Examples of using "Arrabbiata" in a sentence and their turkish translations:
O kızgın olmalı.
O öfkeli görünüyordu.
O hala kızgın mı?
O niçin öfkeli?
O deli görünüyordu.
O bana kızgın olmalı.
O kızgın ve şaşkındı.
O bana deli oluyor.
O, öfkeyle odadan çıktı.
inanılmaz derecede öfkeliydim.
öfkeli hissetmiyordum.
Mayuko dargın görünüyor.
O sinirlendi.
Grace kızgın görünüyordu.
Öfkeliyim.
- Ben kızgındım.
- Kızdım.
Onunla çok kavgalıdır.
O, dünyaya kızgın.
O bana çok kızgın.
Karısı deliydi.
Annem kızgın.
Kızgın mıydın?
Kızgın görünüyorsun.
Kızgın görünüyordun.
Şimdi kızgınım.
Şimdi kızgınım.
Gerçekten kızgınım.
Onu hiç öyle sinirli görmemiştim.
Tom Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
Kızgın görünüyorsun.
Annem kızgın olmalı.
Onun kızgın olmasını istemiyorum.
Ben hâlâ kızgınım.
Çok kızgınım.
Kızgın değilim.
Deliydim.
Tom Mary'nin çok deli olduğunu söyledi.
Son derece kızgındım.
Mary bana kızdı.
Çok kızgındım.
Deli değildim.
Onu hiç bu kadar deli görmedim.
Tom Mary'nin kızgın olduğunu biliyor.
Tom, Mary'nin kızgın olduğunu düşündü.
Tom Mary'nin kızgın olduğunu söylüyor.
Sana kızgınım.
Kızgın olduğunu biliyorum.
Şimdi çok kızgınım.
Tom Mary'nin deli olmayacağını söyledi.
Tom Mary'nin kızgın olacağını biliyordu.
Tom Mary'nin neden kızgın olduğunu merak ediyordu.
Ona baktı ve onun kızgın olduğunu gördü.
Tom Mary'nin neden öfkeli olduğunu anladı.
Tom, Mary'nin kızgın olduğunu düşünmüyor.
Tom Mary'nin öfkeli olmadığını söylüyor.
Tom Mary'nin kızgın olmadığını söylüyor.
Tom Mary'nin kızgın olduğunu söyledi.
Kızmayın.
Ben kızgın ve şaşkındım.
- Oldukça sinirli görünüyorsun.
- Oldukça öfkeli görünüyorsun.
- Oldukça kızgın görünüyorsun.
- Oldukça hiddetli görünüyorsun.
Ben çok, çok kızgınım.
Ben ona kızgınım.
Artık kızgın değilim.
Tom'a kızgınım.
Açtım ve kızgındım.
Ben çok kızgın hissediyorum.
Kızgın değil miydin?
Neden kızgındın?
O zaman çok öfkeliydim.
Niçin kızgınsın?
Onun neden çok kızgın olduğunun nedenini biliyor musun?
Öfkeli değil misin?
Hâlâ kızgın mısın?
Delirdim.
Hala sinirli misin?
Kızgın olmalısın.
Tom çok sabırsız, sinirli bir kişi.
Tom Mary'ye niçin çok kızgın olduğunu sordu.
- Tom Mary'nin niçin çok kızgın olduğunu merak etti.
- Tom Mary'nin neden bu kadar kızgın olduğunu merak ediyordu.
Ben de kızardım.
Bana dik dik bakan kız öfkeliydi.
Onlara kızgınım.
Ben ona kızgınım.
Tom Mary'yi asla o kadar kızgın görmedi.
Tom, Mary'nin ona kızgın olduğunu biliyor.
Tom, Mary'nin ona kızgın olduğunu biliyordu.
Öğretmenimiz kızgın görünüyordu.
Gerçekten onlara kızgınım.
Ona gerçekten kızgın değilim.
Ona gerçekten kızgın değilim.
Bize kızdı.