Examples of using "Prestato" in a sentence and their turkish translations:
Bir kitap ödünç verdin.
Arabayı Tom'a ödünç verdim.
Ben dikkat ettim.
Ben sana dün biraz ödünç para vermedim mi?
Ona bir CD ödünç verdim.
O bana iki kitap ödünç verdi.
O ona dikkat etmedi.
O ona dikkat etmedi.
Ona bir dergi ödünç verdim.
Bana ödünç verdiğin kitabı kaybettim.
Yarın bana ödünç verdiğin parayı iade edeceğim.
Ben Tom'a biraz ödünç para verdim.
Tom'a bir el feneri ödünç verdim.
Arkadaşıma biraz para ödünç verdim.
. Bu, onu, hala birlikte hizmet etmediği
Şemsiyemi Tom'a ödünç verdim.
Ondan ödünç aldığım motosiklet bozuldu.
Tom'a Almanya hakkında bir kitap ödünç verdim.
Sana bu parayı ödünç verdiğime beni pişman etme.
Ben ona dikkat etmedim.
O da hakaret kampanyalarını dinlemişti
Bana ödünç verdiğin dergi çok ilgi çekici.
Tom'a dikkat ettim.
Tom geçen hafta bisikletini Mary'ye ödünç verdi.
Ona bir kitap ödünç verdim fakat onu hâlâ geri vermedi.
O Tom'a bir kitap ödünç verdi.
- Sana geçen hafta ödünç verdiğim kitabı bitirdin mi?
- Size geçen hafta ödünç verdiğim kitabı bitirdiniz mi?
Ona bir uyarı verdim, o buna hiç dikkat etmedi.
Ona benim kalemimi ödünç verdim.
Neden yardım ettiğimi bilmek ister misiniz?
Sami, Leyla'ya dikkat etti.
Ona faizsiz 500 dolar borç verdim.
İnsanların ne dediğine dikkat etmedin,
Uyarımı dikkate almadı.
Kameramı ona ödünç verdim.
Tom Mary'ye otuz dolar ödünç verdi.
Kalemimi Tom'a ödünç verdim.
Tom bana biraz ödünç para verdi.
Tom'a bütüm paramı ödünç verdim.
Önemsemedim.
Erkeklerden hiçbiri Mary ile ilgilenmedi.
Tom'a kameramı ödünç verdim.
Ney Hollanda'da ve Ren Nehri'nde Valmy, Jemappes ve Neerwinden'de savaşarak görev yaptı;
Ben Tom'un söylediğine dikkat ettim.
Tom Mary'ye kamerasını ödünç verdi.
Tom ona ödünç verdiğim kitapları geri getirmeye söz verdi.
Emily bana Gürcüce ders kitabını ödünç verdi.
Kız arkadaşına yeni daktilosunu ödünç verdi.