Examples of using "Ecco" in a sentence and their turkish translations:
İşte onu nasıl kullanacağınız.
İşte dosya.
İşte, bunu al.
İşte, kokla bunu.
Burada, sana yardım edeceğim.
Haydi şerefe!
İşte harita.
İşte 5 dolar.
İşte burada.
Burada, deneyeyim.
İşte, bu seninki.
Senin arkadaşın var.
İşte arkadaşların.
İşte fatura.
- İşte iyi biri.
- İşte iyi olanı.
İşte lider!
İşte bir dolma kalem.
İşte anahtar ve işte sözleşme.
Meşgul olmamın nedeni budur.
İşte pudingin.
İşte anahtarların.
İşte köpeğin.
İşte senin çantan.
Siparişiniz.
İşte anahtarın.
İşte öğle yemeğin.
İşte içkin.
İşte kupan.
İşte biletin.
İşte talimatlarınız.
İşte, margaritan.
İşte çayınız.
İşte mektubun.
Buyurun hesabınız.
İşte köpeğin!
İşte çantaların.
O, Tom'un olduğu yer.
İşte yazdığım şey.
Tom bu yüzden bağırdı.
Bakın, kartal orada!
Helikopter orada.
İşte bu.
İşte başlıyoruz!
- İşte Tatoeba.
- Burası Tatoeba.
İşte bir miktar su.
İşte Tom.
İşte onun bir resmi.
İşte, biraz dene.
İşte sizin için bazı mektuplar.
İşte hocamız geliyor.
İşte benim bisikletim.
İşte anahtarın.
İşte benim odam.
İşte onun bir resmi.
Bu yüzden hayal kırıklığına uğradım.
Hayal kırıklığına uğramamın nedeni bu.
İşte kısa bir liste.
Orada olmamızın nedeni bu.
İşte benim bir fotoğrafım.
İşte ceketin.
İşte sizin köpeğiniz.
İşte şarap listesi.
Burada, sana yardım edeyim.
İşte senin için bir mektup.
İşte istediğin şey.
İşte, benim anahtarımı kullan.
İşte sizin için bir sorun.
İşte, bu sizin için!
Burada, ceketimi alın.
Sorunun olduğu yer orasıdır.
Mesele şu:
Buraya bakalım.
Birkaç örnek vereyim.
Durum bu.
şöyle tarif ediliyordu;
İşte tren geliyor.
İşte geliyor.
- Kurallar şöyle.
- İşte kurallar.
İşte bira.
İşte harita.
İşte anahtar.
İşte bir örnek.
İşte gerçekler.
İşte anahtarlar.
İşte yapılacak şey.
İşte yapacağımız şey.
İşte gerçek bu.
İşte cevabı.
İşte ayrıntılar.
İşte rapor.
İşte bazı resimler.