Translation of "‎이런" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "‎이런" in a sentence and their turkish translations:

이런

Tanrım.

이런, 가버렸네요

Olamaz, bakın. Kaçtı.

이런, 보세요!

Tanrım, bakın!

이런, 보세요

Tanrım, baksanıza.

이런 내용입니다.

Böyle bir şey oluyor.

이런, 잠시만요

Olamaz, durun. Bakın.

하지만 이런 질문

Ancak bu davranışın iyi mi kötü mü olduğu sorusunun

이런 이야기는 말하기도,

Bunlar hakkında konuşmak oldukça güç,

이런 안 돼!

Tanrım. Olamaz!

이런, 정말 대참사네요

Ama bu bir felaket.

이런, 저기 독수리예요!

Tanrım, bakın, bir kartal!

이런, 이것 보세요

Olamaz, şuna bakın.

이런, 아무것도 없네요

Hayır, hiçbir şey yok.

이런 역할들은 고정관념적이며

Bunlar basmakalıp rollerdi

만약 이런 일들이

New York’un kuzeyindeki küçük bir kasaba

이런 훈련, 시뮬레이션들,

eğitimler, simülasyonlar,

이런 것을 찾았습니다.

Bulduğumuz çözüm buydu.

이런 식으로 흘러갔습니다.

Şöyle bir şeydi:

이런, 원점으로 돌아왔군요

Tam bir daire çizmiş olduk.

이런, 작은 전갈입니다

Bakın, küçük bir akrep.

이런 것들을 놓아버리세요.

Bazı şeylerin gitmesine izin verin.

이런 종류의 식량 생산은

Ve bu tür yetiştiricilik ise

이런 출국 제한, 구금,

Bu seyahat uyarıları, alıkonulmalar

이런 종류의 TED 강연이라면

bu tarz TED konuşmalarında,

왜 이런 경향이 나타날까요?

Peki, bunun sebebi ne?

이런, 약품은 어디 있죠?

Olamaz, ilaçlar nerede?

어디로 간 거예요? 이런!

Nereye gittiler? Olamaz!

이런, 말도 안 돼!

Bu inanılmaz!

이런 나무도 단서가 됩니다

bakmamız yeterli olur.

이런, 이거 안 좋은데요!

Tanrım, bu kötü!

이런 것을 알게 됐습니다.

Bu ise oradan öğrendiğim şey:

사람들은 이런 질문을 했습니다.

İnsanlar şu gibi şeyler sordu:

‎이런 특출난 적응력 덕분에

Bu olağanüstü adaptasyon sayesinde...

이런, 보세요 모조리 부서져서...

Tanrım, baksanıza. Resmen paramparça...

이런, 나쁜 소식이 있어요

Tanrım, kötü bir haberim var çocuklar.

전 이런 경험이 좋습니다.

Bu tecrübeye bayıldım,

이런 식으로, 문화적 자아가

Bu yolla, kültürel kimlik

전자렌지는 다 이런 원리입니다.

İşte bu mikrodalga fırının tasarlanmasındaki temel prensiptir.

그리고 지금은 이런 모습이죠.

Şimdiyse böyle.

우리는 왜 이런 대재난에

Empati kurabilmek için

이런 말씀도 드리고 싶어요.

Şunu da söylemeliyim,

이런 것들을 부정하는 사고방식

bunu inkâr eden zihniyet,

이런 모양을 갖도록 모였다가

bir araya gelmiş partiküller topluluğu,

이런 일은 일어나지 않습니다.

Bu gerçekleşmiyor.

[이런 건 어디에도 또 없지]

Öyle bir şey yok

이런 아이디어를 실현시킬 수 있습니다.

ve kaynaklara ihtiyacı vardır.

그리고 이런 일이 전부가 아닐까요?

Tüm mesele de bu değil mi --

이런 정보는 비밀이 아니라 사생활입니다.

Bu bilgi mahrem, sır değil.

이런 제약은 있을 수 없습니다.

böyle bir sınırlama yok.

샌프란시스코에 이르기까지 이런 기술 사용을

Massachusetts'e kadar zaten başarılı olduk,

여러분은 이런 개를 본적이 있거나

Belki de daha önce bunun gibi bir köpek görmüşsünüzdür

이런 걸 좋아하는 사람도 있는데

Bazıları için leziz olabilir.

