Examples of using "드레퓌스의" in a sentence and their turkish translations:
Dreyfus'un rütbesinin alınması olarak bilinir.
Dreyfus'unkinden daha iyi bir eşleşme.
Örneğin, "Belli ki başka bir casus
Dreyfus'un el yazısını kâğıttakiyle karşılaştırdılar
ve Dreyfus'un bıraktığı yerden casusluk çalışmalarını devam ettiriyor.