Examples of using "문어가" in a sentence and their turkish translations:
İşte orada.
İşte orada.
Gelmeye devam etti.
Arka taraftan fırladı.
Bana doğru gelmeye başladı. Ve doğal içgüdüm,
yetiştirilen bir ahtapotun farklı insanları tanıdığını gösterdi.
ve hızlıca düşen lens hayvanı ürküttü.
Köşeden dönüp bir yengeç gördü.
köşeden gelmesini izlerken
Ahtapot izlerinin, deniz kestanesinden farkı ne?
"Tamam, sana güveniyorum. Sana güveniyorum insan.
"Çok şükür güvende. Kayanın altında." dedim.
Kanaması var. Kokusu suya yayılıyor.
Birdenbire, yüzeye doğru uzandı.
hemen yanında büyük bir ahtapot daha vardı.
İşte o zaman yuvasını terk etti ve çok korktu.
Bu iş bitti diye düşündüm. Tamamen kayboldu.
elimi bırakacağını düşünerek yavaşça yüzeye hareket ettim.
Bir süre sonra, normal hayatına devam etmeye başladı.
Buradaysa oldukça antisosyal bir hayvan balıklarla oyun oynuyor.
Ama bunun altında, buraya gelebilmek için
Bazen, oyuncu bir ruh hâlindeyken kamerayı çok bırakamıyordum.
Bir gün beni takip ediyordu. Ve bir ahtapotun seni takip etmesi inanılmaz ötesi bir şey.
Ama bırakmadı. Elimin üstünde yüzeye geldi.
Ama ona karşı olan hislerim üstün geldi.
İlk başta ıstakoz avlamak için de yengeç yönteminin aynısını kullandı.
"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.
Onun bu ilişkiden bir şeyler kazandığını düşünmek ilk başta çok zordu.
Tüm yumuşakçaları yakalaması çok kolay ama inanılmaz sert kabukları var.
Kendini bir şekilde en az tehlikeli olan yere almayı başarmış. Yani köpek balığının sırtına.
Bu inanılmaz zorluğu aşmıştı. Ve ben de hayatımda yaşadığım zorlukları aştığımı hissettim.