Examples of using "Soffre" in a sentence and their turkish translations:
O, kemik erimesinden muzdarip.
O bir depresyonda.
Tom'un uyuyamama hastalığı var.
- Tom astım hastası.
- Tom astımdan muzdarip.
O düşük kan basıncından muzdarip.
Kuzenim kemik erimesinden muzdarip.
O kronik bir hastalıktan muzdarip.
Tom Osteoporoz'dan muzdarip.
Mary kemik erimesinden acı çekiyor.
Emily yükseklikten korkar.
Tom gıdık alıyor.
O adam Oblomovluktan muzdarip.
Tom yüksekten korkar.
Tom'un örümcek korkusu var.
Tom'da disleksi var.
- Tom aviofobiden muzdarip.
- Tom uçma korkusundan muzdarip.
- Tom uçuş korkusundan muzdarip.
- Tom uçak korkusundan muzdarip.
- Tom uçak korkusu çekiyor.
- Tom uçağa binme korkusu çekiyor.
Tom'un midesi ekşidi.
Babam kemik erimesinden acı çekiyor.
Erkek kardeşim osteoporoz sıkıntısı çekiyor.
Kız kardeşim osteoporozdan muzdarip.
Tom'un uyku apnesi sorunu var.
Erkek kardeşimin otizmi var.
Eşim zatürreden dolayı acı çekiyor.
Tom sosyal anksiyeteden acı çekiyor.
Tom çoklu doku sertleşmesinden muzdarip.
Tom sık sık baş ağrısı çeker.
Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
Tom kronik ağrıdan muzdarip.
Uykusuzluktan muzdarip misin?
Tom baş ağrılarından dertli.
Tom'un hala baş ağrısı var.
Tom çok acı içinde.
Annem sık sık baş ağrısı çeker.
Sen gıdıklanır mısın?
- Izdırap içindesin, değil mi?
- Acı içindesin değil mi?
Tom kanserden dolayı acı çekiyor.
Kızım, bir çocuk olarak, sıklıkla astım atakları geçirdi.
Her yazar zaman zaman yazarın bloğundan muzdarip olur.
Kalbim Afrika'da açlık çeken çocuklar için ağrıyor.
Mide ekşimen var mı?