Translation of "Guadagna" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Guadagna" in a sentence and their turkish translations:

- Guadagna molto denaro.
- Lui guadagna molto denaro.
- Guadagna molti soldi.
- Lui guadagna molti soldi.

O çok para kazanıyor.

- Si guadagna da vivere.
- Lui si guadagna da vivere.

O, hayatını kazanıyor.

Si guadagna meno.

Onlar az kazanıyorlar.

Quanto guadagna Tom?

Tom ne kadar kazanıyor?

- Lui si guadagna da vivere cantando.
- Si guadagna da vivere cantando.

O, şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.

- Come si guadagna da vivere?
- Lui come si guadagna da vivere?

Hayatını nasıl kazanır?

- Si guadagna da vivere insegnando.
- Lui si guadagna da vivere insegnando.

O, geçimini öğretmenlik yaparak kazanır.

- Guadagna venti dollari al giorno.
- Lui guadagna venti dollari al giorno.

O, günde 20 dolar kazanır.

- Si guadagna da vivere scrivendo.
- Lui si guadagna da vivere scrivendo.

O yazarak hayatını kazanır.

- Guadagna 30.000 yen al mese.
- Lui guadagna 30.000 yen al mese.

O, ayda 300,000 yen kazanır.

Risparmia ciò che guadagna.

O kazandığını biriktirir.

- Si guadagna da vivere insegnando l'inglese.
- Lui si guadagna da vivere insegnando l'inglese.

Hayatını İngilizce dersi vererek kazanıyor.

- Guadagna più di quello che spende.
- Lei guadagna più di quello che spende.

O harcadığından daha fazla para kazanıyor.

- Si guadagna da vivere come scrittore.
- Lui si guadagna da vivere come scrittore.

Geçimini yazar olarak sağlıyor.

Tom guadagna trenta dollari l'ora.

Tom saatte otuz dolar kazanmaktadır.

Tom non guadagna molti soldi.

Tom, çok para kazanmaz.

- Guadagna mezzo milione di yen al mese.
- Lui guadagna mezzo milione di yen al mese.

O, bir ayda yarım milyon yen kazanmaktadır.

- Quanto guadagni?
- Quanto guadagna?
- Quanto guadagnate?
- Tu quanto guadagni?
- Lei quanto guadagna?
- Voi quanto guadagnate?

Ne kadar kazanırsın?

- Guadagna in media dieci sterline la settimana.
- Lei guadagna in media dieci sterline la settimana.

O, bir haftada ortalama 10 pound kazanır.

Guadagna tre volte più di me.

- O benden üç kat daha fazla kazanır.
- Benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanır.

Tom guadagna il triplo di me.

Tom benim kazandığımın üç katı fazla kazanır.

Si guadagna da vivere come cameriera.

Geçinmek için garsonluk yapıyor.

Tom guadagna milioni di dollari all'anno.

Tom bir yılda milyonlarca dolar kazanır.

Tom guadagna il doppio di me.

Tom benim iki katım kadar çok kazanır.

- Tom guadagna abbastanza soldi per vivere in città?
- Tom guadagna abbastanza soldi per abitare in città?

Tom şehirde yaşamaya yetecek kadar para kazanıyor mu?

- Guadagna più soldi di quanti ne possa spendere.
- Lui guadagna più soldi di quanti ne possa spendere.

O, harcayabileceğinden daha çok para kazanıyor.

Tom pensa di sapere quanto guadagna Mary, ma Mary guadagna molto di più di quanto pensi Tom.

Tom, Mary'nin ne kadar para kazandığını bildiğini düşünüyor fakat Mary Tom'un onun kazandığını düşündüğünden çok daha fazla kazanıyor.

Lui guadagna tre volte più di me.

O benim kazandığımdan üç kat daha fazla kazanır.

Tom guadagna il doppio del mio salario.

Tom maaşımın iki katını kazanıyor.

Lui guadagna il doppio del mio stipendio.

O, maaşımın iki katını kazanır.

Tom guadagna circa trecento dollari al giorno.

Tom günde yaklaşık üç yüz dolar kazanır.

- Quanto guadagna al mese?
- Quanto prende al mese?

O bir ayda ne kadar kazanır?

- La fiducia è guadagnata.
- La fiducia si guadagna.

Güven kazanılır.

- Tom non guadagna abbastanza soldi per mantenere la sua famiglia.
- Tom non guadagna abbastanza denaro per mantenere la sua famiglia.

Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.

- Anche se Marcel lavora duramente, guadagna solo 30.000 dollari canadesi all'anno.
- Anche se Marcel lavora duramente, guadagna soltanto 30.000 dollari canadesi all'anno.
- Anche se Marcel lavora duramente, guadagna solamente 30.000 dollari canadesi all'anno.

Marcel çok sıkı çalışsa da yılda yalnızca 30.000 Kanada doları kazanıyor.

Mike guadagna non meno di trecento dollari al giorno.

Mike günde en az üç yüz dolar kazanır.

L'unica cosa che importa a Tom è quanti soldi guadagna.

Tom için önemli olan tek şey, onun ne kadar para kazandığıdır.

- Tom fa molti più soldi di Mary.
- Tom guadagna molti più soldi di Mary.

Tom Mary'den çok daha fazla para kazanır.

Il problema di Jack è che sua moglie spende più di quello che lui guadagna.

Jack'in sorunu eşinin onun kazandığından daha fazla harcamasıdır.

- Come si guadagna da vivere?
- Come ti guadagni da vivere?
- Come vi guadagnate da vivere?

Nasıl geçinirsiniz?