Examples of using "Altes" in a sentence and their turkish translations:
Baksanıza, eski bir fıçı!
Futbol eski bir oyundur.
Bu eski bir el yazması.
Eski bir arabam var.
O eski bir resim.
Bu eski bir bina.
Bu eski bir klişe.
Eski elbisem mavi.
Benim eski bir bisikletim var.
Bu benim eski bisikletim.
- Yunanistan eski bir ülkedir.
- Yunanistan eski bir ülke.
Bu eski bir kitap.
Bu eski bir yasadır.
O eski bir piyano.
Tom eski bir el yazmasını okuyordu.
Tom eski arabasını seviyordu.
Bu çok eski bir kitaptır.
Baksanıza, eski bir fıçı!
güzel antik bir yapı vardı artık
Ben eski bir araba satın aldım.
O çok eski bir söz.
O sadece bir kocakarı masalı.
Bu antika bir eski köy.
Merhaba, eski arkadaş!
Bu eski bir İskoç şarkısı.
Eski evimizi sattırıyoruz.
çünkü çok eski bir şaheser yapıydı
Sonunda eski arabamızdan kurtulduk.
Niçin öylesine eski bir arabayı istiyorsun?
O, eski bir şarkı çalmaya başladı.
Tom eski ve akordu bozuk bir piyano buldu.
Sadece eski bir günlük buldum.
Eski günlüğümün sayfalarını karıştırmayı severim.
Ne kadar eski bir kitap!
Onlar eski bir evli çift gibi kavga ediyorlar.
Tom ve Mary eski bir evi restore ettiler.
O yeni bir arabaya ve eski bir arabaya sahiptir.
Kasabada eski bir sinema salonu var.
Kasaba eski kalesi ile ünlüdür.
Sekiz yaşında bir araba neredeyse değersizdir.
- Onun eski arabası miadını doldurmuş.
- Onun eski arabası eski püskü.
Benim eski arabam bana 100 dolar getirdi.
Tom bize bunun eski bir gemi olduğunu söyledi.
Tom eski bisikletini birinin satın alacağını umuyordu.
Bu, yeni yüzlü eski bir kitap.
Tom eski bir tişört giydi.
Eski günlüğümü okumam ilginç.
Eski arabam şimdi hurdalıkta.
Nehrin yakınında eski bir kale duruyor.
Tom ve Mary eski evlerini yıktırdı.
Bir sözlüğe ihtiyacın varsa, sana benim eski sözlüğümü ödünç vereceğim.
Öylesine eski bir şarkı ki onu herkes bilir.
Eski bir arabadan ziyade, yeni bir araba almaya karar verdim.
Tom yeni Fransız kornasında eski bir İrlanda şarkısını çaldı.
Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.
Eski bir evde yaşıyorum.
Tom masasında oturuyordu ve eski bir foto albümüne göz atıyordu.
Az önce söylediğin şey bana eski bir atasözünü hatırlatıyor.
Benim on üç yaşındaki kız romantik film izlemeyi seviyor.
Uzaktan bakıldığında, kaya eski bir kale gibi görünüyordu.
Tom Mary ile ilgili üç yil önce çekilmiş bir resim ile son zamanlarda çekilmiş bir bir resmi karşılaştırdı.
Bir apartman inşa etmek için eski evlerini yıkmaya karar verdiler.
Eski bisikletini istemiyorsan, onu her zaman birine hediye edebilirsin.
Tom ayakkabı almalı. Onun eski ayakkabıları tamamen yıpranmış.
İlk insan top güllesi "Zazel" adlı 14 yaşında bir kızdı.
Bazen, eski bir şeyi noktalamak, yeni bir şeye start vermek için iyidir.
Tom eski bir ev satın aldı ve onun tümünü kendisinin tamir edeceğini söyledi.
Eski kanepeni satmak istiyorsan neden yerel bir gazeteye bir reklam koymuyorsun?
Bu bisiklet eski; ama hiç yoktan iyidir.
Dört yaşında bir çocuğu öyle yalnız nasıl bırakabildin?
3 yaşındaki çocuğum harbiden sinirlerimi hoplatıyor.