이런 나무를 이용할 수도 있습니다

Bu ağaç gibi bir şeyi kullanabiliriz.

눈 동굴이면 이런 일은 없었겠죠

Bu, kar mağarasında olmazdı.

이런, 좋은 결정이어야 할 텐데

Tanrım, umarım doğru karardır. 

그리고 이런 해초엔 영양분이 많죠

Bu tür yosunlarda bir sürü besleyici madde vardır.

이런 건 따라 하기 싫을걸요

Bu denemek istemeyeceğiniz bir şey.

구멍이 어디로 가는지만 느껴져요 이런

Deliğin gittiği yönü hissedebiliyorum. Tanrım.

그래서 이런 말씀을 드리고 싶어요.

Şunu söylemek için buradayım:

비즈니스에도 이런 개념이 있어야 해요.

İş dünyasında da aynı fikre ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

이런 위험한 짓들은 하면 할수록

bu zararlı risklere kendilerini ne kadar maruz bırakırlarsa

이런 느슨하고 흔들거리는 비트 말예요.

Yükselip alçalan, dalgalı şeyleri ve nasıl etkileşimde

톰이 몇 년간이나 이런 소리들을

Bu beatbox, Tom'un yıllardır çıkardığı sesler

달이 이런 식으로 만들어졌다는 건

ve Ay'ımızı bu şekilde oluşturmak,

학교에서 이런 것들을 가르친다는 것이

Aynı zamanda bunları okulda öğretmenin

그 때 이런 생각이 들었어요.

Şunu düşünmeden edemedim:

이런 시장에서 점유율을 끌어올릴 것입니다."

bu pazardaki payımızı arttırmayı planlıyoruz."

그 순간 이런 생각이 들더군요.

Aklıma bir fikir geldi:

하지만 이런 필터들도 실수를 합니다.

Fakat bu filtreler de hata yapabiliyor.

이런 사람을 초대해서 '#커피대화'를 해보세요.

#dialoguecoffee örneğinde olduğu gibi o kişiyle görüşün.

그들은 제게 이런 말을 해주더군요.

ve bana şunları söylediler:

이런 개인 디지털 자료들이 모이면

bu dijital egsozu, “digitome”u paylaşmaya başlayabiliriz

오페라에선 이런 계단 높이를 줄여

Operada, ana karakterlerimiz kolayca

이런 과잉집중을 한다는 사실을 알았는데

Bu aşırı odaklanmanın olduğunu bilerek

그렇기 때문에 이런 결점을 이유로

Mükemmel olmasa bile

이런 생각은 새로운 것이 아닙니다.

Bu yeni bir fikir değil.

그 인터페이스는 이런 모습일 것입니다.

karşılaşacağınız arayüz böyle gözükürdü.

어떻게 이런 일이 가능한 걸까요?

Bu nasıl mümkün oluyor peki?

이런 방식은 오히려 훨씬 위험합니다.

Bu, daha da tehlikeli bir durum.

이런 혼란스러움은 곧 두려움으로 바뀌었습니다.

Kafa karışıklığım hızlıca korkuya dönüştü,

여러분은 이런 답을 찾게 될 것입니다.

bulacağınız açıklama şöyle olurdu:

우리는 대부분의 공룡에서 이런 것들을 발견합니다.

Bunlardan dinozorların büyük bir çoğunluğunda bulunuyor.

실제 사람들이 이런 일을 할 때는

Ciddi insanlar bu işi yaparlar,

제가 기부자와 만나면 이런 상황이 연출됩니다.

Bir bağışçı ile oturduğumda şöyle bir şey oluyor.

여러분 중에 혹시 이런 경험이 있나요?

Birine bir şey öğretmeye çalıştığınız

이런 정보에 관심을 갖는 여성이 늘어날수록

Kadınların bu bilgiyi daha çok istemesi,

어떻게 이런 일이 일어났는지 모두 궁금했습니다.

Herkes bunun nasıl mümkün olduğunu çözmeye çaşıyordu.

이거 움직일 생각을 안 하네요 이런!

Tanrım, bu yerinden oynamak istemiyor. Tanrım!

전 이런 맛을 즐기는 사람은 아니에요

Bu tür lezzetler hiç bana göre olmamıştır.