlar ne yaptığını değil neden yaptığını satın alıyor.

아버지가 된다는 건 책임을 지는 것만이 아니라 기회가 생긴다는 걸 의미합니다.

Baba olmak bir sorumluluk değil, bir fırsat.

예전의 영광을 살리는 정도가 아니라 더 나은 공동체를 만들고 싶어 해요.

aynı şeyleri tekrar inşa etmek yerine daha iyisini yapacak kişileri bekliyorlar.

그것만이 아니라 박정희는 저축과 투자를 장려하고자 모든 종류의 세금 인센티브를 기업과

Sadece o değil... Park Chun Hee şirketlere ve bireylere yatırım yapmaları ve para biriktirmeleri için

만약 터번을 쓰는 사람 한 명이 아니라 백명을 만나본 경험이 있다면

çok kısıtlı deneyimlerimiz oluyor genelde.

우리는 감정을 표할 수 있고 성별이 아니라 유능함에 대해 생각할 수 있습니다.

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

‎우리의 도시가 다양한 ‎야생 동물에게 집이 되어주는 거죠 ‎밤뿐만 아니라 ‎낮 동안에도 말입니다

Şehirlerimizin her türden vahşi yaşama yuva olduğu bir gelecek. Sadece geceleri değil, aynı zamanda... ...gündüzleri de.

한국이 그 때는 엄청 못사는 나라였으니까, 못 산다는 게 상대적으로 가난한 수준이 아니라

son derece fakir bir ülkeydi. Ve hayır, burada görece fakirlikten bahsetmiyoruz.