Translation of "Prendo" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Prendo" in a sentence and their turkish translations:

- Quanto prendo?
- Io quanto prendo?

Ne kadar alırım?

- Non prendo droghe.
- Io non prendo droghe.
- Non prendo medicine.
- Io non prendo medicine.

Uyuşturucu almam.

- Prendo delle vitamine.
- Io prendo delle vitamine.

- Vitaminler alırım.
- Vitamin alıyorum.
- Vitamin kullanıyorum.

- Prendo lezioni di ballo.
- Io prendo lezioni di ballo.
- Prendo lezioni di danza.
- Io prendo lezioni di danza.

Dans dersleri alıyorum.

- Come ne prendo uno?
- Come ne prendo una?

Nasıl bir tane alırım?

- Non prendo ordini da te.
- Non prendo ordini da voi.
- Non prendo ordini da lei.

Senden emir almam.

- Prendo facilmente il raffreddore.
- Io prendo facilmente il raffreddore.

Kolayca nezle olurum.

- Prendo dei bei voti.
- Io prendo dei bei voti.

İyi notlar alırım.

- Prendo sempre un autobus.
- Io prendo sempre un autobus.

- Her zaman otobüse binerim.
- Ben her zaman otobüse binerim.

Prendo il barattolo.

Küçük kutumu çıkartacağım.

Me lo prendo.

Onu alacağız.

Prendo un bastoncino.

Basit bir sopa alıln.

Dove prendo l'autobus?

Nerede otobüse binerim?

Prendo delle vitamine.

Vitamin alıyorum.

- Come prendo uno di quelli?
- Come prendo una di quelle?

Bunlardan birini nasıl alırım?

- Prendo spesso il raffreddore d'inverno.
- Io prendo spesso il raffreddore d'inverno.

Kışın sık sık üşütürüm.

- Prendo delle vitamine ogni giorno.
- Io prendo delle vitamine ogni giorno.

Ben her gün vitamin alırım.

- Prendo sempre dieci in matematica.
- Io prendo sempre dieci in matematica.

Ben her zaman matematikte bir A alırım.

Che prendo sul personale,

benim için kişisel

Prendo spunto da te.

İp ucumu senden alacağım.

Perché non prendo Tom?

Tom'u niçin götürmeyeyim?

Dove prendo dei francobolli?

Pulları nereden alabilirim?

- Lo prendo per garantito che ti unirai.
- Lo prendo per garantito che si unirà.
- Lo prendo per garantito che vi unirete.

Senin katılacağına kesin gözüyle bakıyorum.

- Prendo in prestito libri dalla biblioteca.
- Io prendo in prestito libri dalla biblioteca.

Kütüphaneden kitap ödünç alırım.

- Mi prendo cura di mio nonno.
- Io mi prendo cura di mio nonno.

Dedeme bakıyorum.

- Mi prendo sempre il raffreddore d'inverno.
- Io mi prendo sempre il raffreddore d'inverno.

Kış mevsiminde her zaman üşütürüm.

Ok, prendo dell'acqua dalla borraccia.

Tamam, mataradan biraz su alacağım.

Ok, catturiamola. Prendo il vasetto.

Tamam, bu iyi bir av olacak. Küçük kutumu çıkartayım.

Mi prendo cura di Tom.

Tom'la ilgilenirim.

Lo prendo come un complimento.

Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum.

Prendo in affitto una camera.

oda kiralıyorum

Quando prendo la mia ricompensa?

Ödülümü ne zaman alırım?

Prendo in prestito una penna.

Bir kalem ödünç alacağım.

- Prendo la mia macchina fotografica ovunque vada.
- Io prendo la mia macchina fotografica ovunque vada.
- Prendo la mia macchina fotografica ovunque io vada.

Gittiğim her yere kameramı götürürüm.

- Non prendo più ordini da te, Tom.
- Io non prendo più ordini da te, Tom.

Artık senden emirler almam, Tom.

- Prendo un taxi per la stazione ferroviaria.
- Io prendo un taxi per la stazione ferroviaria.

Tren istasyonuna gitmek için bir taksiye binerim.

Dove lo prendo un autobus aeroportuale?

Havaalanı otobüsüne nerede binerim?

Prendo il treno delle 11:00.

11:00 trenini yakalayacağım.

Prendo la metropolitana quasi ogni giorno.

Ben hemen hemen her gün metroya biniyorum.

Prendo l'autobus per andare a scuola.

Okula otobüsle giderim.

Domani pomeriggio me lo prendo libero.

Yarın öğleden sonra izne ayrılıyorum.

Sono io che prendo le decisioni.

Kararları ben alırım.

Non siete contrari se prendo il rosa?

Pembe olanını almamın bir sakıncası var mı?

Li prendo in prestito dalla biblioteca cittadina.

Onları şehir kütüphanesinden ödünç alıyorum.

Prendo sempre al mattino due tazze di caffè.

Ben sabahleyin her zaman iki fincan kahve içerim.

Prendo spesso in prestito dei libri da Tom.

Ben sık sık Tom'dan kitap ödünç alırım.

Prendo i pesci e poi li lascio andare.

Balık yakalarım ve gitmelerine izin veririm.

Ok, siamo quasi pronti. Prendo un casco e vado.

Pekâlâ, hazırlanalım. Kask takıp başlayalım.

Adesso tendo il guanto qua sopra, prendo la testa,

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Tendo il guanto sul vasetto, gli prendo la testa,

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Tendo il guanto sul vasetto, gli prendo la testa,

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Lo prendo dalla coda o gli blocco la testa?

Onu kuyruğundan mı yakalayalım, başından mı?

Non ho piani per domani, me la prendo comoda.

Yarın için hiç planım yok. Ağırdan alacağım.

Lo prendo per la coda o gli blocco la testa?

Onu kuyruğundan mı yakalayalım, başından mı?

Tendo il guanto sul vasetto, poi gli prendo la testa,

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Dobbiamo scavare? O torno indietro e prendo l'acqua per stanarla?

Kazalım mı? Yoksa geri dönüp suyu aldıktan sonra çıkartmayı mı deneyeyim?

- Domani sto a casa da lavoro.
- Mi prendo domani libero.

Yarın yola çıkıyorum.

Tendo il guanto di lattice sul vasetto, poi gli prendo la testa

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Se prendo in prestito i soldi, mi sento come se perderò la mia autonomia.

Ödünç para alırsam özerkliğimi kaybedeceğim gibi hissediyorum.

Prendo lezioni di danza da quando ho tre anni e spero di diventare una ballerina.

Ben üç yaşından beri bale dersleri alıyorum ve bir balerin olmayı umuyorum.

- Io prendo un caffè e un cornetto.
- Prenderò un caffè e un cornetto.
- Prenderò un caffè e un croissant.

Bir kahve ve bir kruvasan alacağım.